Bölüm 15

3.8K 241 192
                                    

Işıklar sana evini gösterecek.
Ve kemiklerini eritecek.
Ve ben,
Seni iyileştirmeye çalışacağım.
Ve çok yukarıda
Veya yerin dibinde,
Bırakamayacak kadar aşık olduğunda,
Ama hiç denemezsen hiç bilemezsin,
Ne kadar değerli olduğunu.

Calum sabahın ilk vakitlerinde evime adımladığında, yatakta bana sarılırken akşam çocuklarla dışarıya çıkacağımızı söylemişti. Bunu söylerken gerçekten, yalnızca beşimiz olacağımızı sanmıştım. Her şeyin eskisi gibi olduğunu, aramızda ne kadar kırıcı şey yaşanırsa yaşansın bu beş kişinin kalplerinde yalnızca beşimizin görebileceği güçlü bir bağın bulunduğunu bana kanıtlamaya çalışacaklarını düşünmüştüm.

Fakat Ashton, bu akşam bize katılamayacağını Luke'a telefonda basit bir mesajla belirtmişti. Nedeni ise nezle başlangıcı gösterdiğiydi. Dışarıya çıkamayacak kadar kendini şimdiden güçsüz hissettiğini söylemiş.

Buraya gelmeden önce Ashton'ı aradım. Calum bunu yaptığıma biraz kızmış gibiydi. Ama kesinlikle atladığı bir nokta vardı. Birbirimizin hayatlarında olmaya devam ettiğimiz sürece ne olursa olsun ben Ashton'ı görmeye devam edecektim. O da beni görecekti. Sırf birlikte olmayı denedik ama olamadık diye, onunla olan arkadaşlığımı bitirmek istemiyordum. En azından birbirimize aramızın ısınmaya başlaması konusunda zaman tanımamız gerektiğini düşünüyordum.

Sevdiklerimi kaybetmek istemiyordum. Ashton'ı bu saatten sonra bir dost olarak hayatıma geri kazandırmak ne kadar mümkündü, emin değildim.

Ashton'ı Calum'un yanında geçmiş olsun dilemek için telefonla aradığımda, aramaya yanıt verip vermeyeceği konusunda son derece şüphelerim vardı. Kendisini bizden tamamen soyutlamıştı çünkü. Bu yanlıştı, yapmasını istediğim şey bu değildi. Onunla hatalarımızı konuşup, yeni bir başlangıç yapmak için birbirimize doğru adımlamamız gerekirken Ashton her şeyi çok daha dik bir yokuşa sürüklemeyi tercih ediyordu.

Bana "Calum'u sevdiğini biliyorum, biz olmayacağız. Bunu kabul etmek zor ama yapabileceğim bir şey yok. Sen ondan başkasıyla yapamazsın," demişti telefonda. Ve ben sadece afallayarak Calum'a bakmıştım. Ne söylediğini duymamıştı ama suratımdaki kırgın ifadeyi süzünce, beni bu duygu durumunun içine itekleyecek bir şeyler söylediğinden emin olmuş gibiydi.

Ashton kötü bir adam değildi. Yalnızca kendini etrafına kanıtlama çabasına girmesine sebep olan bir hırsı vardı. Bizim aramızdaki şeyi kötü anlamda etkileyen en büyük, aslına bakarsanız tek etken buydu. Bize değer verdiğini biliyordum. Aralarındaki ilişkiyi kabul etmek istemediği Michael ve Luke'u sevdiğini, beni sevdiğini ve beni paylaşmakta zorlandığı Calum'u hâlâ seviyordu. Bize zarar veren şey Ashton'ın hırsları olmuştu.

Ona benim için hâlâ değerli olduğunu, fakat bunları konuşmadan bir çözüme ulaştırmamızın kesinlikle mümkün olmadığını söylemiştim. Calum'un ifadesi benim konuşmalarımı duyunca ufak ufak yumuşamaya başlamıştı ama hâlâ tam değildi. Astım krizimi tetikleyene kadar beni öfkelendirdiği için Ashton'a kızgındı. Oysaki ikisine de öfkenin bir çözüm yolu olmadığını söylemeye çalışıyordum.

Ashton ise sadece "Biliyorum," demişti. Sonra konuşmanın bu noktadan itibaren devamının getirilmesine çabalarken ikimizin de yorulacağını fark etmiştim. Ona yalnızca geçmiş olsun diyebilmiştim.

Cevap vermeden suratıma kapatmıştı.

Terra Blues'da oturuyorduk. Michael ve Luke'un tam ortasında oturuyordum. Yuvarlak bir masanın etrafında toplanmıştık ve içkilerimizi yudumluyorduk. Ben çok fazla içmek istememiştim, henüz toparlanmaya başlamıştım sonuçta. Birkaç yudum aldıktan sonra kokteylimi bir kenara bıraktım.

Autumn Leaves || hoodWhere stories live. Discover now