13| Davetsiz misafir

6.6K 582 302
                                    

Olmadık şeyler yaşardık bazen, akla gelinemeyecek şeyler gelirdi başımıza, düşünülmedik gündemler alırdı zamanımızı.

Şu yaşıma değin birçok şeyin peşinden koştum, inandığım şeylerin peşinden. Depresyona girdim, bazen zafer sarhoşu oldum, düştüm, yıkılışımı an be an hissettim batarken. Bu sefer benden bu kadar, kalkamam dediğim her seferinde kendi omzumu patpatlamayı öğrendim bir şekilde. Kurtuluşum yok, buraya kadarmış diye düşündüğüm her seferde, bir şekilde kendimle mücadele ettim. Yoruldum, bazen öyle bir yoruldum ki elimi kaldıracak gücü bulamadım. Kendime bir çift laf edecek söz bulamadım yeri geldiğinde. Ne zaman geçecek desem, geçeceğine inanmadığım gecelerde bir el uzandı hayatıma. Bu yolun yalnız yürünmeyeceğine ikna etti beni, yorgunluğumun hüznünü omuzladı.

Düştüm, yaralandım, kalktım ve bunu hayatımın her anında yaşama ihtimalim yok diyemem. Kendimle savaşıyordum ben; beni mutluluğa doğru götüren de, dibe batıran da kendimdim.

Uzun süreli buhranlı bir dönemden geçmemiştim. Sadece yeri boyladığımda gözümün önüne inen siyah perdeyi aralayacak bir el olmasını istemiştim ve o el yine bendim.

Sonra Taehyung uzattı o eli.

Ben yalnız değildim, beni her daim destekleyen ve seven bir ailem vardı, yanımda olan arkadaşlara sahiptim ancak bu mücadelemde yanımda olsun istememiştim. Çünkü problem bendim, ben kendimle savaşıyordum. Ancak Taehyung ben fark etmeden bu yalnız olma isteğime izinsiz ortak oldu.

Ona hayatımın en özel anılarını, fikirlerimi, yorumlamalarımı anlatmaya başladığım vakit fark etmiştim yalnız başına bir şeylerin üstesinden gelmenin beni ne kadar yıprattığını. Taehyung anılarıma, düşüncelerime, hayallerime, kısacası hayatıma ortak olduğunda hafiflediğimi hissettim. Onun sadece benimle paylaştıkları, benim ona kendimi anlatmamla ilerlememiz daha kolay olmuştu. Sevgili olduğumuzda da, evlendiğimizde de.

Ben iyiydim yine işte. Bir şekilde bu günlerin üstesinden geliyorduk fakat şikâyetçi değildim. Düşmeden, kalkmanın ne tür bir zafer olduğunu bilemezdim çünkü. Bunu yaşadığım günün her adımında da yaşayabilirdim, bilmiyordum. Geleceği bilemezdim.

Ancak Taehyung vardı işte, elimi tutan ve bırakmayan.

O gece balkondaki konuşmamızdan sonra eşimin davranışlarına daha dikkat eder olmuştum istemsizce, söylediklerini daha dikkatli dinlemiştim ve sorununu benle paylaşması kendimi değerli hissettiriyordu.

Aradan belli bir süre geçti. Sıradan gündeliğimin birkaç eğlencesi vardı: Sınıftaki çocuklarla takılmak, Jungkook'un Yugyeom'a olan aşkına laf atmak ve Taehyung'un eve geldiğinde yaptığı yemeklere sürekli bir kusur bulmak.

Ne diyebilirdim ki... eğleniyordum.

Soğuk kendini iyice belli ederken kışlık kıyafetleri tekrar giymeye başladığım için keyfim yerindeydi. Taehyung'un aksine kazak giymeyi seviyordum. Hava böyle olunca sosyal aktivitem zemini görmüş gibiydi, bu aralar yaptığım tek şey evden işe, işten eve gidip gelmekti.

Taa ki sitenin bahçesinde birisini görene kadar.

Saat henüz çok geç değildi ancak kararan hava ve yağan yağmurdan dolayı önümü pek net göremiyordum. Arabadan inip sitenin bahçesine girene kadar zaten ıslanmıştım ancak buna ek olarak cılız bir havlama sesi de duymuştum. Meraklanarak adımlarımı ağaçlık alanların olduğu kısma yönlendirirken yağmurdan dolayı ıslanmış, tir tir titreyen bir yavru köpek görmüştüm. Düşünmeden kollarıma aldığımda hemencecik sinmesi bırakmamı engellemişti. Dışarıda bir sürü insan vardı, bir sürü yağmurun altında sahipsiz kalmış hayvan vardı ancak bağıran vicdanımı bu yavru köpeği alarak susturmaya çalışmıştım. Bahçeyi geçerken, asansörde çıkarken ve kapının şifresini girene değin titremeye devam etmişti.

[✓] dietician ➸ vminWhere stories live. Discover now