-13- Hospital Wing

341 22 11
                                    


-


Gözlerimi araladığımda boğazımın kuruduğunu hissediyordum, tükürüğümü yutkunup boğazımın kuruluğunu geçiştirmeye çalıştığımda "Ah! Sonunda!" diyen Luciana'nın sesiyle etrafıma bakındım.

"Su." diye mırıldandığımda hızla yerinden kalktı ve bir kadehe hemen su doldurup bana uzattı. Olduğum yerde biraz dikleşip suyu bir seferde bitirdiğimde içimde ki yanma geçmemişti ama bir bardak daha istemedim.

"Neler oldu?" diye sorduğumda az önce ki yerine otururken "Hatırladığın bir şey yok mu?" diye sorduğunda aklıma Adonis'in zihnine girdiğim gelince bunun bir rüya olmasını diledim.

"Lucius ve Adonis düello yaparken sersemletme büyüsü ters tepmiş. Adonis bu sabah çıktı, iki gündür yatıyordunuz." dediğinde kaşlarımı çattım "Büyü bana mı tepti?" diye sorduğumda gözlerini kısıp düşünmeye başladı.

"Sanırım... Evet. Sen bayılınca gidip yardım çağıracakmış ama Lucius onun kaçtığını sanıp dondurmuş."

Dedikleri aklıma yatmıştı, güzel bir yalandı. Tek sorun Adonis'in ötecek olmasıydı. Kesinlikle gerçekleri öterdi ve biz okuldan atılırdık.

"Ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda ona baktım. Sanırım ağzımdan laf almaya çalışıyordu.

"Hiçbir şey hatırlamıyorum. Bir yere sert çarpmış olmalıyım." dedim daha fazla soru sormasını engellemek için.

"İki gündür uyuyorsun, normalde dün uyanman gerekirmiş." deyip kitabını kucağına alınca kaşlarımı çattım "Şu an ders mi var?" diye sorduğumda başını iki yana salladı "Akşam yemeği saati. Lucius yemeğini yedikten sonra gelir."

"Neden?"

"Lucius kendini suçlu hissettiğinden gelip duruyor."

Başımı olumlu anlamda salladım ve başımı iyice yastığa gömüp gözlerimi kapattım "İstediğim zaman çıkabilir miyim?" diye mırıldandığımda "Ben sorup geleyim." diye homurdandığını duydum ama gözlerimi açmadım. Bakıcılık yapmak istemediği her halinden belli oluyordu.

Kapının sesini duyduğumda yavaşça gözlerimi açıp tavana gözlerimi diktim. İlk defa birinin zihnine girmem felaketle sonuçlandı.

Aklıma o görüntüler gelince utançla gözlerimi kapattım, birinin bana ilgi duyması diğer kızlar gibi hoşuma gitse ne olurdu sanki?

Adonis'in hisleri utanç, Oliver'ın hisleri ise baş ağrısı hissettiriyordu. Biliyorum erkeklerin hoşlanacağı bir dış görünüşüm var ama ailelerimiz gereği kimeye duygu beslememem gerektiğini küçüklükten beri biliyordum. Onlara da bu öğretilmedi mi?

Kapı açılınca yavaşça başımı o tarafa çevirdim, Lucius bıkkın bir surat ifadesiyle bana doğru ilerliyordu.

"Yarın sabah buradan çıkacakmışsın." diye mırıldanırken yeşil ve gümüş renkli kravatını bollaştırdı.

Biraz önce Luciana'nın oturduğu yere kurulup bacaklarını rahat bir tavırla yatağımın kenarına uzattı.

Tavrına gözlerimi devirdikten sonra "Ruh emiciler tarafından öpülmüş gibisin." diye homurdandım. Yorgun ve gergin görünüyordu.

"Bırak öpüşmeyi, birine göz kırpacak halim yok." diye alay ettiğinde aklıma söyleyecek başka bir şey gelmediğinden sustum ve sanki arkasını görebilecekmiş gibi perdeyle örtülmüş pencereye bakmaya başladım.

"Adonis'in zihnine girebildin yani?" diye sorunca birkaç saniye gözlerimi oradan çekemedim.

Ona baktığımda kaşlarını havaya kaldırmış ilgiyle bana bakıyordu. Derin bir nefes aldım kucağımdaki ellerime baktım "Girdim ama pek iyi gitmedi sanırım." diye fısıldadım ve nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim.

Blonde BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin