8. Karanlığa Karışmak

59.8K 1.9K 155
                                    

Bu bölümün şarkısı Arctic Monkeys - Do I Wanna Know, multimedyada...

Sokak boyunca birçok kedi görmüştüm, çoğunun tüyleri siyahtı. Tabi ki şanssızlığın kapımı çalacağını düşünmemi sağlayacak batıl inançlarım yoktu. Ben testteyken dışarıda çok fazla yağmur yağmıştı, bu nedenle elektrikli otobüs seferleri de iptal olmuştu.

Soğuktan kaçmak için ceplerime sığınmış ellerim ve kafama geçirdiğim bere beni soğuktan az da olsa koruyordu, kışın gelmesine - her zaman aşırı derecede kar yağardı, bu nedenle kış güzel karşılanmazdı - bir aydan az süre kalmıştı.

Gözlerimi yolun sonuna dikmişken solumdan gelen hafif bir ses duydum, biraz daha kulak kabartınca ses anlamlı gelmeye başlamıştı:

'' Şışt, hey Christopher. ''

Soluma döndüm ve beni bir ara sokağın beklediğini gördüm, iki binanın gölgeleri arasında ise kapüşonlu bir çocuk bana sesleniyordu. Tehlikeli bir tip veya bir bağımlı olup olmadığını anlamaya çalıştım, öğrenmemin tek yolu ise konuşmaktı. Adımı bildiğine göre beni tanıyor olmalıydı. Hafifçe ara sokağa doğru ilerledim ve gölgeler arasında kalmış çocuk ile karanlığa teslim oldum. Gölgelerin çocuğun yüzünü saklaması yetmezmiş gibi bir de kapüşon görüşümü engelliyordu, çocuk elini haaya kaldırdı ve onu takip etmemi belirten bir el hareketi yaptı, onu takip etmeye başladım.

Bir dakikalık bir yürüyüşten sonra ara sokakta bir kapıdan içeri girdi ve fısıldayarak gelmemi söyledi. İlerledim ve şaşırtıcı şekilde platinden yapılmamış eski tarz kapıdan geçtim, burnuma toz ve rutubet kokusundan başka bir şey gelmiyordu. Çocuk sağa doğru bir adım attı ve duvardaki tuşa bastı, oda tavandan sarkan küçük bir ampül sayesinde az da olsa aydınlanmıştı, gözlerimde hafif bir ağrı hissettim.

Çocuk kapıyı kapamamı söylese de herhangi bir durumda kaçmaya hazır olmalıydım, hayır anlamında başımı sallyarak cevap verdim.  Çocuk alaycı bir şekilde sırıttı ve konuştu:

'' Bak dostum, eğer niyetim sana zarar vermek olsaydı burada olmazdın. Kapıyı kapat, bu konunun duyulmaması lazım. ''

Kafam karışmıştı: '' Hangi konunun? ''

'' Sadece kapıyı kapat. '' dedi ve ben de gıcırtılı kapıyı hafifçe kapattım. Kapı kapanır kapanmaz çocuk içerideki kapıya seslendi ve iki kişi daha geldi. Onların da kapüşonları vardı, ama birinin kız olduğunu vücut hatlarından anlayabiliyordum. Hepsi odanın solundaki masaya geçti ve karşılarına oturmamı istediler. Yavaşça yürüdüm ve gerçek odundan yapılmışa benzeyen sandalyeye oturdum, eğer dekorasyon için ağaç kesmek yasaksa bu sandalyeleri ve masaları nereden bulmuşlardı?

Çocuk vakit kaybetmek istemiyordu:

'' Bak, ilk olarak neden burada olduğunu açıklayacağım, anlattıklarımdan sonra bizden korkmanı istemiyorum, beni anladın mı? ''

Başımı hafifçe yukarı aşağı salladım.

'' Tamam, ilk olarak başkan ile aranda olanları ve şu '' Özel Durum '' meselesini biliyoruz. Ve bir saat önce başkanın asistanlarından biriyle teste girdiğini de biliyoruz. Ama şunu söylemem lazım ki onlara güvenemezsin, başkan düşündüğün gibi biri değil. Emin ol, onu senden daha çok tanıyoruz.''

Çocuğa ona güvendiği hissettirmek için tamam dedim ama bir yanım hala ne dediğini anlamıyordu. Ayrıca birkaç karanlık yüze karşı konuşmak hiç de rahatlatıcı değildi, ses tonumu hafifçe yükselterek karşılık verdim:

'' Dediklerinizi dinleyeceğim ama bir şartım var, kapüşonları indirin ve yüzünüzü gösterin. ''

Üçü de bakıştıktan sonra çocuk '' Pekala, bu arada benim adım David, onlar da Cassia ve Zane'' dedi ve hepsi aynı anda kapüşonlarını indirdiler. Gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kalmıştı:

ELEMENTWhere stories live. Discover now