11. Sanal Gerçeklik

43.8K 1.4K 66
                                    

Bu bölümün şarkısı Chlöe Howl Rumour, multimedyada...,

Bölüm çok kısa farkındayım ama emin olun bir dahaki bölüm çok uzun olacak.

Geri sayım durar durmaz beni boğan karanlık durmuştu, görünen tek şey ise '' Simülasyon yükleniyor... '' diye bir yazıydı. Kendimi hazırladım ve hoparlörlerden gelen son anonsa kulak kesildim:

'' Başlamak üzereyiz, son olarak bilmeni isterim ki simülasyon sadece görüntüden ibaret değil. Yansıtıcı beyne gönderdiği sinyaller sayesinde sinirleri de harekete geçiriyor, anlayacağın şekilde eğer simülasyonda canın yanarsa gerçek hayatta da yanar. Başlıyoruz. ''

David' in bunu son anda söylemesi sinirimi bozmuştu, ve korkmuştum. Bir anda bütün oda sallandı ve simülasyon başlıyor yazısının yerini yeşil bir şey almaya başladı, yavaşça yüklenen görüntü sarmaşıklar ve sinekler ile doluydu, ayaklarımın ıslandığını hissettim. Burası bir bataklıktı, rutubetli ve pis bir bataklık. ( Multimedya 1. Resim )

Birkaç adım attım ve etrafta dolaşmaya başladım, yürürken bir şey bacağımı rahatsız ediyordu. Elimi belime götürdüm ve kemerime bağlanmış deri kalıplı bir şey hissettim. Deri kalıbı kemerimden çektim ve içindeki çıkardım, gümüş bir hançer! Ucu çok keskindi, önüme bir şey çıkarsa kesinlikle icabına bakabilirdim, hançeri deri kalıbına geri koydum ve belime bağladım. Sürekli cildime sinekler yapışıyordu, rutubet ise ayrı bir dertti, ter içinde kalmıştım. 

+++++

Belime kadar suyun altındaydım, kurbağalar ve kuşlardan başka bir ses duyulmuyordu. Bir anda sağ bacağıma sürtünen bir şey hissettim, bakışlarımı çevirdiğimde ise hiçbir şey yoktu. Nem yüzünden başım ağrımaya başlamıştı, bir anda bacağıma bir şeyin sarıldığını hissettim. Daha neler olduğunu anlayamadan kendimi suyun altında bulmuştum, o an farkedebildiğim tek şey ise ağzı açık bir yaratığın bana doğru son hızla gelmekte olduğuydu! ( Multimedya 3. resim )

Son hızla sağa yöneldim ama bacağıma batan keskin dişlerden kaçamamıştım, canım çok acıyordu. Yaratık bana doğru dönerken bunun bir yılan olduğunu anlamıştım, sekiz metreyi aşkın bir yılan...

+++++

Birkaç dakika içinde su tamamen kırmızıya dönmüştü, aralarda nefes almak için kafamı çıkarabiliyordum. Bacağımdaki bütün sinirler aynı anda hissizleşiyordu, elimden gelen en yüksek sesle haykırdım:

'' Yeter, bitirin artık! ''

Hiçbir şey olmamıştı, simülasyon devam ediyordu. Birkaç metre yüzdüm ve suyun dizlerimin altında kaldığı bir tepecik bulmayı başardım, yılan saldırmıyordu. Ellerimi dizimin hemen üstündeki yarıklara götürdüm ve çıkardığım  tişörtümle baskı uyguladım, deliklerden sızan kan tişörtü saniyeler içinde kırmızıya boyamıştı. Tam acım azıcık olsa da dinmişti ki aniden sudan fırlayan yılanı gördüm, direk olarak bana doğru sıçramıştı. Hemen kendimi sola attım ve yılanın dişlerinin ağaca saplanmasını izledim, sıkışmıştı, kafasını ağaçtan çekemiyordu. Elimi hemen kemerime götürdüm, hançeri çıkardım ve sayamayacağım kere yılanın gövdesine sapladım, en sonunda üzerim yılanın kanı olduğunu tahmin ettiğim yeşil bir sıvı ve üzerime sıçrayan salya ile kaplanmıştı.

Biraz daha yürüdüm ve simülasyonun bitmesini bekledim, tabi ki de bitmemişti. Ama bataklık yok olmuştu, şu an denizin ortasındaydım, hiçbir kara belirtisi yoktu. Masmavi sular bedenimi her an sarsarken ortamdaki sessizlik sinirimi bozuyordu. Üzerime baktım ve bir dalgıç kıyafeti giydiğimi gördüm, hiç vakit kaybetmeden dalmaya başladım. Güneş ışığının ulaşamadığı kadar derine indim ama hiçbir şey yoktu, sadece karanlık.

Bir anda ekran yine karardı, bakışlarımı toplayan tek şey '' Simülasyon Hatası / Zorunlu Kapanış '' yazısı olmuştu.

ELEMENTWhere stories live. Discover now