10. Asker!?

54.4K 1.5K 119
                                    

Bu bölümün şarkısı Daft Punk - Harder Better Faster Stronger, multimedyada...

Yıldızlar görüyorum, yüzlercesi. Yok oluyor sonra yeniden beliriyorlar, gecenin karanlığında sonsuzluğa yolculuk ediyormuşum gibi hissediyorum. Gördüğüm bu manzara nerede olduğumu sorgulamama neden oluyor, cennette miyim?

Yıldızlar bir anda gidiyor ve yerlerini karanlığa bırakıyorlar. Yumruklarımı sıkıyorum, neler oluyor? Bir anda bütün gücümü kaybediyorum ve kendimi sonsuz karanlığa bırakıyorum, yere yığılırken aklımda hala yıldızların getirdiği huzur var.

++++++

Yavaşça gözlerimi açtım ve onu gördüm, omuzlarına dökülen siyah saçları pis görünüyordu, yeşil gözleri ise uyanmama sevindiğini belirtmek istercesine büyüdü. Yüzüne yayılan gülümse bana nedensiz bir güven duygusu getirmişti, yatakta doğruldum ve Cassia' ya merhaba dedim.

'' Merhaba, ne oldu? Neredeyiz? ''

Cassia' nın yüzündeki gülümse azıcık da olsa silindi ama cevap vermekte gecikmedi:

'' Aura' daki savaş üslerinden birindeyiz. Şu bayılma konusuna gelirsek, önemli bir şey yok, bilim adamlarımız ışınlanma konusunda çalışıyorlar. Zaten tamamen güvenli olsaydı Aquarium' da otobüsler ya da trenler olmazdı. Merak etme bir kere bayılırsın sonra bir şey olmaz, yine de hala test aşamasında. Eğer kendini iyi hissediyorsan kalkabilirsin, David ve Led seninle konuşmak istiyorlardı. ''

Başımı yukarı aşağı salladım ve kalktım, başım ağrıyordu ama katlanılabilir bir ağrıydı. Cassia burada ağrı kesici bantlardan olmadığını ama baş ağrısının kısa sürede geçtiğini söyledi ve onu takip etmeye başladım. Bulunduğumuz yer diğer saaş üssünün üç katı büyüklükteydi ama görünüşü tamemen aynıydı, hatta burada daha çok oda vardı. Birkaç uzun koridor boyunca daha Cassia' yı takip ettim ve sonunda metal bir kapının önünde durduk, kapının önüne yerleştirilmiş plakada " Toplantı Odası 12 " yazıyordu. Cassia kapıyı tıklattı ve içeriden gelen '' Girin '' sesi ile içerideydik.

Ortasına daire şeklinde bir masa yerleştirilmiş oda mükemmel bir kare şeklindeydi, duvarlarda çok küçük göçükler ve çatlaklar vardı. Masanın etrafına dizilmiş sandalyelerden sadece ikisi doluydu. İki sandalyeyi işgal edenlerden biri David diğeri de daha önce görmediğim biriydi, bu Led olmalıydı. Yavaş adımlarla yaklaştım ve David' e merhaba dedim, bana dönen David yaşıyor olduğum için ne kadar mutlu olduğuyla ilgili bir şeyler zırvaladı ama hiçbirini dinlemiyordum. David' in arkasında kalan Led bana döndü ve kendini tanıttı:

'' Merhaba Asker Lux, ben Yüzbaşı Eon. Teğmen David sizden bahsetti, genetik olarak bir kopyam olduğunu bilmiyordum. ''

Led' in neden bana asker dediğini ve genetik kopyadan neyi kastettiğini anlayamamıştım. Led - yoksa Yüzbaşı Led mi demeliyim? - yüzümdeki düşünür ifadeyi görmüş olmalıydı ki dediklerini açıkladı:

'' Biliyorum, size neden asker olarak seslendiğimi merak ediyor olmalısınız, nedenini hemen söyleyeyim. Artık siz de Beyaz Çemberin ve Nötrlerin bir parçasısınız, zaten Match başkanı size her şeyi açıklamış olmalı. '

'' Peki genetik kopyam derken neyi kastettiniz? ''

Led bir an duraksadı, sonra kafasındaki kaskı ve siyah camlı gözlüklerini çıkardı. Göründüğü kadarıyla Led bir Aura' lıydı, beyaz saçları ve beyaz gözleri bunu kanıtlıyordu. Led gözlerimin içine baktı ve açıklamasını sürdürdü:

'' Görebileceğiniz gibi Asker Lux, ben bir Aura' lıyım ama beni özel kılan şey sizin gibi bir Özel Durum olmam. Aynen sizin gibi ben de mutasyonun kalıcı etkilerini taşıyorum fakat genlerim Nörtlerle benzeşiyor ve bilmenizi isterim ki Dünya' da bu durumda olduğu bilinen tek iki kişiyiz. ''

'' Nasıl yani, bizim gibi olan kimse olmadığını mı söylemeye çalışıyorsunuz? ''

Led yavaşça başını salladı ve beni onayladı, gerçekten yalnız mıydık? Masanın oradaki kotuklardan birine oturdum, bu düşünce içimi ürpertmişti. Arkamdan omuzlarımı saran iki zayıf kol hissettim, bu Cassia' ydı! Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı:

'' Merak etme, ben ne olursa olsun yanındayım, yani hepimiz yanındayız. Hem bu sandığın gibi kötü bir şey değil, bunun hayatında hiçbir etkisi olmayacak. Hem öğrendiği zaman Led' i görmeliydin, o tek olduğunu sanıyordu. ''

Cassia' nın sözleri beni az da olsa rahatlatmıştı, kendimi koltuktan kaldırdım ve herkese '' İyiyim '' dedim. David alaycı bir şekilde sırıttı - bunu hep yapıyordu, azıcık sinir bozucu olmaya başlamıştı - ve bana bir aydır çektiğim test eziyetinden daha kurtulmadığımı belirten bir şey söyledi:

'' Seninle konuşmak istediğimiz konu buydu, bundan böyle bir ay boyunca askeri eğitim alacaksın. Temel olarak başkanın eğitimlerine benziyor ama daha karmaşık ve akla dayalı, hadi beni takip et. ''

++++++

Birkaç koridordan ve toplantı odasının önünden geçtikten sonra el taraması gerektiren bir odaya girmiştik, David' in elini tarayan bilgisayar girebileceğimizi söyledi ve kapı kayarak açıldı. İçerisi aynı başkanın test odasına benziyordu, tek farkı buranın oradan üç kat büyük olması ve yerin doğal bir araziyi andıracak çıkıntılar ile yapılmış olmasıydı. David konuşmaya devam etti:

'' Mantık aynı, bir simülatör. Ben ve yönetimden birkaç kişi seni izleyeceğiz ve değerlendireceğiz, bu test sonucuna göre askeri rütben belli olacak. Evet bir de başkanın testinden farkını açıklamamız gerekiyor. ''

David sağdaki duvarda açılan kapıdan geçti ve içeriden ellerinde gözlüğe benzer bir şey ile çıktı.

'' Biz buna ' Sanal Gerçeklik Yansıtıcı ' diyoruz, yaptığı şey ise beynine sinyaller göndermek ve beynin eğitim aşamasında yaşananlara uygun bir sahne oluşturmasını sağlamak. Gözlerini kapayan kısım ise bu sahnenin gözlerine iletilmesine yardım ediyor, bu sayede yaşanan her şeyin gerçek olduğunu düşünüyorsun. Hazırsan başlayalım. ''

Şaşırdım ve anlamsız bir şekilde David' e baktım:

'' Nasıl yani, hemen mi? ''

'' Evet, hemen başlamamak zaman kaybı olur. Büyük ihtimal sizin başkan çoktan Aura başkanını haberdar etmiştir, üslerimizi arıyor olmalılar. Gel de takayım şunu. ''

David' in yanına gittim ve yansıtıcıyı takmasına izin verdim. Her şey karanlıktı, sonra David ve diğerlerinin sağ duvardaki odaya girdiklerini duydum ve kapının kayma sesi ile her şey sessizliğe büründü. Sonra David' in hoparlörlerden gelen sesini duydum:

'' Üçe kadar sayacağım, sonra başlıyoruz. ''

Yumruklarımı sıktım ve dinledim; bir, iki... üç.

ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin