[16]

3.1K 333 108
                                    

Boy Epic - 3AM


"Siktir oradan." dedi Yoongi kapıya doğru ilerlerken. "O daha bir çocuk."

"Çocuk mu? Saflığı yetişkin olduğu gerçeğini değiştirmez."

Yoongi arkadaşının söylediklerini umursamayarak odadan çıkmış, diğerlerinin ön tarafta olduğunu bildiğinden doğruca arkaya yönelmişti. Daha önce binanın çevresini inceleme fırsatı olmamıştı; şimdi iyi bir fırsat gibi görünüyordu. Çocuğu, arkadaşlarının söylediklerini ve bundan sonra ne yapacaklarını düşünmesi gerekiyordu. Hala ekip lideriydi ve diğer beş- altı kişiyi korumak zorundaydı, her zaman yaptığı gibi.

"Hyung!"

Zemin kattaki yarısı yıkılmış duvardan dışarıya çıktığında Jungkook'un sesini durak durdu. "Hyung da neyin nesi?" dedi çocuğun nerede olduğunu umursamadan. Jungkook ona hyung demektedir. Ve büyük ihtimalle bir duvarın arasında başını uzatmış, ona bakıyordu. Aptal velet.

"Ne istiyorsun?"

"Taehyung'a bir telefon geldi. Gangnam'dan."

"Gangnam mı?" dedi, sonunda Jungkook'a dönmüştü yönünü. Ve tahmin ettiği gibi, arkadaşı başını üst kattan uzatmıştı. Görüntünün komikliğine gülmeden edemedi.

Jungkook Yoongi'nin neye sinirlendiğini anlamadığı gibi neye güldüğünü de anlamamıştı. Düşünmekle vakit kaybetmeyere "Gangnam." dedi. "Malum mekanda toplantı gibi bir şer varmış."

"Ve Taehyung'u da çağırıyorlar?"

Jungkook yarı çekingen bir tavırla "Aslında..." diye mırıldandı. "Senden çekindikleri için Taehyung'dan rica ettiler." Yoongi düşünceli bir şekilde işaret parmağını çenesine sürttü. Taehyung böyle bir şey için doğru kişi değildi. Gücü büyüleyici olsa da karakteri pek sağlam değildi. Ciddiyetten uzak ve eğlenceye düşkün bir gençti. En azından Yoongi'nin olmadığı ortamlarda. Bu özellikleri apaçık ortadayken diğerlerini değil de Taehyung'u aramış olmaları şüphe uyandırıcıydı.

"Başımıza geleni biliyor olmalılar." dedi kendi kendine. Hükümetle bağlarını koparırken yanlarında hükümete ait bir çocuğu da götürmüşlerdi. Neredeyse giderlerse gitsinler, peşlerinden gelecekti diğerleri. Bir anlığına en son ne zaman tam anlamıyla bağımsız bir mutant ekibi gibi davrandıklarını düşündü. Uzun bir zaman geçmemişti ama uzak bir geçmiş gibi geliyordu Yoongi'yle o günleri düşündüğünde. Harabe yuvalar, hiçbir zaman doyurmayan yiyecekler ve kan. Çok fazla kan vardı Yoongi için geçmişte. Ama üzerine sıçrayan her bir kan damlasında kendi kararı vardı, birinin ya da birlerinin değil. Dışlanmış ve korkutucuydular ama özgürdüler. Tekrar özgür olmak, diye geçirdi içinden. Bu ne anlama geliyor?

"Patron? Gidecek miyiz?"

"Namjoon biliyor mu?" dedi Yoongi düşüncelerinden sıyrıldığında. Jungkook'un sorusunu görmezden gelmişti. "Hepimiz emrini bekliyoruz." diye yanıtladı Jungkook. Hızlılardı ve o burada, liderleri ile konuşurken diğerlerinin olası bir hareket halinde nasıl hazırlanmaları gerektiğine karar vermiş olmalıydılar.

"Gidecek miyiz?" Yoongi ufak bir duraksamanın duraksamanın ardından başını salladı. ''Birkaç değişiklik yapmalıyız. Bir aradayken dikkat çekeriz.''

Jungkook koca bir gülümsemeyle bakıyordu artık liderlerine. Gangnam'ı, Gangnam'daki gece hayatını severdi. Dilediği gibi eğlenme fırsatı olamamıştı hiç ama yine de o kalabalığın arasında olmaktan hoşlanmıştı. Sırdan biri gibi hissettirmişti bu. Sıradan bir insan gibi.

''Ne istediklerini öğrenmeliyiz.''

''Yani gidiyoruz?''

Yoongi Jungkook'un heyecanını fark ettiğinde tekrar gülümsedi. ''Evet, gideceğiz.''

X-Force - YoonminTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang