[23]

1.5K 180 21
                                    

One Ok Rock - Take What You Want


Jimin sessizce önünden yürüyen adamı takip ederken Yoongi, az çok bildiği yerde diğerlerinden olabildiğince uzak bir yer arıyordu arkasındaki çocukla konuşabilmek için. Aralarında yaşananların başkalarını etkilemesine izin veremezdi. Bu yüzden Jimin'le konuşmaya karar vermişti, her ne kadar o olanları hatırlamıyor gibi gözükse de.

''Benimle ne konuşmak istiyorsunuz?''

Kendinden emin olamayarak konuştuğunda resmiyetin gereksiz olduğunu hissederek kendine kızmıştı Jimin. Ama başka şekilde de konuşamazdı- Onu öpmüş olsa bile.

Yoongi çocuğun sorusu ile kısa bir an duraksamış, ardından yürümeye devam etmişti. Arkasına bakma gereği duymuyordu, çocuğun onu takip edeceğinden emindi.

Birlikte geçtikleri koridor bile şu an kaldıkları yerden fazlasıyla lükstü. Yoongi'nin yaşadığı hiçbir yer böylesine aydınlık olmamıştı. Hayatının çoğunu yerin altında birilerinden gizlenerek geçirmişti. Şimdiyse, yıkık dökük bir yerde saklanıyorlardı. Onun için.

Asansörün önüne geldiklerinde söylediği tek şey, ''Geç.'' demek olmuştu. Jimin içeri geçtiğinde terasa açılan en üst kata basmıştı.

''Neden bu kadar uzaklaşıyoruz?'' dedi, cevap alamayacağının farkında olarak. Diğerlerinden uzaklaşmak ve Yoongi'yle yalnız kalmak istemiyordu. Sarhoşken yaptıkları için azarlanmaktan çekiniyordu. Ve ondan da önemlisi, Seokjin'in yaralanmasından sorumlu olduğu için. Gerçi bu konuda itiraz edemezdi.

''O aptalların ne kadar keskin kulaklara sahip olduğunu tahmin bile edemezsin.''

Sonunda konuştuğunda göz ucuyla Jimin'e bakmaktan alıkoyamamıştı kendini. En basit şeyi bile utanarak söyleyen o çocuk nasıl olur da Yoongi'yi öpmüştü? Her şey Yoongi'nin hayal gücünden ibaret olabilir miydi? Yukarıdakilerin söylediği gerçekleşmiş, aklını mı yitirmişti yoksa? Bu mümkün olamazdı.

''Hyungwon çok nazik biri.''

Yoongi karşılığında hiçbir şey söylemedi. O ekipten dikkatini çeken tek kişi ekibin en ufağı, Changkyun'du. İkisinin yolları kısa bir süre önce kesişmiş, çocuk ondan şanslı çıkmıştı. Yaşadıklarına ve sahip olduğu güce rağmen düz bir yolda yürümeye karar vermişti Changkyun. Ve kendini MX'in içinde bulmuştu.

''Diğerleri de öyle!'' dedi Jimin, aralarındaki gerginliği yoketmeye kararlı gözüküyordu.

''Her neyse.'' diye karşılık verdi diğeri. MX'in nasıl olduğunu biliyordu ve durup Jimin'le onları övmeyecekti. Neden onları övecekti ki? Mutant evrenindeki en havalı ekibin içimdeydi. Onlar dururken başkasını övmek de neyin nesiydi? İstemsizce aklında dolaşan düşüncelerin farkına vardığında nefesi kesildi.

''Bu... kıskançlık mı?''

Asansörün duvarlarındaki motifleri incelemeye koyulmuş olan Jimin duyduğu belli belirsiz ses ile Yoongi'ye döndü, ''Efendim?''

Göz göze geldiklerinde ikisi de farklı yönlere çevirmişlerdi başlarını. Jimin yaptığı şeyden, Yoongi ise beceriksiz bir çocuğun iç sesini duyabilecek kadar ileri gitmesi yüzünden utandığını hissetmeye başlamıştı.

''Ben... bir şey dediğinizi sanmıştım.''

Çan sesi ile duran asansör Yoongi'nin rahat bir nefes almasını sağlamıştı. ''Geldik.''

Asansörden çıktıklarında onları ufak bir bahçe karşılamıştı. Kısmen üzeri kapatılmış bu yer oldukça bakımlı gözüküyordu.

''Vay canına!'' diye Jimin, hayranlığını saklayamıyordu. ''Seokjin hyung buraya bayılacaktır. Onu da çağıralım mı?''

X-Force - YoonminWo Geschichten leben. Entdecke jetzt