[24]

1.3K 157 17
                                    


Taehyung'un bedeni yavaşça yukarı yükseldi. Changkyun'un meydan okuması onu öfkelendirmiş olmasaydı eğer hissettiği hafiflik karşısında kahkahalara boğulabilirdi, gözünden yaş dek. Ona doğru uçan parçayı, birkaç metre ilerisindeki çocuğu taklit ederek, ikiye ayırırken göz ucuyla onu izliyordu. Changkyun başta ilgisiz olsa da süre ilerledikçe Taehyung'un onu taklit etmesinden rahatsız olmaya başlamıştı. İkisi arasında, neredeyse, hiçbir fark yoktu şu anda.

Jimin hayranlıkla takım arkadaşını izlerken ona yaklaşan iki adamı fark etmemişti bile. Şanslıydı ki Jungkook hızlıca yönünü ona çevirerek tek bir hamleyle iki bedeni de yere sermişti. ''Bu iş sandığımdan daha uzun sürecek,'' dedi kendi kendine gözleri ışıldayan çocuğa bakarken.

''Bu çok... havalıydı.'' Jimin, çekinemeyecek kadar büyülenmişti gördükleri karşısında.

Jungkook ve diğer takım arkadaşlarının güçlerini daha önce görmüş olsa da şu an, savaşırken çok daha eşsiz olduklarını düşünüyordu. Onlar gibi olmak istiyordu- Bir kez daha karar vermişti.

''Küçük aptal!'' diye bağırdı Namjoon. Yakın dövüşlerden hoşlanmamakla birlikte kaba kuvvetten çok zekaya önem verirdi. Bu yüzden karşısındaki insana vurduğunda yüzünde, diğerlerinin aksine, bıkkın bir ifade olurdu.

''Kime diyor?'' dedi ekibin en küçük üyesi. Namjoon, kesinlikle, Jungkook'u unutmuştu konuşurken. Bu alışılmadık bir şeydi.

''Boş versene.'' diye homurdandı Namjoon. Camın arkasından takım arkadaşlarını izlemek keyfini kaçırmak üzereydi. Yoongi olmadığında çocukların hareketleri düzensizdi, tamamiyle iç güdüleri ile hareket ediyorlardı. ''Daha fazla izleyemeyeceğim.''

''Yapma,'' dedi Hoseok, konuşurken eski arkadaşının omzunu hafifçe şıktı. ''Çok gençler. Öğrenecek çok şeylerleri var daha.''

''Bunu senden duymak istemiyorum.'' diye karşılık verdi Namjoon. Hoseok'un sözleri yaşlı hissetmesine sebep olmuştu; henüz otuzuna bile yaklaşmamıştı üstelik.

''Bilerek yapıyorsun!''

Taehyung öfkeyle Jungkook'a bağırırken Jungkook'un eğlendiği yüzünden açıkça okunabiliyordu. Jungkook kahkahalarla kasketini düzelterek pozisyon aldı. Oyunlardan hoşlanırdı. İçeriği ne olursa olsun, eğlendiği sürece oynamaya gönüllü olabilirdi.

''Neden böyle bir şey yapayım?''

''Biraz ciddiye al!''

Taehyung Jungkook'u platformun diğer ucuna iterken ona yaklaşan iki adam için hazırladı kendini. Gerçek olmasalar dahi olası bir darbede gerçek bir yaraya sahip olacaktı. Ve yaralanmak istemiyordu.

''Taehyung, yavaşlamışsın!''

Jooheon işaret verirken Taehyung hızlıca kasketini düzelterek gelecek gürültüye hazırladı kendini. Gözleri karşısındaki iki adam ile çaprazındaki Jimin'deydi. Diğerleri çocuğu oyuna almaya gönüllü olmamışlarsa da herkes bunun Jimin için iyi bir alıştırma olacağını düşünmüştü. Ama beklenilenin aksine Jimin bir kişiyi bile yere serememişti geçen yarım saatin ardından. Bu camın ötesinde onları sessizce izleyen Yoongi'nin de canını sıkmıştı, yeterince sıkkın değilmiş gibi.

Jimin'in söylediği şey zihninde dolaşıp duruyordu Yoongi'nin. Çocuğun her şeyi hatırladığını, isteyerek onu öptüğünü düşünmek parmak uçlarına kadar karıncalanmasana sebep oluyordu bedeninin. Alışık olmadığı, rahatsız edici şeylerdi bunlar. Görmezden gelmesi, hiçbir şey olmamış gibi davranması imkansızdı. Bunu istemiyordu bile. 

''Senin aksine...'' diye bağırdı. Jooheon dudaklarını araladığında güçlü bir ses dalgası ile geriye savrulmuş, son anda yakaladığı halat yardımıyla duvara çarpmaktan kurtulmuştu. Onun aksine diğerleri bir şeylere tutunmayı başaramamıştı. Jungkook, Jimin ve Hyungwon geriye savrulurken Changkyun tavana yükselmişti. Dördü de sertçe düşerken oyunun bittiğini belirten sirenin sesi duyulmuştu.

X-Force - YoonminWhere stories live. Discover now