Monster

6.8K 652 2.2K
                                    

Şey, şimdiden uyarayım bölüm biraz fazla ayrıntılı betimleme içerebilir. Ama mümkün olduğunca atlamadan okumaya çalışın, düşüncelerini ancak böyle anlatabiliyorum :)

Sabahleyin, Harry hiç olmadığı kadar farklı bir uyandırma şekliyle gözlerini araladığında, dudaklarına oturan tebessümle yemyeşil gözlerini hemen önündeki pencereye çevirmişti. Perdesiz camdan gördüğü kadarıyla fırtınanın kalıntıları silinmiş, bakır renkli güneş çam ağaçlarını kusursuzca kendi rengiyle boyamıştı. Onun yanı sıra her yerden duyulan kuşların sesi ve birkaç kilometre uzaktan gelen şelalenin şırıltısı ekstra kazanılmış bir hediye gibiydi.

Fakat her şeyden daha huzurlu bir durum varsa, o da kulağının altında atan kalbin düzenli ritimleriydi.

Avucunun altında inip kalkan göğsü okşadı hafifçe. Kalbini gıdıklayan hislerle bir kez daha gülümsedi ve yanakları ağrıyana dek buna devam etti. Göğsü sıcak bir hisle aydınlanıyor, midesinde kaynayıp tuhaf bir haz bahşediyordu.

Dün gece geçirdikleri o anları çabuk unutmuştu. Louis'ye beslediği güven, onu her koşulda kabul edip affetmesine neden oluyordu. Ayrıca biliyordu ki Louis'ye karşı bir gard almak asla mantıklı olmazdı. Alfa dün gece kendinde bile değildi, onu suçlamak tamamen aptallık olurdu.

Başını kaldırıp burnunu aldehid kokulu boynuna sürttü. Teninin kokusuna karışmış ter kokusu ona özgüydü ve Harry'ye inanılmaz bir şekilde ter kokusu bile çok güzel geliyordu. İnanılmazdı, çünkü alfaya, kulaktan kulağa gelmiş acımasızlıklarıyla bilinen alfaların ta kendisine özgü bu koku, ferahlatıcı hissettiriyordu. Yıllarını onlardan kaçarak, kendisini onlardan koruyarak geçirmesine rağmen karşısına çıkan ilk alfaya sıcak duygular beslemek, omegaya daha önce hayal etmesinin bile zor olduğunu düşündürüyordu.

Ama gariptir ki, şu an tam da göğsünde uzanıyordu işte.

Biraz daha onun göğsüne sarılıp dudaklarını boynuna sürtse de, kendisine hakim olması gerektiğini bilerek derin bir nefes verdi. Kendisini yıllardır korumuş olan alfayı uykusundan faydalanarak öpmek pek de doğru bir davranış değildi, ama elbette, dudaklarını bastırmak istediği adem elması yine kusursuz görünürken yalnızca yutkunarak kendine çeki düzen vermeye çalışmakla yetinebilmişti.

Ne söylerse söylesin, ne kadar kabul etmezse etmesin, bunu itiraf etmek ne kadar güç olursa olsun, Harry bir omega olduğunu kendi benliğine inkâr edecek kadar çocuk değildi. Hele ki üç günlük yeni bir omega iken, asla.

En büyük korkusu ise, eskiye göre biraz daha artmaya başlayan arzulanmak ve dokunulmak isteyen tarafına bir gün ayak uydurmaktı. Bir omegada olabilecek birçok özelliğe sahipti ve ister istemez alfanın kokusu aklını başından alarak içindeki omegayı heyecanlandırmaya yetiyordu. İşin doğrusu, dünden beri onun sesini duyarak bile kendinden geçebileceğini düşünüyordu. Üstelik şifacının evinde omega tarafını tutamayıp alfayla kendisinin bile inanamadığı şekilde yakınlık kurmuş, açıkça ona kendini sergileyip alfaya kur yapmıştı.

Ve bu her ne kadar çekinmesine neden olsa da, daha fazla alfaya yakın olma isteği omega tarafının hep bir köşesinde saklıydı. İnsan tarafı ise çoktan Harry'ye artık geri çekilmesi gerektiğini söylüyordu ama dinlemesi en cazip gelen, en aklına yatan taraf, yeni oluşmaya başlamış omeganın zihninden geçenlerdi. Onlar sanki doğduğundan beridir Harry'nin davranışlarıymış gibi yakın ve tamamen özgün hissettiriyordu. Ayak uydurmak güç olsa da, kendisini omegaya ait hissetmek çok daha doğru geliyordu. Olması gereken buymuş gibi...

Yavaşça alfanın üzerinden kalkıp istemese de sıcak yataktan çıktı. İstemediği tek şey sadece yataktan kalmak değildi elbette, alfanın da yanından uzaklaşıyor olmak hoşuna gitmemişti.

hum-ega | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin