You're not my seal.

6.2K 647 2.7K
                                    

Harry, iyi alabildiği uykusu sayesinde gözlerini araladığında her defasında olduğu gibi gülümsüyordu. Tamam, her seferinde uykusundan uyandığında tam anlamıyla rahat, huzurlu veya gülerek güne merhaba falan demiyordu tabii ki. Güne her defasında böyle uyandığını düşünüyordu da, bunun çok fazla absürt kaçacağından emindi, çünkü bunu yapmak kendisi için tamamen delilik olarak kabul görüyordu yalnızca. Fakat ne zaman Bay Kurt Adam'ın kollarında uyusa gülümseyerek uyanıyor veya gerçekten uykusunu almış şekilde kendini buluyordu. Garip olan ise, onunla sadece iki kez uyumuş olmasına rağmen bunları fark ediyor oluşuydu.

Görüyor musunuz, yarı insan tarafı insan yataklarından önce bir alfanın kucağını daha çok beğeniyor ve tercih ediyordu. Şımartılmak tam anlamıyla göbek adıydı, çünkü bir alfanın flörtü olmuşsanız, şımartılmak göbek adınız -hatta onu boş verin, soy adınız bile olabilirdi...

Neyse, biz işimize bakalım.

Yatağından -tamam, yok bir şey, sadece alfaya ait olan yataktan kalktığında saatin yedi buçuğu çoktan geçtiğini fark etmesi elbette uzun sürmemişti. Belki bunu, ailesinin çoktan uyanıp kahvaltı ediyor oluşu yüzünden dert etmeliydi ama dert etmek için çok daha farklı problemleri vardı; ortalarda gözükmeyen Alfa Louis'yi aramak gibi farklı problemlerden bahsediyordu herhalde.

"Alfa?"

Ses yok. Ama içinden bir ses dedi ki (açıkça o ses omeganın kendisine aitti) 'Bir kez de alfam diye seslen, belki dört ayağı üzerinde sekerek gelir?'... Saçma değil ki, alfam diye seslenince alfa Louis'nin eridiğinden haberdardı Humega. O mavi gözlerin nasıl parıldadığının farkında olmamak aptallık olurdu, ki hoşuna gitmediğini söylemek de şimdi yalan olurdu. Fakat korkmaya başlamıştı. Hakikaten alfa Louis ortalarda yoktu ve onu görememek, içinin ürpermesine sebep olmak için yeterdi bile.

"A-alfa?"

Adımlarını merdivenlere çevirip aşağıya indi. Salona döndüğünde onu bağdaş kurmuş halde, sönmekte olan şöminenin önünde otururken gördüğünde rahat bir nefes vererek gülümsedi. Ona neden kendisine cevap vermediğini sormayacaktı. Dalgın görünüşü bu konuda üstelememesi gerektiğini çok iyi belli ediyordu ama bu, onunla herhangi bir iletişime geçmesinin önünü kapatacak kadar etkili değildi. İlerledi ve tam da yanına oturup kollarını alfanın beline sardı. Yeşil gözlerine kendisinin bile hayret ettiği en işveli ve cazibeli bakışlarını yerleştirirken, dolgun -bir diğer deyimle baldan tatlı olan dolgun dudaklarını hafifçe gerip gülümsemişti. Yine alfanın bir diğer deyimiyle dayanılmaz görüntüsü kalp sızlatacak kadar mucizeviydi. Fakat Alfa Louis çok, ama çok dalgındı...

"Günaydın alfa," diye mırıldandı kulağına doğru. Bir tepki beklediğinde aldığı karşılık yalnızca hiçbir şeydi. Bundan hoşlanmamış halde belli belirsiz kaşlarını çatıp biraz daha dolamıştı kollarını ona. Bu kez burnunu hafifçe alfanın çene köşesinde gezdirdi. Karşılığını aldığı tepki, alfanın gerilen kasları olduğunda Harry kesinlikle beklediği karşılığı alamadığını biliyor ve bu durumdan rahatsız oluyordu. "Bir şey mi oldu alfa?" Diye fısıldadı gözlerini kaldırıp ona bakarken.

Louis kavisli kaşlarını çatarak derin bir nefes aldığında uykusuzlıktan kızarmış mavi gözlerini fark etmesi uzun sürmedi. Elini kaldırıp sakallarla süslenmiş sert çenesini okşadı. Sıcak parmaklara karşılık Louis ürperirken, kendi sıcaklığıyla neredeyse eş olan bu tenle nasıl olur da bu denli gerilebiliyordu anlamıyordu.

"Anlat alfa, bana içindeki sıkıntıyı anlatabilirsin."

Louis dakikalar sonunda ilk kez gözlerini iri yeşil gözlere çevirdiğinde, masmavi gözlerinden duygusuzluktan başka hiçbir şey belli olmuyordu. "İçimdeki sıkıntıyı mı anlatayım?"

hum-ega | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin