bir

576 18 1
                                    

Nasıl başlayacağımı bilmiyorum,seni çok özledim mi demeliyim,yoksa ne zaman dönersin mi?

Seni belki de yazacaklarımın hiçbiri alakadar etmeyecek,gittiğim için kızgınsın bana,seni arkamda öylece bırakıp gittiğim için kırgınsın belki de.

Şimdi, haklısın mı demeliyim yoksa özür mü dilemeliyim?

Ah,ölü birinden nasıl özür dilenebilir ki?

Şimdi,çiçek mi getirmeliyim o soğuk mezarına? Öyle affettirebilir miyim kendimi?

Belki de sen beni hiç affetmeyeceksin,bencil davrandığım için benden nefret edeceksin. Sahi,nefret eder misin? Çünkü bencil davranmadım ben Emre. İnan bana bencilce değildi bu istek.

Sadece,küçüktüm. Çok küçüktüm. Nasıl davranacağımı bilmiyordum,ne yapacağımı bilmiyordum. Etrafımdaki insanlar bana o kadar nefret dolu gözlerle baktılar ki,senin de öyle bakmandan korktum. Her şeye dayanabilirdim,onların aşağılamalarına,beni aralarına almamalarına,hatta dövmelerine.

Ama senin gözünün içindeki o nefret dalgasını görmeye dayanamazdım Emre,gözünde olumsuz en ufak bi duygu zerresini görmeye dayanamazdım.

Yaptığım şeyler,düşündüğüm şeyler korkunçtu. Böyle söylemişti babam. Vazgeçmemi söylemişti,aksi taktirde bu evde barınamayacağımı söylemişti.

Ben ne yaptım Emre? Gerçekten,ben ne yaptım? Sadece sevdim,doyasıya,ölesiye...

Sevmek suç muydu? Benim gibi birini sevmek suç muydu? Sırf kendi cinsiyetimden birini seviyorum diye bunları yapmaları haksızlık değil mi?

Sırf karşı cinsten hoşlanmıyorum diye,bana tuhaf bi yaratıkmışım gibi bakmaları haksızlık değil mi?

Korkmuştum,dedim ya,küçüktüm. Yaptığımın iğrenç bir şey olduğunu söyleyen insanlarla birlikteydim. Lanetlenmiş bi canavar olduğumu söyleyenlerle birlikteydim. Aynada yüzüme bakıyordum,çökmüş göz altlarıma,soluk tenime. Ben gerçekten bi canavar mıydım?

Annem böyle söylemişti bir keresinde,sen bi canavarsın demişti. Ve komik olan da buna inanmıştım,bir canavar olduğuma inanmıştım.

Seni görünce kendime hakim olamayışımı,kalbimin sanki bütün damarlarındaymış gibi atmasını,düşüncelerimi hep buna bağladım.

Ama korkunçtu,bunların olması çok korkunçtu.

Ben artık seninle olmak istiyordum Emre,benimle ol,benim ol istiyordum. Sana karışayım,bi parçan olayım istiyordum. Bana benim sana baktığım gibi bak istiyordum,insanlar imkansız olduğunu söylese bile biz imkansız olalım istiyordum.


Sen eve gelirken iki ekmek al,sonra birlikte beceremesek bile bir şeyler yapmaya çalışalım istiyordum. Sonra yüzümüze gözümüze bulaştırırdık,sen bana kızardın. Ben kızınca bile yüz hatlarının ne kadar mükemmel olduğunu düşünürdüm.

Sonra sen elini yüzünü yıkamaya giderken yemek sipariş edelim istiyordum,kapıda yemekleri görünce şaşır istiyordum. Sonra da açlıktan kazınmış midelerimiz için yemek savaşı yapmayı.

Sen benden kutuları kaçırırdın,bense peşinden koşardım. Kanepelerin üstünden atlar,en sonunda elindeki kutuya ulaşırdım. Yorulmuş olurduk,ve iyice acıkmış. Paketleri sabırsızlıkla açardık. Sonra da iştahla yemeklerimizi yerdik.

Ben kızardım çok yediğin için,sense beni kızdırmak için ağzına tıkardın tavuk parçalarını. Unutmadım,tavuğa bayıldığını...

Yemek yedikten sonra sen dinlenmek isterdin,kocaman bi kanepemiz olurdu,bacaklarını kanepeye uzatırdın.

Ama ben yanına gelmek isterdim,huysuzlanırdın ama sonra ayaklarını çekerdin. Bi film açardık,aslında,her gün bi film izlerdik,bi de kocaman bi televizyonumuz olurdu.

Kutuları toplamazdık,mutfağı toplamazdık,aslında belki karşımızda oyanayan film bile umrumuzda olmazdı.

Ben veya sen olmayalım istiyordum Emre,biz olalım istiyordum.


...










Anlatamıyorum seni | mektup | b×b Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin