iki

223 15 0
                                    

Bugün çarşamba,dün yazarken uyuyakalmışım. Bu yüzden kalkıp devam etmeye karar verdim. Aslında erken uyanmışım,saat yediyi yirmi geçiyor.

Sen bizim okula gelmeden önce sınıfta iyi anlaştığım kimse yoktu. Herkes eşcinsel olduğumu öğrenmişti ve üzerimde iğrenç olduğumu söyleyen gözler geziniyordu. Bir süre sonra buna alışmıştım aslında,sınıfın en arka sırasında,herkese en uzakta olan yere oturmaya. Tenefüslerde kimsenin yüzüme bakmadan yanımdan geçip gitmesine.

Ama yine de benim de arkadaşlarım olsun,gerçeğimi bilmelerine rağmen yanımda olan arkadaşlarım olsun,tenefüslerde birlikte dışarıya çıkıp hava alalım, yazılılara birilikte çalışalım,birlikte gülelim,birlikte olalım istiyordum.

Sonra sen geldin,geldiğin günü hiç unutmuyorum. Ben herkesten uzakta olan sıramda otururken sınıfta bi hareketlilik olmuştu. Hareketliliğin sebebi sendin. Platin sarısı saçların,soluk teninle sendin. Sana ilk baktığımda gözlerimin başka hiçbir şeye değmemesini istemiştim,hatta orada öleyim,gördüğüm son yüz seninki olsun istemiştim.

Herkes başına toplanmıştı,bense sıramdan seni izliyordum. Sınıfta dolaşma iznini bana pek vermezlerdi,erkekler kendini kollayamıyormuş,beni aralarında istemiyorlarmış.

Hem herkes oradayken ben senin yanına gelemezdim işte. Gerçi,sen de istemezdin ki beni.

Ama beklemediğim bir şey olmuştu o an,sen gözlerini benimkilerle buluşturup yanındakilere kim olduğumu sormuştun. Aldığın ilk cevapsa eşcinsel olduğumdu. Beni tarif etmek için o kadar kelime varken bunu seçmişlerdi. Çünkü ben,çünkü ben nefret edilesi bi varlıktım ve en büyük özelliğim buydu. Çünkü ben sadece eşcinseldim işte,bu kadardı.

Bu duygunun verdiği utançla kafamı yere eğdim,sınıfa girer girmez öğrenmiştin işte. Benden nefret edenler listesine bir kişi daha ekleyecektim,hem de bunun sen olması nedense içimde berbat bi hisse sebep olmuştu.

Sen kafanı onlardan taraf tekrar bana çevirdin ve yanımda oturmak istediğini söyledin,o an hayatımdaki en büyük şoku yaşamış olabilirdim. Ne yalan söyleyeyim,benden kaçmanı,kendini kollamak isteyip en kör noktaya oturmanı beklemiştim.

Öyle yapmadın,yapmamıştın. Sana tekrar tekrar söylemelerine rağmen yanımın boş olup olmadığını sormuştun. Kafamı kaldırıp kahvelerine baktığımda o kadar mutluydum ki,şu an buraya nasıl yazabileceğim hakkında en ufak bi fikrim yok. Yanım boştu,kimse yanıma oturmak istemezdi. Sen yuvalarından çıkarak sana bakan tüm gözleri görmezden gelerek benim yanıma oturmuştun.

Şimdi yazarken bile içimdeki mutluluğu,heyecanı,o hissi gizleyemiyorum. Sanki tekrardan yaşıyorum her şeyi Emre.

Ben sana o zaman aşık olmuştum işte,hayranlık da olabilirdi,bunu bilmiyordum. Ama tarifi zor bir şeyler hissetmiştim sana karşı. Kalbimde kıpırtaya neden olan bir şeyler hissetmiştim sana karşı.

Sana inanmayan gözlerle baktığımda çenemden tutup utanılacak bir şey olmadığını söylemiştin. Beni böyle kabul edebileceğini ve yanımda olacağını söylemiştin.

Yanımda. Olacağını. Söylemiştin.

İlk defa birinin ağzından bunları duyarken içimden binlerce kez yaşadıklarımın bir rüya olmamasını dilemiştim,böyle bi manzarayı sadece rüyamda görebileceğimi sanmıştım çünkü.

Sen,gerçek olamayacak kadar,güzeldin.

Anlatamıyorum seni | mektup | b×b Where stories live. Discover now