son

159 15 7
                                    

Kağıdı elleri titreye titreye zarfa yerleştirmişti Uğur,gözleri her gece olduğu gibi kan çanağına dönmüştü. Aslında yazabilirdi,ama daha fazla yazamıyordu,kalbi ağrıyordu. Onu düşünmek bile ona acı verirken onu yaşamak çok fazla,kötüydü.

Şimdi yapacağı tek bir şey kalmıştı,onu bu hâle neyin veya kimin getirdiğini öğrenmek. Kesinlikle,evet kesinlikle intikamını alacaktı. Yıllar önce telefonun köşesinde bir yerlerde numarasını bulduğu Meleğe mesaj atmıştı. Konuşmaları gerekiyordu.

Evden çıkıp buluşacakları yere geldiklerinde Meleği görmesiyle anılar tekrar tekrar beyin süzgecinden geçiyordu sanki. Ona,onu hatırlatan şeyler gerçekten içinde tarifsiz bir sızıya yol açıyordu. Soluk tenini hatırlıyordu belki,belki de beyaza kaçan sarı saçlarını.

Gözleri donuk bir şekilde genç kıza bakarken onu buraya neden çağırdığını  hatırladı. O an nedense emin olmuştu her şeyin Melek yüzünden olduğuna. Ailesiyle hiçbir problemi yoktu çünkü Emre'nin. Okulda da başka konuşan yoktu zaten. Melekle de ayrılmışlardı,öyle ki cenazesine bile gelmemişti.

Tüm bedeninin sinirle uyuştuğunu hissetti,dolu gözleriyle beklenmeyen bir şekilde bağırmaya başladı "Sen yaptın değil mi? Ona bunu sen yaptın değil mi?! Nasıl kıydın ona ha? Nasıl,nasıl kıydın? Neden ha? O kadar kötü müydü? Çirkin miydi? Değildi,hiçbiri değildi. O mükemmeldi,onun canını nasıl acıttın?!"

Uğur'un sözleri Meleği de sarsmıştı. Gerçekten kendisini mi suçluyordu? Sesini toklaştırmaya çalıştı ve bunca zaman söyleyemediği şeyleri teker teker bağırmaya başladı.

"Aptalsın be sen! Kocaman bir aptal! Ya da kör,kör falansın. Benim yaptığımı mı sanıyorsun? Ben yapmadım,sen yaptın! Onu bu hâle sen getirdin. Bir de utanmadan bana hesap mı soruyorsun?! Evet,geçmişsin karşıma hesap soruyorsun. Ama o en başından beri seni seviyordu Uğur,sen gittikten sonra benden ayrıldı,sebebini anlamam pek de zor değildi. Aşıktı işte,kendisini bırakıp uzaklara kaçan, daha sevdiğini bile cesurca yüzüne söyleyemeyen birine deli gibi aşıktı! Ben sana soruyorum. O kadar çirkin miydi? O kadar kötü müydü ha? Sadece sevdi,sadece sevdi. Sense onu bırakıp ödlek gibi gittin! Söyleyemiyordu ,söyleyememişti ama seni ilk gördüğü andan beri vurulmuştu işte sana. Önceki okulundan da eşcinsel olduğu için atılmıştı zaten,sen onun gibiymişsin. Her zaman yanında olması bu yüzdendi. O hep seni bekledi,ama emin değildi. Senin onu sevdiğinden emin değildi. Bir de üstüne kaybetme korkusu eklenince başa çıkılmaz bir hâl alıyordu bu. Bu fikri kafasına koyan bendim,eğer seni kıskanırsa,eğer beni istemezse seviyordur dedim. Keşke demeseydim, bunların yaşanacağını bilseydim bu kötülüğü yapmazdım,ki iyilik olur sanmıştım. Bir ümit gelip söylemişti sana,sen ne yapmıştın?! Hatırlıyor musun salak çocuk seni! Ne kadar sevindiğini söyleyip aramızı yapmaya çalışmıştın. Mecbur önünde birbirimize iyi davranıyorduk. Tepkin ikimizi de şaşırtmıştı. Gerçi Emreyi şaşırtmaktan çok üzmüştü,çünkü umutlanmıştı. Boş yere çocuğa umut vermiştin. Sonra da kaçmıştın. Korkak. Kocaman bir korkaksın sen! Yokluğuna dayanamadı,seni kaybetmeyi hazmedemedi o işte. Başta belki gelir diye bekledi ama sen gelmiyordun işte. Oradaki hayatın çok mu güzeldi bari? Onu öylece bırakıp gittiğine değdi mi? Bu kadar acı çektiğine değdi mi? Onu bu hâle ben değil,tam olarak da sen getirdin Uğur! Eğer kızman gereken biri varsa,eğer hesap sorman gereken biri varsa o da tam olarak sensin. Başkasını kirletmeye çalışma. Hepsini kendin yaptın. Onu sen öldürdün,anlıyor musun? Söylediği son sözler neydi biliyor musun? 'Onsuzluğa daha fazla dayanamıyorum' demişti. Sen bitirdin işte,sen yaptın. Salak! Salak herif!"

Melek yutkunup bir nefes aldığında gözünden akan yaşları fark etti,bu durum onu fazlasıyla germişti bile. Bir de Uğurun onu suçlamasını eklersek,bunun ezikliğini fazlasıyla yaşamıştı. Bir şey demeden arkasını dönüp uzaklaştı. Koşar adımlarla,arkasını dönüp uzaklaştı.

O bir karınca olmuşken Uğur hâlâ aynı şekilde yola bakıyordu. Bu kadarı fazlaydı,çok,çok fazlaydı. Beyninden vurulmuşa dönmüştü sanki.

Hiç beklemeden gitti eve,babasının silahını bulur bulmaz düşünmedi bile. O bu ayrılığa çok fazla katlanmıştı. O fazlasıyla uzak kalmıştı sevdiğinden.

"Sana geliyorum sarışınım,sana geliyorum Emre'm. Çok uzun sürmedi mi sence de ? Sence de kavuşmanın zamanı gelmedi mi? Çünkü ben,ben sensizliğe daha fazla dayanamıyorum"

Art arda üç el atış sesi belirdi kulaklarda. Ve Emre'nin mezarının başında kamelyalarla birlikte küçük bir not bulundu,notun içindeyse belki de tüm her şeyi özetleyecek kelimeler yazılıydı;

"Hiçbir mektup ikna etmiyo beni artık hayata."

Anlatamıyorum seni | mektup | b×b Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin