6.BÖLÜM

244 21 4
                                    

Hemen dışarıda duran miss gibi deniz havası aklımı başımdan alıyordu.

Açelya'yı sağlığım konusunda iyi olduğuma ikna ettikten sonra bir kaç gün içinde döneceğime söz vererek atlatmıştım. Anlatmak için yeltendiğim plan olayını bir türlü anlatamadığım için Açelya sitem etmeye başlamıştı bile.

"Selam!"diye bağırdı Uras. Uras'ın bitmek bilmeyen neşesi beni güldürüyordu. "Selam."dedim arkamı dönerken. Uras bi anda yüzündeki mutlu ifadeden ayrılıp derin derin bakmaya başladı. "Uras?"dedim utanarak. Uras hala aynı bakışı atıyordu. Bu şekilde bakmaya devam ederse hemen yanımızdaki büyük havuza düşebilirdim. Gittikçe tuhaflaşan bakışmaya direnemeyerek kahkaha atmaya başladım. "Uras ne yapıyorsun!"dedim gülüşlerimin arasında. "Ahh!"deyip gülmeye başladı o da. "Aslı sen.. seni burda böyle görmek.. ne bileyim tuhaf bir şey. Güzel bir şey."dedi.

Giydiği beyaz yazlık gömleği vücudundaki bütün kasları belli ediyordu. Baştan dört düğmesi açıktı. Bana yavaşça yaklaşırken ağzımı ve kalbimi susturmaktan başka bir şey gelmiyordu ellerimden. Bu kadar yakışıklı olmak büyük bi sorumluluktu. Kızların içine düştüğüne neredeyse emin olabilirdim. Kendimi de bu genellemeye katmak zorundaydım. Çünkü.. kusursuzdu. Kusursuz.

Kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum. Ne demem gerekiyordu. Gerçi dilim tutulmuştu. Ağazımı kapatmayı bile unutmuş olabilirdim. Derin bi iç çekip hızla arkamı döndüm. Denize bakarken Uras'ın elimdeki poşetleri bahçe masasının üstüne bıraktığını duydum. Arkama kadar yaklaştı. Dokunacaktı. Dokunacaktı. Dokunacaktı.

Dokunmadı. Heyecandan tuttuğum nefesi yavaşça bırakırken sağ tarafıma geçti. "Güzel değil mi?"dedi bahçe çitlerinin arkasından sadece 30 adımlık mesafedeki denize bakarken. "Çok güzel."dedim hayranlığımı gizlemeyerek. "İnsanlardan uzak, denize yakın."deyip iç geçirdi. İnsanlardan uzak, denize yakın. Tekrarladım sözlerini sonra tebessüm ettim. Aklımı başımdan alan bir şeyler vardı. Uras mı yoksa bu evin güzelliği miydi, bilmiyordum. Ama Uras olmaması için dua edebilirdim. Çünkü yüzüne bile bakamayacak kadar mahçuptum, suçluydum. En başında gözlerine baka baka Aras'la sevgili olurken, daha sonra planın her yerine Aras'ı sıkıştırırken, Aras gittikten sonra bana destek olmaya çalıştığında ona bağırıp çağırırken.. ve en önemlisi de.. şimdiye kadar gözümün önündeki bu adamı görmezken.. suçluydum.

Hava iyice kararmıştı. Rüzgar hafifçe yüzümüzü okşarken çekebildiğim kadar çok çektim tuzlu deniz kokusunu. Gözlerimi sıkıca yumup şükrettim. Burada , bu anda, nefes alabildiğime, bu güzel manzarayı görebildiğime. Beni seven, ve galiba sevdiğim biriyle.. bu mükemmel anları yaşayabildiğime şükrettim.

Hayat kısaydı. Kuşlar uçuyordu..
Hiç beklemediğin insanlar, hiç beklemediğin şeyler yapabiliyordu. Canın bi ayna kırığını, bi kaç kırıcı sözü ya da gözü dönmüş birinin kendini kaybetmesini bekleyemezdi. Görecek, yaşayacak şeyler vardı. Atlatılması gereken şeyler..
Atlatmam gereken, hep hüzünle geçirdiğim ve pişman olduğum bi beş sene vardı. Ve bunların hepsini.. hemen burda, şimdi, şu anda bırakmalıydım.

Tekrat derin bi nefes aldım. İçime dolan derin deniz kokusunu ciğerlerimde hissederken, Aras'ın sanki kalbimden, aklımdan ve tüm hücrelerimden çıktığını da hissedebiliyordum. O, lisede aşık olduğum kişi değildi. o benim Aras'ım değildi. Ve onu her düşündüğüm an vakit ve moral kaybından başka bir şey geçmiyordu, geçmeyecekti ellerime.

Kalbim.. bi anda her haliyle hafifledi. Aklımdan geçen tek şey görmem gereken denizler olduğuydu. İnsanlardan uzak, denize yakın yerler olduğuydu.

Kalbimde ise.. kafamı hafifçe Uras'a çevirdim. Beyaz gömleğinin yakaları rüzgarla dans ederken, masmavi gözleriyle denize bakıyordu. Çok derin biriydi. Güçlü, akıllı, yetenekli.. her şeyiyle kusursuzdu. Ufak bi tebessüm edip.. içimden gelen gibi yaşamam gerektiğini hatırladım.

Eli bir kaç santim uzağımdaydı. Gözlerimi kapatıp, büyük ellerine uzandım. Uras başta tepki vermedi ama bana baktığına emindim. Sonra o da elimi tuttu. Ne yapıyordum! Ne yaptım ben! Ama yapmıştım sonuçta.. konuşmalıydım. Bi şey söylemem gerekiyordu.

"Denize karşı, bi bankta
Omzuna başımı yaslayıp," dedim kısık ve fısıldayan sesimle.

Uras tepki vermemişti yine. Belki de şiiri bilmiyordu. Belki de saçma bulmuştu. Çocukça mıydı yoksa..

"Sesinden şiirler dinlemek gibi,
Çocukça isteklerim oldu."diyerek Nazım Hikmet'in bu büyülü cümlelerini tamamladı bi anda.

Gözlerimi açıp Uras'a döndüm. Gözlerine bakamayacak kadar çok kızmıştım kendime. Bunca zaman yanımda olan,benimle olan bu insanı görememiştim. Fark edememiştim. Bir kez daha kendime küfrettim. Derin bi nefes alarak ve göz yaşlarıma hakim olmaya çalışarak, "Bağışla."diyerek bitirdim şiiri.

Göz yaşlarım dökülürken Uras elimi yavaşça bıraktı. Ellerini yanaklarıma koyup, göz yaşımı silerken, içimi delen bakışları daha çok eziyordu içimi.

"Aslı.."dedi.
Sözüne devam edemeden yağmur damlaları düşmeye başladı. Bu durumdan mutlu değildi cümlesini tamamlayamamak onu üzmüş olmalıydı. İstemsizce iç çekti. "Aslı.. istediğin kadar kaç."deyip gözüne düşen yağmur damlalarını silerken yağmur iyice bastırmıştı. "İstediğin kadar kaç."dedi tekrar. Yağmur bastırdıkça yüzü düşmüştü. Bu hali o kadar tatlıydı ki..  Umutsuzca vaz geçti. Hala bana bakmaya çalışıyordu, bu sırada heryerimizin ıpıslak olması umurumda değildi. "Uras.."dedim yağmur sesi arasında kendimi duyurmaya çalışarak. Uras bana bakmaya çalışıyordu. Sonu gelmeyecek olan konuşmayı bi şekilde bitirmem gerekiyordu. İçimden gelense tam olarak..

Uras dudaklarıma kondurduğu büyülü öpücükle konuşmanın sonunu getirmişti. Yağmur damlaları bizi sırılsıklam ederken düşündüğüm tek şey doğru yapıp yapmadığımdı. Ama içimdeki ses tam da her şey doğru der gibiydi. Ben de kendimi Uras'ın dudaklarına teslim ettim.

#####

Kısa bi bölümdü biliyorumm. Ama geçiş bölümü oldu yani artık her şey Aslı için daha net olacak. Kafasındaki soru işaretlerinden (Aras'dan) kurtulduğu için. Bakalım neler olacak..

Uras ve Aslı konusunda ne düşünüyorsunuz?

SİYAH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin