20.BÖLÜM

172 16 0
                                    

"Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem,
cebimde iki paket sigara.
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden.
Çıkıp gitmelerimiz,
su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz"

Uras'da böyleydi işte. Bi Cemal Süreyya şiiri gibiydi. Her bir satırında farklı bi duyguya bürünüyordun.
Okudukça okuyasın, ezberledikçe daha çok ezberleyesin geliyordu.

Bakışlarını, tebessülerini, bana dokunuşlarını.. Her bir hücresini ezberlemek istiyordum.

Başka insanlar bize hep engel olmuştu, biz değilken bile engel oluyorlardı, ya da biz olmamız isteniyordu. Ama en nihayetinde ikimiz de diğer herkesin aksine birbirimizi çekiyorduk.

Ne kadar uzağa gidersek gidelim. Ne kadar tartışırsak tartışalım..
Sonunda hep aynı deniz kenarına buluşuyorduk. Aynı dalgalara kulak veriyorduk. Aynı şarkıyı, birlikte söylüyorduk. Aynı ufuk çizgisinde, aynı hayali kuruyorduk.

Tek fark, birimiz korkuyorduk.
Korkuyordum.

Onu kaybetmekten korkuyordum.
Onun beni sevdiği kişiden farklı biri olmaktan korkuyordum.
Onun sevgisine layık olamamaktan korkuyordum. Bu da, beni olmadığım biri yapıyordu.

Bu gün hava, diğer bütün günlere göre daha güzeldi. Gökyüzü mor ve mavi renklerin dansı gibiydi. Sahil hafif dalgalı ve boş, kuşlar denizdeki balıklara küs gibiydi. Müzik çok kısık bi seste çalıyordu. Kafamdaki yankıları susturuyordu.

"Buradasın."
Bu sesi tanıyordum. Bu sesin sahibini, kalbimdeki en güzel yerde saklıyordum.
"Seni bulmak zor olmadı."
Uras hemen yanıma uzandı.
"Gökyüzü bu gün çok güzel." dedi.

O an içimde oluşan mutluluk ve heyecan duygusu, beni aydınlattı. Sesi ihtiyacımdı. Saçları rüzgarım, teni güneşim, dudakları nefesimdi. Onsuz ne yapardım ki?

"Büyükler hep birini kaybetmeden değerinin anlaşılmadığını söyler." dedim. "Palavra."diye ekledim alaycı bi gülüş atarak. O geldiğinden beri gözlerimi gökyüzünden hiç ayırmamıştım.
"Senin değerini görmezden gelmek aptallık olurdu."

Şarkıdan mı, yoksa bu gün Açelya'nın evinde yaşananlardan mı bilinmez, içimde tarif edilemez bi hüzün vardı.
Her an ağlayabilirdim. Nedenini bilmeden, kimselere söylemeden, sessizce ağlayabilirdim.

"Bazı zamanlar, sen olmazsan ne olurdu diye düşündüğümde kendime bunu sorduğum için kızıyorum." kendimle dalga geçiyordum. "Aptallık. Sensiz bi dünya hayal bile edemiyorum."

Uras sadece dinliyordu. Belli ki o da şarkıdan etkilenmişti. Öyle olmasa, kalbi kırık bi kızın kurduğu yıkık cümlelere etkilenmesi de mümkündü tabii.

"Seni seviyor olmamın etkisi büyük." dedi Uras gülerek.

"Beni seviyor olman.. Uras ben, aşkı sorgulamaya başladım. Yani aslında, belki de o kadar masum değildir. O kadar saf, hayat dolu değildir." dedim gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadan.

"Neden? Sen beni seviyorsun. Ben seni seviyorum. Birbirimizi üzmüyoruz. Hep huzur doluyuz." dedi.

"Evet ama.." burnum yanıyordu, bu birazdan daha büyük göz yaşları geleceğinin habercisiydi.

"Bu gün, eskiden hoşlandığım, artık ona karşı hiçbir şey hissetmediğim biriyle konuştum." dedim.
"Biliyor musun, beni hiç unutmamış. Ben, ben burada seninle mutlu anlar yaşarken o.. O beni düşünmüş hep." Bunları anlatırken içim acıyordu.
"Onu kırmışım. Hem de neden biliyor musun? Onu sevmediğim için."

SİYAH Where stories live. Discover now