11.BÖLÜM

241 17 2
                                    

Multide Uras ve meşhur arabası.
İyi okumalaar

***

Avukatla görüşmemizden sonra, polise boğuşma esnasında elimde yaralayıcı alet olduğunu, onun da boğuşma esnasında yanlışlıkla bıçakladığını söylemiştim. Aslında bilinçli bi şekilde bıçaklamış olsa bile, onun hapiste kalmasına göz yumamazdım. Artık benim için canavardan başka bi şey değildi belki, ama onun bi annesi, babası, abisi vardı. Onlara bunu yapmak istemezdim. İstemedim.

"Aslıcığım istediğin bi şey var mı?"dedi annem. "Hayır." Çok net çıkmıştı sesim. "Aslında evet. Bu saçma sapan odadan, evden ve insanlardan kurtulup biraz hava almayı gerçekten istiyorum." 15 yaşındaki ergenlik triplerine giren kızlara benzemem umurumda değildi. İstediğim tek şey Uras'ı görmekti. Eve geleli neredeyse 1 hafta olmuştu. Uras dışında herkes gelmişti.
Açelya yanımda kalıyordu, Burak sürekli istemediğim kadar McDonald's ın çikolatalı dondurmalarından getiriyordu (en sevdiğimden). Seda Teyze ve Önder amca bütün mahçupluğu, utangaçlığı ve çaresizliğiyle pahalı bi vazo ile geçmiş olsun ve özür dileriz demeye bile gelmişti. Onlara olanların hiçbirinin onlarla ilgisi olmadığını, bunun sadece lisedeyken çocukça yaşanan kısa bi sevgili hikayesininden kopup buralara geldiğini anlattım. Aras'ın, Uras ve benim nişanımızdan sonra bu tepkiyi verdiğini ve onu suçlamadığımı, sadece artık hayatımda bi değeri olmadığını söylemiştim. En azından biraz olsun rahatlamışlardı. Babam Aras'dan nefret ediyordu, ama dünürlerine  bunu söylememişti..

Her şey tuhaf derecede normalken, Uras bu 1 hafta içinde hiç ziyarete gelmemişti. Bu beni gerçekten üzüyor.
Çok tuhaf biriydi Uras. Onunlayken her şey mükemmel gidiyordu. Her şeyi seviyordum. Her şey güzel kokuyordu,daha bi güzel geliyordu şarabın tadı. Denizler daha sonsuz, filmler daha eşsiz, yemekler daha lezzetli oluyordu o varken.
Ama bazen bi gidiyordu.. işte o zaman her şey yıkılıyordu. Şarkılar, şiirler.. hep hüzünleniyordu. Bi anda odalar kararıyordu. Onsuz olmak çok kötüydü, ama onunlayken de etraf bize kötüydü. Berbat bi ikilemdeydim.

"Baba?"dedim. Sesim zayıf çıktı. "Şirketleri birleştirme kararı aldığınızda, neden Uras'ın benimle evlenmesini istedin?" Bu soruyu düşünüp duruyordum. Soruya kendimi dahil etmemiştim çünkü evlilik kararı alındığında ablam ya da ben arasında seçim yapmak çok zor olmamış olmalıydı. Ablam hep kendini beğenmiş, şımarık ve saçma bi insandı. Onu şirketin başına geçirmeyeceğini biliyordum. Aklı olan herkes bunu bilirdi. Ama ya Aras ve Uras? Evet Uras her şekilde sorumluluk sahibi ve olgun biriydi. Ama ilk karar verildiğinde Aras da iyi biri gibiydi (neden gibiydi dememi açıklamama gerek yok herhalde.)

Babam sanki dünyanın en zor sorusunu sormuşum gibi bi tepki verdi. Yüzünü buruşturup bana döndü. "Aslı. O çocuk, normal değil."dedi sesindeki ciddiyet çok otoriterdi. "Bana yaptığı şey için mi söylüyorsun bunu?"dedim.
"Aslı, kızım."dedi annem. Anneme döndüm, babamla bakışıyorlardı. "Neler oluyor?"dedim ciddi ve sinirli çıkmıştı sesim.
Annemin suratındaki hüzün beni korkutmata başlamıştı.
"Ne var!"dedim daha yüksek bi sesle.
"Aslı senin ve Aras'ın arasında geçen şeyler. Her neyse, geçmişte kaldı. Seni suçlamıyoruz. Hayatının karışık bir dönemindey.." sözünü kestim. "Evet bunu zaten konuştuk." Annem aldırmadan devam etti. "İnsanlar her zaman gerçeği göremez."dedi.
Aras'la sevgili olmam gerçekten belki de aptallıktı, onun benim onu aldatmış olacağımı düşünmesini ve beni kalbimden bıçaklayabileceği gerçeğini 17 yaşında ergen ve kafası karışık bi kızken anlamak imkansızdı.

Yine de şu an gerçekten yaşamamı istememi sağlayan bir kaç şeyden biriydi Uras. O yüzden çok çabuk toparlamıştım (üstelik 1 haftadır beni aramamış olmasına ve mesajlarıma yanıt vermemesine rağmen.)

SİYAH Where stories live. Discover now