22

11.7K 1K 77
                                    

"Canın çok yanarsa söyle tamam mı güzelim?"

Olanlardan sonra beni oturma odasına getirmişti. Yaptığım şeyden sonra hâlâ yüzüne bakamıyordum. Sadece sorun yaratıyor, hiçbir konuda yardımcı olamıyordum. Hiçbir işe yaramıyordum.

Onu dün ağlarken gördüğüm için mutlu olmasını istemiş, küçük bir kahvaltı hazırlamaya çalışmıştım. Ne kadar beceriksizim, ne kadar aptalım!

"Ben özür dilerim."

Bir süre durdu ve hafifçe derin yarama dokundurduğu pamuğu sıktı.

"Jungkook, güzelim. Sorun değil, böyle küçük şeyleri sorun etme. Sadece kendinin iyi olduğuna emin ol tamam mı? Sen benim için her şeyden daha önemlisin. İstersen evimi yak, sen iyi olduğun sürece sorun yok."

Biraz daha yaklaştı ve boşta kalan eliyle saçlarımı kulağımın arkasına attı, okşadı.

"Sen benim her şeyim oldun Jungkook."

Söylediği her söz kalbimi hızlandırıyor, kalbime dokunuyordu. Bana neler yapıyorsun Kim Taehyung? Aynı zamanda beni yıkıp aynı zamanda nasıl mutlu edebilirsin?

"Çirkin ve çelimsiz beni cidden sevecek misin Taehyung? Lütfen, eğer biraz daha ileride düşüncelerin değişecek ise sevme."

Biraz daha yaklaşıp alnıma küçük bir öpücük bıraktı ve saçımı okşamaya devam etti.

"Sen çok güzelsin. Seni şimdi de seveceğim, gelecekte de seveceğim. Güldüğünde, kızdığında, şaşırdığında, uyuduğunda, yaşlandığında... Her hâline seni çok seveceğim Jungkook. Her hâlinle çok güzelsin Atlantis'im."

Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Heyecandan dudaklarım titremeye başlamış, söyleyeceğim sözler resmen kafamdan uçup gitmişti. Sadece dudakları ile alnıma, sözleri ile de kalbime kondurduğu öpücük vardı aklımda.

Elindeki pamuğu bir kenara koydu ve pek yara olmayan elimi dikkatlice avuçlarının içine alıp kalbine götürdü.

"Kalbimin ne kadar hızlı attığını hissediyor musun Jungkook? Kalbim senin için atıyor."

Elimi yavaşça eski yerine koyup bıraktığı pamukla pansuman yapmaya devam etti. Ben hiç bu kadar sevildiğimi hissetmemiş, hiç bu kadar gelecekte mutlu olacağıma inanmamıştım.

Beni sevdiğini iliklerime kadar hissetmiştim. Bu his çok güzeldi, ellerimde olan yaraların acısını unutturacak kadar güzeldi.

Yaralarımı iyice temizledikten sonra ellerimi bıraktı. Arkasında dönüp ilkyardım çantasını kurcalamaya, bir şeyler aramaya başladı.

"Bak, senin çok seveceğin bir şey var elimde!"

"Ney?"

"Tada!"

İlk yardım çantasından çıkardığı Kirazlı yarabandı İle ağzım açık kalmış, heyecandan yaralarımı unutup ellerimi birbirine çarpmıştım.

"Benim en sevdiğim, çok güzeller Taehyung."

Büyük bir sevinç ile ellerindeki yarabandını incelemeye başladım. Yarabandının tatlı bir kırmızı rengi vardı; tam ortasındaki iki tane kiraz, yanlarında olan küçük yıldızlar ile muhteşem duruyordu.

"Hadi gel tek tek yapıştıralım güzelim."

Elimi ona doğru uzattım ve narince tuttu. Yarabantlarını tek tek ambalajlarından çıkartıp derin yaralarıma yapıştırmaya başladı.

"Jungkook, evimizden hiç gitme olur mu?"

Gözlerini ellerimden çekip yüzüme baktı ve hafifçe gülümsedi.

"Senin ile olmak, seni benim yanımda görmek beni çok mutlu ediyor. Sabah uyandığımda bir melek gibi uyumanı izlemek çok güzel. Gitme olur mu?"

"Evimi çok seviyorum, bana çok iyi davranıyor ve sevildiğimi iliklerime kadar hissettiriyor. Ondan hiç ayrılmayacağım Taehyung."

-

Teşekkürler herkese😭😭

keep the black notebook, taekookWhere stories live. Discover now