26

11.6K 880 173
                                    

"Biz gidiyoruz Jungkook. Taehyung uyandığı zaman iyice konuşursunuz."

Jin Hyung dış kapıdan çıkmadan önce son kez el salladı ve kapıyı kapattı.

Onlar gittikten sonra koltuğun yanında bağdaş kurmuş bir şekilde Taehyung'u izlemeye başladım. O çok kusursuzdu.

Esmer teni, hafif gözünü kapatan kahkülleri, dudakları, burnu, göz kapağı..

Tanrı tarafından özenerek yaratılmıştı. Onun kadar güzelini hayatımda hiç görmemiştim. Yüzündeki yaralar, hafif morluklar, kurmuş kanlar ona hiç yakışmamıştı.

Bana yaptığı şeyler affedilemez şeylerdi, ama o beni o kadar saf bir şekilde sevmişti ki unutmuş kadar olmuştum. Bu yaptığım kimi insan için yüzsüzlük, aptallık, enayilik gibi gözükse de öyle değildi işte.

Ben bu hayatım boyunca hiç sevilmemiştim. Hiç saçım okşanmamış, birileri doyasıya benimle sarılmamış, yaralarımı kapatmaya çalışmamış, benim güzel olduğumu söylememişti. Bazen benimle alay edeceğini bile bile ondan mesaj beklemiş, bazen de sözünü tutmyacağını bilsem de ona güvenmiştim.

Söyleyeceği birkaç iyi söze bile razıydım; benim de bir insan olduğum, benim de yaşamayı hak ettiğimi ve çok güzel olduğumu hissettirecek birkaç söz.

Kimse beni onun gibi sevmemiş, bu şekilde hissettirmemişti. Her ona bakışımda kalbimde oluşan kelebekler, piskolojik mide bulantım, nefesimin kesilmesi...

"Jungkook?"

Yavaşça gözlerini açıp beni gördüğünde hızla olduğu yerden doğruldu. Yaptığı ani hareket ile öksürmeye, aynı zamanda da konuşmaya başladı.

"İyi misin? Canın çok acımıyor değil mi? Niye yatakta değilsin iyice dinlenmelisin. Namjoon Hyung nerde? Ona sana bakmasını söyle-"

"Taehyung."

Oturduğum yerden koltuktan destek alarak ayağa kalktım ve koltukta açtığı boşluğa oturdum.

"Efendim Atlantis'im?"

Gözlerimin hafifçe doluşunu umursamıyordum. Derin bir nefes alıp boynuna sarıldım.

Ani hareketim yüzünden acıdan küçük bir şekilde inlemesi ile yaptığım şeyden tamamen pişman oldum. Aptal kafam, canının acıyabileceğini nasıl unutabilirdim?

Çok mu acımıştı canı? Boyununa zarar mı vermiştim? Ya ciddi bir şey olduysa?

Aklıma dolan düşünceler ile hızla geri çekilmeye çalışsam da belime doladığı eli ile hafifçe beni havaya kaldırıp kucağına aldı. Bu beni hiç rahatsız etmemişti, sanki benim için yaratılmıştı onun kucağı.

Ona daha da sıkı sarılmaya başladım. Ben boynuna doladığım elimi sıkılaştırdıkça o da belime doldadığı elini sıkılaştırıyor, daha da yakınlaşmamızı sağlıyordu.

"Taehyung, seni çok seviyorum."

Hafifçe kafasını eğdi ve boynuma küçük bir öpücük kondurdu.

"Atlantis'im. Senin sevgini hak edebilmek için her şeyi yapıyorum. Senin güzel kalbini, bembeyaz ellerini, kıpkırmızı dudaklarını, bir melek gibi gülümsemeni ve güzel yüzünü hak etmek için her şeyi yapacağım."

Kalbim hızlandıkça hızlanıyordu. Hafifçe gülümsedim.

"Taehyung, bu gün yaptığın şeyleri duydum. Benim için yaptığın her şey çok nazikçe düşünülmüş, beni sevdiğini tamamen hissettiren şeylerdi. Ben birisinin beni sevdiğini ilk kez tattım, ilk kez iliklerime kadar hissettim. Ben.."

keep the black notebook, taekookWhere stories live. Discover now