7.BÖLÜM

669 61 13
                                    


Göl

Theodemer gergin ve oldukça endişeli bir şekilde Marjorie'nin kulübesine uzaktan bakıyordu. O esnada önünde pişen yemek bile umurunda değildi. Bu durum arkadaşı Avian'ın gözünden kaçmamış, fırsat yakaladığını düşünerek onunla uğraşmaya karar vermişti.

"Theo... Yoksa sen ondan hoşlandın mı?"

"Ne? Hoşlandığım filan yok." dedi tersleyerek. " Üstelik unuttun mu? Lanet yüzünden kimse hakkında bile düşünemiyorum."

"O laneti hak etmiştin. Herkesin duygularıyla oynamak hoş bir şey değildi."

"Kimsenin duygularıyla oynamadım ben."

Theodemer bu konuşmadan sıkıldığını belli edercesine ayağa kalktı ve gölün olduğu yere doğru yürüdü. Avian arkasından onu takip ederek göle kadar onunla yürüdü.

"O kız tek umudumuz. Ona bir şey olmasına izin veremeyiz. Kehanete göre bizi kurtaracak kişi Vivienne." dedi Avian. Kızın dediklerine karşılık başını sallayan Theodemer, onun haklı olduğunu biliyordu.

"Sence de bir şeyler garip ilerlemiyor mu?" dedi Theodemer. "Sanki bazı şeylerin yönü değişmiş gibi."

"Senin kızdan hoşlanman gibi mi?"

Theodemer arkadaşını kolundan itti. "Ondan istesem de hoşlanamıyorum! Marjorie'nin yaptığı büyü yüzünden artık eskisi gibi değilim..."

"Yani hoşlanmak istesen hoşlanırsın."

Theodemer ona doğru yöneldiği sırada arkalarından birisinin onlara yaklaştığını gördü. Avian bir anlık sevinçle kendilerine doğru gelen kişiye doğru koşup ona sarıldı.

"Keira, seni gördüğüme çok sevindim." dedi Avian tüm çoşkusuyla. Eski arkadaşlarını göre Theodemer ve Avian için gece güzel geçerken, Vivienne ise yeni öğrendiği bilgiyle ne yapacağı konusunda düşünceliydi. Karşısında oturmuş çayını içen Marjorie ise onun kadar düşünceli değildi. Eline aldığı kitabı incelerken oldukça odaklanmıştı.

"William ve benim emin olamadığımız bazı şeyler var." diyerek söze başladı Marjorie.

Düşüncelerinden arınan Vivienne dikkatini kadına verdi.

"Kraliçe doğum yaptıktan kısa bir süre sonra küçük prensi görmeye gittim. Hayatımda o kadar güzel bir bebek görmemiştim." kadın elini kalbine götürdü ve gözleri parladı. "Onu tam kalbimde hissettim tatlım. Küçük prens Orion ve benim aramda bir bağ oluştu. "Marjorie'in yüzü hüzünle kaplanırken gözleri dolmuş, sanki yılların pişmanlığı gün yüzüne çıkmıştı.

"Tüm kraliyet ailesini öldüren cadı benim kardeşimdi." diyerek itirafta bulundu. "Biz onunla tamamen farklıydık. O her zaman daha fazlasını istedi; daha fazla güç, hakimiyet, servet... Benim ise isteyebileceğim pek bir şey yoktu." Marjorie ayağa kalktı. "Kız kardeşimle benzemiyor olabiliriz ama onu tanımadığım anlamına gelmiyor."

"Ne demek istiyorsunuz efendim?"

"Rawena yetişkin bir insanı öldürebilecek kadar acımasız ama bir çocuğa dokunamayacak kadar merhametliydi. Tüm kraliyet ailesini öldürdüğü söylenince onlara inanmadım, çünkü Orion'u hissedebiliyordum. "

Marjorie kulübesinin içinde volta atarken, düşündüklerini dikkatlice dile getirmeye çalışıyordu.

"Kraliyet ailesinin öldüğünü biliyoruz ama kehanet tam tersinin söylüyor."

Kadın hafifçe gülümsedi. "William çok zeki bir insandı. Kehanetin ne demek istediğini çözmesi biraz zamanını alsa da çözdü..."

Marjorie umut dolu gözlerle kıza baktı. "Kısacası Orion yaşıyor olabilir." dedi sevinçli bir şekilde. En az onun kadar heyecanlanan Vivienne'in kalbi hızla çarpmaya başladı.

Orion KuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin