16.BÖLÜM

557 61 21
                                    


Kılıç ve Kalkanlar


Valerian ve Deastris uzun zaman önce beraber krallıklarını yönetmeye başlamışlardı. Oysa krallıklarında halklarından bir eser yoktu. Büyük ve görkemli saraylarının içinde geçen ömürleri onları yalnızlığa alıştırmıştı. Birbirlerinden başka tutunacak kimseleri olmaması, bu hayatta sadece birbirlerine sarılmalarını sağlamıştı.

Tüm hayatı boyunca kendini sorumlu tutan Valerian için yeni bir amaç vardı: Vivienne'i korumak. Belki önceden bunu farkına varmamıştı fakat halkını kurtarma şansı onun ayağına gelmişti. Şu an neredeyse sarayına varmak üzere olan şövalyeler bile Valerian'ın içindeki umudu söndürememişlerdi.

Deastris kısa bir süre sonra yeniden yanlarına gelince herkes bir anlıkta olsa rahatlamıştı. Ellerinde çantalar ve bezden ufak bir torba çanta vardı.

"Bunun içinde bazı şifalı otlar var. Yaralandığınız zaman sizi idare edebilir." diyerek Vivienne'in eline çantası tutuşturdu.

"Valerian," dedi aniden Deastris. Herkes o an anlamıştı ki, Deastris soğukkanlılığını koruyarak krizi anını avantaja çeviriyordu.

"İkisi hızlıca mahzenlerin altındaki çıkışa götür ve kimseyi görünmeden çıkar. Sonra hemen üst kata çıkıp çalışma odanda dur. Ben askerleri siz gidine kadar oyalayabilirim."

Valerian onun sözünü ikiletmeden önden rehberlik etmek için hareketlenmişti. Vivienne gözlerindeki minnettarlıkla Deastris'e baktı. Vivienne'in gözlerindeki samimiyeti gördükten sonra, "lütfen kendinizi öldürtmeyin ve bu krallığı kurtarın." dedi Deastris çaresizce.

Üçü birlikte sarayın alt katlarına inerlerken saraya yaklaşan atlıların seslerini artık daha net duyabiliyorlardı. Bunun üzerine koşar adımları adeta kovalamacaya dönmüştü. Yakalanırlarsa sadece onların değil, koskoca bir krallığın sonu olacaktı.

Mahzenlere geldiklerinde Valerian özellikle seçtiği bir mahzene girip taş duvardaki bir taşı yerinden oynatmasıyla beraber mahzenin öbür ucunda yerin altına açılan bir kapı aralandı.

"Bu yolu sonuna kadar takip edin, çıkışa geldiğinizde karşınıza büyük bir kapı çıkacak oradan hızla çıkın ve dümdüz devam eden patikayı izleyin. Patika sizi güvenli bir tavernaya ulaştıracak. Orada Faldur isimli cüceyi bulun ve ona, 'güneşin ışığı daim, yıldızların saflığı yol göstericiniz olsun.' diyerek onları selamlayı unutmayın. O mutlaka size yolu gösterecektir."

Theodemer mahzenden çıktığı gibi aralanan kapının yanına gitti. Gidecekleri yol meşaleler aracılığıyla aydınlatılmıştı. Önleri görebilecek olmaları onların açısından bir avantaj sağlıyordu.

"Vivienne," diyerek seslendi aniden Valerain. Elinde nereden çıktığı belli olmayan bir kılıç duruyordu.

"Lütfen bunu al, artık bunu kullanabilecek düzeydesin." diyerek elindeki kılıcı kıza doğru uzattı. Ne yapacağını bilemeyen Vivienne şaşkınlıkla kılıcı eline aldığında içine doğan cesareti tüm iliklerine kadar hissetmişti.

"Her şey için teşekkür ederiz." dedi Vivienne ve vedalaşmak için Valerain'a sarıldı.

"Akşam yatmadan önce odana koyduğum çayı iç." diyerek fısıldadı onun kulağına Vivienne ve ayrıldı.

"Yollarımızın zaferlerle kesişmesi dileğiyle." dedi Theodemer ve içeriye ilk kendisi girdikten sonra Vivienne'in arkasında olduğundan emin olunca dar ve uzun gizli geçitten ilerlemeye başladılar.

Orion KuşağıWhere stories live. Discover now