13.BÖLÜM

568 57 22
                                    

"İnsanın yakasına yapışan korkular, yeri geldiğinde her şeyi elinizden alabilecek güce ulaşırlar. Üstelik bu gücü sizin ona verdiğiniz halde. Geri almak neden o zaman bu kadar zor? Yüzleşmek ise insanı güçlendiren bir kalkandır. Ancak o zaman verdiğiniz gücü geri alabilirsiniz. Yüzleşmek yolunda vereceğiniz bu savaş belki sizi kör bir kuyuya atacak ama başınızı kaldırdığınız zaman ışığı göreceksiniz."

Vivienne aklında kalan bu sözlerin kulağında çınlamasıyla gözlerini açtı.

Uzun zaman önce okuduğu bir kitaptan kalan bu sözler aniden aklına gelmişti. Yattığı yerden doğrulurken, mağaranın hiç bilmediği bir yerine geldiği fark etti. Uzun süredir sert yerde yattığından kaynaklı beli ağrımıştı. Ayağa kalktığında ise başta dengesini kurmakta zorlandı.

Mağaranın ortasındaki gölü gördüğünde nerede olduğunu kavramaya çalışarak etrafına bakındı. Göl ışıl ışıl parlarken, mağaranın tavanında gölün ışıltılı yansıması adeta dans ediyordu. Artık önünü görebilen Vivienne,  yavaş bir şekilde gölün kıyısına yaklaşıp kendi yansımasına baktı.

Çaresizliğin yüzüne vurduğu izler kendini belli ediyordu. Yorgun gözüken gözleri, dağılmış saçları ve solmuş yüzü. Gözlerini sudan çekip etrafa gezdirdi. "Kimse var mı?" diyerek seslendi ama sadece kendi sesinin yankımasını duydu. O anda mağaranın öbür ucundaki hareketliliği görünce tüm vücudunun gerildiğini hissetti. Doğrularak karşısında olan her neyse daha iyi görmeye çalıştı.

İnsana veya hayvana benzemiyordu. Gerçi böyle bir yerde onu insan gibi basit varlığa benzetmek komik olurdu.

"Demek sonunda geldin."dedi bir kadın sesi. Vivienne bu sesi duyduğu anda içine dolan ürpertiye titredi. Bir yandan ise sesin güzelliği karşısında şaşkınlığını ve hayranlığını gizleyemedi.

"Kimsin?" dedi cılız bir sesle.

Sesin sahibi kadın suyun üzerinde yürüyerek Vivienne'in yanına geldi. Bir insan boyuna göre oldukça uzun ve zarifti. Siyah ve uzun dalgalı saçlarına kristal bir taç eşlik ediyordu. Kar beyazı cildine, aynı renk elbisesi eşlik ediyordu. Adımları dikkatli ve narin bir şekilde atarken bir an olsun gözlerini Vivienne'den ayırmadı.

"Buraya kadar gelmek kolay değildir. Özellikle siz ölümlüler için."

Kadın yavaş bir şekilde Vivienne'in etrafında dolaşırken baştan aşağı süzüyordu.

"Neden geldin buraya?"

"Yaşam suyunu almaya geldim."

Kadın küçümsemeye benzer bir şekilde kıkırdadı. "Canını tehlikeye atacak kadar önemli olan şey nedir?"

"İhtiyacım var." dedi kısa ve net bir şekilde. Yanlış cevap vermekten çekindiği için daha fazla konuşmak istemiyordu.

Kadın, Vivienne'in etrafına dolanmayı bırakıp onun göz hizasında durdu.

"Bunu anlayabiliyorum, üstelik sorduğum sorunun cevabı bu değildi. Siz insanlar korkularınızın kölesi olmuşsunuz." dediğinde eğlenir gibi bir hali vardı. arkasını dönerek suyun kenarına çömeldi. Elini suya daldırıp içinden iki tane şişe çıkardı.

"Krallığı kurtarmak için ihtiyacım var."

"Başka kimseyi kurtarmak istemiyor musun?" dediğinde Vivienne duraksadı. Burada olmasının en büyük sebebi Theodemer'dan başkası değildi. Onu ölüme terk edemezdi.

"Seni izledim. Yaptığın seçimleri, hataları, pişmanlıkları ve tabii ki korkuları hissettim. Kalbinin derinliklerini gördüm, yaşadıklarını seninle yeniden yaşadım." 

Orion KuşağıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu