11.BÖLÜM

613 51 16
                                    

"Saklambaç Oynayan Gerçekler"

Valerian

Bazen her şeyi geçmişte bırakıp kendi önüme bakmayı o kadar çok isterdim ki, yaptığım hataları yapmamayı ve daha doğru kararlar vermeyi...

Fakat hazırlıksız olduğumuz bir anda karşımıza çıkan olaylar yüzünde bilinçsizce karar verebiliyoruz. Benim verdiğim karar hem bana hem de halkıma zarardan başka bir şey getirmedi. Krallığımızı babam yönetirken ve kral Walterius hayattayken, ailem ve halkımızla huzur içinde yaşardık. Kral ve Kraliçeyi ziyarete gitmeyi asla ihmal etmezdik. Bazen ablam Daetris ziyaretlerden sıkılsa da gelmeyi ihmal etmezdi. Şüphesiz ki Kraliçe onun favorisiydi. Fakat bir gün kral Walterius'ın haberi geldiği zaman oluşan matemi asla unutamıyorum. Krallık sanki bir karanlığa teslim olmuştu. Kral ve kraliçenin ölmesiyle yerine küçük kardeşi Archer'ın  tahta geçmesi, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisiydi.

Krallığımızdaki düzeni alt üst eden şey yeni kral Archer'ın bizden yaşam suyunu kurutmamızı istemesiyle başladı. Her gün krallığımıza gelen krallık şövalyelerini geri püskürtmemiz bir işe yaramadı. Kral Archer buna çok sinirlenmiş, krallığımızı yok etmeye ant içmiş gibi tüm halkımızı esir aldı. Elimizden ne geliyorsa yapmaya devam ettik. Her şekilde kendimizi ve halkımızı savunmaya çalıştık. O günün sonunda hem annemi hem de babamı kaybetmişttim. Yaşam suyunu almak ve ailemi geri hayata döndürmek için mağaraya girdiğimde oradaki ruhlardan bana suyu  vermeleri için yalvardım ama ne babam ne de Vivienne kadar cesur olamadığım için korku beni ele geçirdi. Lanetleri tüm bedenimi sardı ve yaşlı bir adamın vücudunda hapsolmuş genç ruha sahip oldum. 

Geceleri aynı babama benzeyen yaşlı bir adama dönüşürken, gündüzleri kendi bedenime geri dönmüş oluyordum. Fakat her şey bununla sınırlı kalmıyordu. Her gece ruhumun acı çekmesi bana işkenceden başka bir vermiyordu. Yine acı dolu gecelerinde birinde kıvranırken, Deastris beni bulmuştu. Onu kaybettiğimi sanarken karşıma çıkması benim için kurtuluş gibi olmuştu. Saklandığım yerden beni o çıkarmış, ruhumun yaralarının kapanmasına yardım etmeye çalışmıştı. 

Farkında olmadan yıllar geçti ama ben hep aynı kaldım. Kendimden her gün daha çok nefret ediyordum. Yıllarca kendimi suçladım ve korkak birisi olduğum için kendimden utandım. 

Derken hayatımı bir anda değiştiren ve içimde yeni umut filizlerinin çıkmasını sağlayan şey oldu. Vivienne hayatıma girdi.

Onun geleceğini Marjorie'den haber alarak öğrenmiştim ancak karşımda daha farklı birisini beklerken, neredeyse kendi hayatını genç bir savaşçı için tehlikeye atan onu buldum karşımda.  İlk gördüğüm andan itibaren ondan etkilenmiştim. Bize göre oldukça sıradan olan Vivienne, neredeyse hepimizden daha cesaretliydi. Onun yaşayacağından emin bile değildik. Çok yüksek olan bir uçurumdan atladığını biliyorduk. Kendine geldiğinde ise oldukça kötü halde olmasına rağmen hızla arkadaşını merak etmiş ve onun yanına gitmeye çalışmıştı.

Ona kendimle alakalı gerçeği söylemeye o kadar çok çekinmiştim ki, kendimi olmayan birisi gibi tanıtmıştım. Yaşam suyuna ulaşmaya çalıştığını öğrenince delirdiğini düşündüm. Vivienne'i özel kılan şeyin ne olduğunu merak ederken, fark etmeden ona karşı inanılmaz bir şekilde çekildiğimi hissettim. Her an onu görebilmek için antremanları iple çeker olmuştum. Kendini her gün biraz daha geliştirmesi, aciz bir insan olup elinden geleni yapmaya çalışması ona olan hayranlığımı arttırmıştı.Her gece olduğunda onu biraz daha görebilmek için bir an önce sabah olmasını diler olmuştum. 

Vivienne ise  sürekli Theodemer denilen genç savaşçının yanındaydı ve bir an olsun onun yanından ayrılmak istemiyordu. Ona olan duyguları açıktı ama ya Theodemer? O Vivienne için bir şeyler hissediyor muydu?

Vivienne'i yaşam suyu mağarasına göndermemek için türlü türlü bahaneler denedim ama her seferinde kendimden utandım. Bunlar yetmezmiş gibi Deastris benim söylediğim küçük yalanı öğrenince, ateş topu kadar sıcak bir öfkeyle yanıma gelmişti. Ona gerçeği söylemem konusunda beni zorladı ama yapamadım. Ne ona ne de kendime

Beni hatırlayacaksa, genç halimle hatırlamasını istiyordum. Lanet yüzünden yaşlanmış bir adam olarak değil. Eğer bir gün ona söyleyebilecek cesareti toplayabilirsem, ona olan hislerimi açıklayabilirdim. O zamana kadar beni tanımasını istediğim kişi gibi davranarak bir maskenin arkasına saklanmaya mahkum etmiştim kendimi. Vivienne'i bahçemdeki en güzel çiçek olarak görüyordum. Ben ise etrafında yetişen ve koparılması gereken yabani ottan ibarettim.

Orion KuşağıWhere stories live. Discover now