1

1.5K 65 33
                                    

3 asır sonra...

Timuçin kardeşinin odasının kapısını tıklattıktan sonra davet beklemeden içeri girdi. Ferah bir şekilde dekore edilmiş oda insanın içini açıyordu. Çift kişilik zarif bir ferforje yatak, bir komedin,giysi dolabı ve çalışma masası. Aksesuarsız ve yalın. Tabii pencere yanındaki poster dolu duvarı saymazsak...

Kardeşi Elçin, yatağının üzerine yayılmış onlarca kitabın arasında oturuyordu. Elinde de muhtemelen hiç zorlanmadan çözdüğü test kitabı vardı. Timuçin için hiç de bulunmaktan keyif aldığı bir ortam değildi. Kitaplar ve dersler... En uzak kalmak istediği şeylerdi.

Gözleri kırışmış saten çarşafı yaladıktan sonra birkaç adımda kızın yanına gidip saçlarını karıştırdı. İnce teller tamamen birbirinegirmişti bir anda. "Tatlı kardeşim benim. Gözlerinin hârelerine kurban olduğum ufaklık," Yeterli iltifat seviyesine ulaştığını düşününce amacını dillendirdi. "ben Atina'ya kadar uçup geleceğim. Yokluğumda akıllı ol, derslerini çalış." Yanağına düşen saçı kulağının arkasına sıkıştırdı ve sırıttı. "Ama gerek yok böyle tavsiyelere, biliyorum. Sen alnına silah dayatılsa onaylanmazdavranışlarda bulunmasın. "

Kız, abisinin elini hızla itti. "Ya abi! Canımı yakıyorsun, çekiştirme saçlarımı ya! Kaç kere söyleyeceğim." Dağılmış tellere sekil vermeye çalıştı üstün körü. Düzensiz görünmekten nefret ederdi.

Timuçin dudaklarını büktü. "Abi azarlanır mı hiç? Çok ayıp." Sahte ifadesi çok uzun kalmadı yüzünde. Kızın yanağından makas alıp sırıttı.

Elçin bu kez yanağının acısı ile kaşlarını çattı. Girdigi tartışmalardan haklı çıkmayacağını biliyordu çünkü abisi iflah olmaz bir ukalaydı. Kızsa da trip atsa da umursamazdı. Eliyle, kızarmış yanağını ovuşturarak sordu. "Ne zaman dönersin?"

"Belli olmaz. Belki bu gece, belki yarın. Kafama eserse birkaç gün kalırım." Dolabın kapağındaki boy aynasından kendini süzüyordu.

"Sen var ya delisin," Üzerine oturduğu ayağını uzatarak oturma pozisyonunu değiştirdi. "insan saç kestirmek için kilometrelerce yol gider mi?"

Yaptığı çok övülesi bir şeymiş gibi omuzları dikleşti genç adamın. Hala yansımasını izlerken yanıtladı. "Ee, bir aileye bir akıllı yeter, o da sensin." Kızın yanındaki yığından bir kitap alıp alelade sayfaları çevirdi. "Hem ne yapayım kızım? Burada aradığım yetenekli kuaförü bulamadım. Çok uzayıp şeklini kaybetmeden neyse ama azıcık vakti geçsin  bir türlü toparlayamıyorlar. Arayı açmamaya çalışıyorum bu yüzden." Elini saçlarının arasına daldırıp ön tarafını kaldırdı. "İş, güç derken ipin ucunu kaçırdık. Bu saçı buradakiler toparlayamaz." Aynaya iyice yanaştı. Saçının katmanlarını incelemeye başladı. "Neyse ki bir tatil sırasında dünyanın en maharetli kuaförünü keşfetme fırsatım oldu. O benim acil durum butonum."

"Bir saç üzerine bu kadar methiyeler düzen, başka biri var mıdır acaba?"

"Neticede dis görünüşümüz ile para kazanıyoruz kızım." Üzerinde jilet gibi duran gömleğin yakasını düzeltti.

"Amma da attın yani. Duyan da modellik yapıyorsun  zanneder." Gözlerini devirip bilmiş edayla devam etti. "Avukatsın sen avukat. Ne dış görünüşü?"

"Kızım müşteri çekiyor benim bu dış görünüşüm." Gözlerini aynadan çekemiyordu. Elçin, bu kadar kendini beğenmiş aşka biriyle tanışıp tanışamayacağını düşündü. 

"Her neyse, bayan çok bilmiş. Sen de arada şu kitaplardan başını kaldır da dış görünüşüne önem ver. Evde kalacaksın, evde." Omzundan sarkmak üzere olan geniş yakalı tişörtü ve üzerinden çıkarmadığı eşofman altına baktı imayla.

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now