7

294 48 11
                                    

Timuçin kızla ayrıldıktan sonra alışveriş yapıp giyecek birkaç parça eşya almıştı. Buraya gelirken başına böyle şeyler geleceği aklının ucundan dahi geçmediği için sadece iki parça eşya getirmişti yanında. Bu yüzden de giyecek bir şeyi kalmamıştı.

Birkaç saat önce aldığı koyu renk dar paça kot ve haki rengi baskılı tişörtü giyip aynadaki görüntüsüne baktı. Beklediğinden iyi olmuştu. Nasıl bir yere gideceklerini bilmediği için kendi tarzına uygun spor giysiler tercih etmişti. Saatine bakıp deri ceketini aldı ve koluna astı. Telefonunu arka cebine yerleştirip odadan çıkıp lobiye indi ve kızı beklemeye koyuldu.

                           ~~~

Akio yattığı yerden doğruldu. Yastığını arkasına yerleştirip rahat bir pozisyon aldıktan sonra ısrarlarına devam etti. "Ya yalvarıyorum Akira. Lütfen diyorum neden yalvartıyorsun?"

"Saçmalıyorsun ama..."

"Bak adamı zor ikna ettim akşam buluşmaya. Gidemezsem nasıl bir duruma düşerim gözünde bir düşün."

"Ya hastalandım gelemedim dersin. Ne var bunda?" Akira fotoğraf makinesinin parçaları ile oynuyordu.

"Olmaz. Ne olur benim yerime gitsen?"

"Hastalık başına vurdu galiba. Saçmalıyorsun şu an."

"İyi! Sen gitmiyorsan ben giderim öyleyse." Battaniyeyi üzerinden atıp ayaklarını sarkıttı. Kalkacağı esnada Akira yetişip omuzlarına bastırarak engel oldu. "Daha yeni nöbet geçirdin. Hiçbir yere gidemezsin."

"Çekil önümden gideceğim. Vakit çok ilerledi." Güçsüz kolları ile kardeşini itmeye çalıştı ama pek işe yaramamıştı.

"Hemen yatıyorsun." Başını sağa sola sallayıp gözlerini tavana dikti.

Akio ikna olmamıştı. Öleceğini bilse de oraya gitmeye kararlıydı.

Kardeşinin ne kadar gözü kara olduğunu bildiği için durumu kabullendi ikizi. "Tamam başımın belası. Dediğini yapacağım ve o adamla buluşup o berbat yerde takılacağım bu gece."

Akio yerinden fırlayıp ikizinin boynuna sarıldı. Yanaklarını defalarca öptükten sonra ellerini tuttu. "Sen harika bir kardeşsin."

"Sen öyle değilsin ama." Sesinde sahte bir sitem vardı Akira'nın. "Hemen hazırlanıp çıkıyorum ben. Baksana yarım saat kalmış." Konuşmasını bitirip aceleyle odasına yöneldi ve hazırlanmaya başladı.

On dakika geçmeden hazır bir şekilde kardeşinin yanına geldi. Üzerine ilk geçen kombini geçirmiş, saçlarını hafifçe dalgalandırıp omuzlarında bırakmıştı. "Ben çıkıyorum. Gece geldiğimde uyumamış olursan olanları anlatırım."

"Sana inanmıyorum. Bu kılıkla mı gideceksin?"

"Ne varmış kılığımda. Her zamanki eteğim ve gömleğim." Gömleğini çekiştirip düzeltti Akira.

"Gece kulübüne gidiyorsun kızım. Ne bu cici kız edaları?"

"Birkaç saat için tarzımdan vazgeçemem."

"Aman ne tarz, " diye söylenen ikizini duymamazlıktan gelen Akira çoktan kapının önüne varmıştı. Hemen yanındaki aynada son bir kez kendine baktıktan sonra babetlerini giyip evden çıktı.

Kapının önünde bekleyen taksiye bindikten sonra saatini kontrol etti. On beş dakikadan az bir zaman kalmıştı ama neyse ki yol uzun değildi. Başını cama dayayıp rengarenk ışıkların aydınlattığı şehri izlemeye koyuldu.

Bu saatlerde dışarıda olmaya alışkın olmadığından gözlerinin önündeki ışıl ışıl şehir çok farklı gelmişti. Gecenin bu vakitleri kardeşine aitti. Bu yüzden kendisi evde kanepesine yayılmış olarak geçirirdi bu anlarını.

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now