27

236 35 14
                                    


Said babasının salona teşrifini beklerken gergince odanın bir ucundan diğer bir ucuna doğru volta atıyordu. Ayakları tüm sinirini yerden çıkarmak istercesine döşemeyi dövüyordu. Uzayıp giden dakikaların ardından beklediği kişi içeri girdiğinde yürümeyi kesmeden bakışlarını yaşlanmaya başlamış adamda gezdirdi. Ne kadar ihtiyarlamaya başlasa da yaşına göre dinç olduğunu düşünmeden edememişti. Genetiğin mi yoksa paranın mı eseriydi acaba bu karizmatik hatlar.

Düşünceleri sürerken ahşap oymacılık harikası, milyarlık çalışma masasında yerini almasını bekledi. Ardından aynı sert adımlarla masanın diğer tarafına geçti. Orada öylece dikilirken bu kez tek ayağını vurarak ritim tutturmuştu.

Babasının konuşmayacağını anladığında iki eli ile masaya dayandı. "Daha ne kadar susacaksın? Hayatım boyunca, senin dili susmuş ama bakışları konuşan şu ifadesiz yüzünü gördüm ben ve inan bana bu artık sinir bozucu olmaya başladı. İnsan bir yaşa geldikten sonra bazı şeyleri kaldıramıyor."

Hiçbir tepki beklemiyordu ancak bu defa şaşırttı ve küçümseyici bakışlarını oğluna yöneterek konuşmaya başladı adam. "Ben de hayatımın en güzel yıllarını bir hatam sonucu evlendiğim sinir bozucu kadınla geçirdim. İnan bana böyle şeyler yasayan sadece sen değilsin. Bu dünyada insanların başına onlarca şey geliyor. Sinir bozucu, üzücü, yıpratıcı..." Telefonuna uzandıktan sonra devam etti. "Bil bakalım bu hatam neydi? Ya da kimdi?"

Said, yapılan imayı anladığında dişlerini sıkarak sakin olmaya çalıştı ancak adamın yüzündeki ifade dayanabileceği türden değildi. "Bırak Allah aşkına! Bunca zamandır hata diyerek beni incitmeye çalıştın ve başardın da," Gözlerini açıp kapatarak sık nefesler aldı. "madem böyle görüyordun, neden ikinci bir çocuğun oldu? İşi yaparken iyi hoş hatta devamı bile var ama sonucuna katlanmaya gelince suçu başkalarına yükle. Hem de hiç günahı olmayanlara."

Adam öfkeyle yerinden kalktı. Masaya elini öyle sert vurmuştu ki üzerindekiler havalandı ve birkaç kıymetli eşya düşerek parçalara ayrıldı. "Seni beyinsiz herif. Günahsızsın öyle mi? Sen günahın ta kendisinin. Sen ve senin budala kardeşin, o kadının çocukları olduğunuz için başlı başına günahsınız."

Genç adam babasını ilk kez bu halde görüyordu. Bu zamana kadar duyduğu nefreti gözleri ile anlatan adam şimdi harflerle ittifak halinde yüreğine saldırıyordu. "Kardeşim ve annemden bahsederken düzgün konuş."

"Ne diyeyim ha! Annem dediğin kadın tam bir fahişeydi. Fransa'da cahilliğimden istifade ederek beni ayarttı. Güzelliğini, sefil hayatından kurtulmak için âlet olarak kullandı ve başardı da. O istediğine kavuştu. Ya ben? Rezil oldum, aşağılandım. Babamın en gözde oğluyken, karım tarafından sevilirken hamile olduğunu söyleyerek çıkıp gelen bir basit kadın yüzünden sahip olduğum her şeyi kaybettim. Babam tarafından aşağılayıcı bakışlarla karşılandım her daim. Karım ise bir daha yüzüme bakmadı." Ağır adımlarla yerinden ayrılarak masanın diğer tarafına geçti adam. "Daha beteri o kadınla nikahlanmaya zorlandım." Said'in tam karşısına geçtikten sonra uzunca gözlerine baktı. "Hayatım daha berbat olamaz diye düşünüyordum ancak yanılmışım. O kadın beni tekrar baştan çıkardı. Kabul ediyorum güzeldi, hem de çok güzel. Ancak bir yılandan farksızdı. Planları tutmuş, kaderin bir cilvesi olarak ikinci çocuğa hamile kalmıştı. Artık onu istemediğime kimseyi inandıramaz olmuştum. Karım benle alakasını tamamen kesmişti. Babam. O yıkılmaz adam ise gözlerinden hiç ayırmadığı keder ve hayal kırıklığı ile bakar olmuştu en güvendiği oğluna."

"Yine de bizim suçumuz değil. Uçkuruna sahip çıksaydın,"diyebildi Said. İçten içe ürkmüyor değildi. Hayatında ilk kez duyduğu gerçeklerin babasını getirdiği nokta korkunçtu.

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin