10

341 47 48
                                    

Heaven hastane odasının penceresinden hareketsizce yatan arkadaşını izlerken düşünceliydi. Bulundukları tarafa doğru telaşla gelen doktor ve hemşireleri görünce içinde bulunduğu ruh halinden sıyrıldı ve kapının girişine yöneldi. İmkansız olduğunu bile bile içeriye girmeye yeltendiğinde hemşireler tarafından durduruldu. "Hanım efendi daha kaç kez söylememiz gerek?"

Said odanın önündeki banktan kalkıp kızın yanına giderek sakinleştirmeye çalıştı. "O iyi olacak. Seni bırakıp gitmez." Kızı kendine doğru çekip sarıldı.

Başını genç adamın omzuna yaslayan Heaven camdan yansımasını görünce kendini tanıyamadı adeta. Rimeli, daha doğrusu tüm makyajı akmış, bütün yüzünü haritaya çevirmişti. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmış, saçları darmadağındı. Tam bir ucubeye benziyordu. Bu kılıkla bu evrene ait olamazdı. Bu kılıklı hiçbir yere ait olamazdı. Eliyle yüzünü biraz da olsun temizlemeye çalıştı. "Bırakmaz tabii. Daha önce de bırakmadı, şimdi de bırakmaz. O bana Tanrı'nın bir hediyesi."

"Bu kadar çok sevebileceğin birini bulmuş olman gerçekten harika. Öyle bir şey olacağı için değil de faraza söylüyorum. O ellerinin arasından kayıp gitse de sana onunla geçirdiğin zamanlar armağan ettiği için Allah'a şükürler etmelisin. Benim hayatımda hiç böyle biri olmadı."

"Tabii ki bu anlar için Tanrı'ya minnettarım ancak yine de ellerimin arasından kayıp gitmesini istemem." Tekrar eli ile yüzünü temizledi.

Said odanın camından içeri baktıktan sonra kızı hafifçe iteleyerek banka yöneltti. "İçeridekilerin işi uzun süreceğe benziyor. Hadi biraz otur ve dinlen." Kızı oturtup kendi de yanına oturdu. Birkaç dakika sessizce geçti. Vaktin gülle olup üzerlerine çöktüğünü farkedince sohbet ortamı oluşturmaya çalıştı. "Hadi bana İris ile nasıl tanıştığını anlat. Tiyolar ver. Bakarsın ben de bulurum. Ne de olsa böyle birini bulmaya herkesin ihtiyacı var."

Heaven bir şey söylemedi ancak uzun uzun baktı yüzüne. Said de kendisine bakan kızın dağılmış makyajını kendi elleri ile temizlemeye başladı. Heaven yüzünü itina ile silen adamı izlerken düşünmeden edemedi. Daha birkaç saat öncesine kadar onu bir daha görmek istemediğinden bahsederken şimdi varlığından dolayı huzur duyuyordu. Üstelik kendisine, her an zarar görecekmiş narin bir varlıkmış gibi özen gösterirken ondan uzak kalmaya çalışmak hiç de kolay değildi.

Bakışlarını son bir kez adamın keskin hatlarında gezdirdikten sonra konuşmaya başladı. "Ben kimsesiz büyüdüm. Yetimhane çocuğuyum anlayacağın. İlk yetimhanem çok güzeldi ve ben mutluydum. Başımızdakiler bize çok iyi davranıyorlardı." Buruk bir gülümseme oluştu yüzünde. "Sonra bir gün yangın çıktı. Evim dediğim yer ve tüm anılarım gözlerimin önünde küle dönmüştü. Dehşet nedir o gün öğrendim ben." Yüz ifadesi birden değişti. "O günden sonra bizi başka bir yetimhaneye gönderdiler. Henüz yaşadıklarımın şokunu atlatamayan ben, yedi yaşında o küçücük kız çocuğu iyice içime kapanmıştım. O devamlı gülen, tertipli ve neşeli kızdan eser kalmamıştı. Yeni yuvamızdakiler bize pek iyi davranmıyorlardı. Devamlı kızıyorlar ve hakaret ediyorlardı. Biraz daha büyüdüğümüzde ise..." Yutkundu. "Bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum. Üzerinden çok geçti ama hala o anki ürkekliğim baki." Tüyleri diken diken olmuştu. "Bizi taciz etmeye başladılar. Kimseciklere bir şey diyemiyordum. Her gece sabahlara kadar ağlıyor ve uykusuz kalıyordum. Bu okuldaki performansımı da etkiliyordu tabii. Beni çok seven bir öğretmenim bendeki tuhaf hali fark edince üzerime gelmeye başladı. Ben anlatmamakta ısrar edince beni küçük kızı ile tanıştırdı. Yaşıtım olan biriyle daha iyi iletişim kuracağımı düşünmüş olmalı. Doğru da düşünmüş çünkü kızı İris benim her şeyim olmuştu. Kimseye söyleyemediğim sırlarımı paylaşıyordum onunla. O kadar üzülüyordu ki, her gün ve saat beni oradan kurtaracağına dair sözler veriyordu. Günler geçtikçe tacizler daha da ilerlemiş, hatta boyut atlayarak bizi birilerine sunmaya kadar gitmişti. Ben karşı çıkıp odadaki her şeyi karşımdaki yaşlı adama fırlattığımda ölesiye dayak yemiş ve işkence görmüştüm. Vücudum öyle bir hale gelmişti ki bir hafta boyunca okula gidememiştim. O bir haftada İris her gün yetimhaneye gelmiş ama benimle görüşmesine izin verilmemişti. Pencereden geliş ve gidişini izlerken üzüntüden kahroluyordum. Yine bir gün geri dönerken dayanamayıp odamdan kaçtım ve kapıdan çıkmak üzere olan arkadaşıma yetiştim. Tabii bu davranışım için de dayak yemiştim ancak buna değerdi. En azından gerçek bir sebebi vardı işkencemin. Bir hafta geçmesine rağmen berbat görünen vücudumu fark ettiğinde irkildi önce. Sonra bana sarılıp ağlamaya başladı. Anneme yalvarıyorum, sana koruyucu aile olması için ancak kocasının terk ettiği bir kadına çocuk emanet edilmeyeceğini söylüyor. Ama merak etme. Babamdan nefret etsem de seni alabilmemiz için eve dönmesini sağlayacağım, gerekirse yalvarırım demişti. On iki yaşında bir kız için ne büyük sözlerdi bunlar. Ancak bana verdiği tüm sözleri tuttu. Babasına yalvardı ve o alkol bağımlısı adam evine geri döndü. Ardından da beni almak için başvurdular ve ben oradan kurtuldum. Öyle mutluydum ki hayatımın o anından sonrasında kötü şeyler olmayacağını düşünüyordum." Acıyla gülümsüyordu genç kız. Keder dolu bir ifade vardı yüzünde.

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin