25

226 33 8
                                    

Hikayeni yazmaya başla


Bu bölümü beni desteğiyle mesut eden arkadaşımız Nhr2626 ya ithaf ediyorum. Okuyan herkese çok teşekkürler.

Timuçin elindeki telefona numarayı tuşladı ancak arama tuşuna basmadı. Nedense kendini hazır hissetmiyordu. O küçük şeyi bulacak, sonrasında ise büyücü olacaktı. Böyle bir gücü istediğinden emin değildi. Bir yanı bunun çok saçma olduğunu söylese de diğer yanı gerçek olduğunu haykırıyordu. Tereddüt etmeyi bıraktı ve kararla dokundu yeşil kısma. Çaldığını işaret eden sesi duyduğunda yutkundu.

Birkaç kez çaldıktan sonra karşı tarafın sesini duydu. "Abi sen misin?"

"Evet küçüğüm benim."

"Bir sorun yoktur umarım."

"Hayır hayır." Konuya nasıl gireceğini bilemedi genç adam. "Evdekilerden ne haber?"

"Her şey aynı. Annem yine arkadaşlarıyla. Babam hep, hep ve hep çalışıyor." Gülüşünde sitem vardı. "Bir değişiklik yok anlayacağın."

"Sevindim mi desem ne desem?" Ailesi kötü olmasa da pek ilgili değillerdi.

Aslında ilgisizlikleri için minnettardı onlara zira çocukluğu harika bir bakıcıyla geçmişti. Bahçıvanın annesi olan kadın öyle güzel yetiştirmişti ki onu, kendi annesi ve babasının elinde yetişseydi böyle bir karaktere sahip olamazdı. Sırf kendini düşünen bencil herifin biri olup çıkardı.

"Hal hatır sormak için aramadın diye tahmin ediyorum."

"Aslına bakarsan evet." Odanın içinde gezinmeye başladı. "Buraya gelebilme ihtimalin nedir?"

"Bir düşüneyim." Kısa bir sessizlik oldu. "Çok ani oldu bu." Bu kez uzun sürdü sessizlik. "Şansımı zorlarım. Önemli mi?"

"Evet hem de çok. En geç yarın burada olmanı istiyorum."

"Ne? Uçak seferlerine bir göz atayım. Tabii anne ve baba faktörüne değinmiyorum şimdilik."

"Asıl isteğim bu değil. Küçük bir şey daha var." Meraklandı kız. "Evi iyice araştırmanı istiyorum. Bana bir kolye lazım. Üzerinde altı kollu ahtapot işlemesi olacak. Annemin mücevherleri arasında olabilir."

"Hani şu salondaki yarı çıplak kadın tablosundaki kolyeye benzer bir şey mi?"

Bir ampul yandı genç adamın zihninde. Yıllardır binlerce kez gördüğü şeyi nasıl olur da anımsamazdı. Salonlarında dev bir tablo vardı. Vücudunun birazını örten koyu yeşil elbisesi ile duvar dibine çökmüş kasvetli bir kadın resmiydi. Tek elini taş zemine yerleştirmiş olan kadın diğer eli ile gerdanını süsleyen kolyeyi tutuyordu. Onca zaman dikkatini çekmediği için lanet etti kendine. Kolyeyi tam olarak anımsayamıyordu çünkü. "Olabilir bilemiyorum. Üzerinde altı kollu ahtapot varsa odur. Ayrıca tabloyu boşver. Bana kolye lazım." Ne kadar boşver dese de aklı tabloda çakılı kalmıştı. Kim çizmişti? Kimi çizmişti? Kolye kimindi? Onlarca kurt gibiydi beynindeki sorular. Kemirip duruyordu.

"Peki peki bakacağım. Umarım hem onu hem de uçak biletini bulabilirim."

"Hadi benim Ribozomum. Sana güveniyorum. Hayat memat meselesi."

"Anlaşıldı lizozom. Elimden gelenin fazlasını yapacağım." Ağabeyinin başka bir şeyi bu kadar ısrarla istediğini hatırlamıyordu. Demek ki önemliydi. Eğer onun için önemliyse de iki eli kanda olsa dahi bu işi halletmeliydi.

"Pekala. Öyleyse senden haber bekliyorum."

"Bu numarayı arayacağım değil mi?"

"Evet. Bekliyor olacağım." Normalde memleketi ile iletişime geçtiğinde kullan at numarası olurdu ancak bu kez bir geri dönüş bekliyordu. Bu yüzden kendi cep telefon numarası ile aramıştı. Tehlikenin geçtiğini umuyordu. Geçmemiş olsa bile yakında bir büyücü olacaktı. Tüm o mafya bozuntularını kurbağaya dönüştürebilirdi. Hatta hatta öperek eski suretine geri dönme riskine girmemek için bir yılana. Aklındakiler yüzünden gülümsedi.

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin