Heaven, Oscar Wayne isimli şahsı internet yoluyla biraz araştırmıştı. Karşısına çıkan sonuç ise düşünmek istemediği türdendi. Adam Wayne teknolojinin sahibi bir milyonerdi. Kendisinin onunla en ufak bağı olma ihtimali bile hayalden ibaretti. Tutunduğu tek dalın da kırıldığını hissedip, umutsuzluğun derin kuyularına düştüğünde Said hemen karar vermemesini, hayalet adamın söylediklerini yapıp yanına gitmesini tavsiye etmişti. Hiçbir şey yapmadan pişman olmak yerine elinden geleni yaptıktan sonra en azından denedim diyerek üzülmek daha doğruydu ona göre. Hatta onu teşvik için alışveriş yapmış ve bir daire parası kadar harcama yaparak harika bir elbise almıştı.
Kendisine alınanları giyerek hazırlandı kız. Kendisine çok yakışan beyaz bir elbise giymişti. Mandalaya benzer desenleri olan mini bir elbiseydi üzerindeki. Servet değerinde mor renk bir ayakkabı ile kombin edilmişti. Saçlarını dağınık şekilde topuz yaparak güzelliğine son noktayı koymuş oldu. Nefis görünüyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Said ise bu görüntüden pek memnun değildi. Gideceği yere uyum sağlasın düşüncesiyle aldığı elbiseler pişmanlığı olmuştu. Öyle güzel görünüyordu ki kız, verdiği tutarı umursamadan elbiseyi yok edebilirdi. Göğüs dekolteli siyah elbiseyi almadığı için şükürler etti.
Heaven hevesle karşısına geçip "Nasıl olmuşum?" diye sorduğunda gözleri defalarca başından ayağına kadar yolculuk ederek süzdü kızı. Sorusuna cevap olmayacak bir cümle ile karşılık verdi. "Ben de geliyorum. Bu kılıkla asla yalnız gidemezsin."
"Güzel olmuşsun desen ölür müsün? İlla bir lafı dolandırmalar. Anladık anladık. Kıskandığına göre beklediğimden daha güzelim."
"Ne alakası var? Ben seni her halinde kıskanıyorum."
Heaven yaklaşarak elini eşinin yanağına koydu. Gözlerinin içine bakarak fısıldadı. "Hep böyle ol. Kıskan, homurdan ama sev. Diğer türlü olsaydın nasıl olurdun versiyonunu bir demo olarak izledim hatta yaşadım ve hiç de memnun olmadım. Ben seni böyle seviyorum mağara adamım."
"İyi bir şey söyledin varsayıyorum." Kızı çekip dudaklarından içti bir süre. İstemeden de olsa ayrıldılar. "Çıkalım istersen. Ben senden daha heyecanlıyım."
Uzanıp küçük çantasını aldı Heaven. "Anlamıyorsun. Ümitlenmek istemiyorum."
"Göreceksin her şey güzel olacak." Kapının önünde duran iki el valizini aldı ve uçağa binmek üzere yola çıktılar.
Birkaç saatin ardından şehre indiklerinde eşyalarını otele bırakıp hemen yola çıktılar. İnternet yoluyla buldukları adrese gittiklerinde her şeyi bırakıp kaçmak istedi Heaven. Dev binalara bakarken iç geçiriyordu. Ne işim var benim burda Tanrı aşkına? Öylece etrafı izliyorken sekreterin sorusuyla düşüncelerinden sıyrıldı.
