Birini öldürmek onun için sorun değildi. Bunu umursamazdı. Hele o kişi HYDRA ajanıysa. Ama büyükanneden belki bilgi öğrenebilirlerdi ve şimdi o ölmüştü. İşte bunun için tedirgindi.
Odanın kapısına birkaç kez vurup içeri girdiğinde Fury'nin masasında oturduğunu gördü. Eliyle önünde ki koltukları işaret ettiğinde Cordie bir şey demeden oturdu.
"Evet, anlatmanı bekliyorum." dedi Nick Fury ciddi bir ifade ile.
"Martha Worth'ın evine gittiğimde Natasha Romanoff'un da orada olduğunu gördüm. Diana'yı takip etmiş. Evin camına yaklaştığımızda kadının Diana'ya silah tuttuğunu gördük. Ateş etmek üzereydi. Onu vurmaktan başka çarem yoktu. Zaten ölümcül atış yapmadım. Ama 80 yaşında kadın. Öldü." dedi Cordie tek bir solukta.
"Neden giderken yanına bir ekip almadın? Neden tek başına gittin Cordie? Arşiv kamera kayıtlarını izleyen adamlarımızı susturmuşsun. Kendi başına halledeceğini söylemişsin. Bu senlik bir şey değildi." dedi Fury.
"Ben... Diana için endişelendim."
"Monica Turner'ın köstebekliğini yapıyor olman burada ki işini bu denli yanlış yönde kullanacağın anlamına gelmiyor!" dedi Fury sesini yükselterek.
"Sadece ne? Monica seni onların arasına Diana'nın neler yaptığını izlemen için sokmadı mı Cordie?" dedi iğneleyici bir şekilde.
"Ve siz de buna göz yumdunuz." dedi Cordie ona baş tutarak. "Monica Turner size beni elçi olarak üsse yollama fikriyle geldiğinde kabul ettiniz. Bunu yapmayabilir ve kendiniz gidebilirdiniz!"
Cordie'nin beklenmedik ve ani çıkışıyla Fury kendini geriye çekti. Bunu beklemiyordu.
"Monica ile konuşacağım ve buna bir son vereceksin. Diana Turner'ı artık gözetlemeyeceksin ve İntikamcılar üssüyle bağlantını keseceksin." dedi Fury emir verirken.
"Ama..." Cordie devamını getiremezken susmak zorunda kalmıştı.
"Ama? Ne o? Duygusal bir bağ mı kurdun yoksa?" dedi Fury aynı sert ses tonuyla. Cordie kafasını hızlıca sağa sola salladı. "Kurmuşsun. Gerçekten inanamıyorum. Sırf bunun yüzünden Martha Worth öldü. Senin duyguların yüzünden!"
