23. Bölüm

1.7K 158 79
                                    

Kasabadaki tek pansiyonun eski ve küflü odalarından birinde üç büyücü tek bacağı sallanan bir masanın etrafında oturuyorlardı. Üçünün yüzünde de aynı ifade vardı. Karmaşık , ne yapacağını bilmez bir ifade. Geceden beri böyleydiler.

Evelyn kendinden istenen bedeli düşündü. Ölümsüzlüğe değmeyeceğini elbette biliyordu ama aynı bedeli Tom için göze alabilirdi. Isaac'e baktı. Onu en çok düşündüren o oldu. Isaac bu bedeli kabul eder miydi bilmiyordu. Tom'un kabul edeceğinden emindi.

Isaac , Evelyn'ın bakışlarını fark edince gülümsemeye çalıştı. Onun tedirgin hissetmemesi için yaptığı belliydi. Tom ise herhangi bir şey yapmak yerine susuyordu.

"Ne yapacağız?"deyip sessizliği bozdu Evelyn.

"Ben kabul edeceğim."dedi Tom ve Evelyn'a döndü."Sen hâlen benimle misin?"

"Evet , seninleyim."dedi Evelyn yüzünde bir gülümsemeyle.

"Eh ben de sizinleyim o zaman. Sonuçta biz bir aileyiz."dedi Isaac.

Evelyn tam o an anladı. Onlar hiçbir zaman ayrılmayacaklardı. Bu düşünceyle ağlayabilecek bir hâle geldi. Duygusallığı tutacak zamanı bulmuştu. Ağlamamak için konuştu.

"O zaman hadi gidelim."

"O küçük kız beni ürkütüyor. Seri katil havası var."dedi Isaac.

"Onda hiç sihirin gücünü hissedemiyorum. Sanırım cadı değil."diye ekledi Tom.

Üçlü pansiyondan ayrılıp kulübenin bulunduğu tepeye yürüdüler. Hava bir önceki güne kıyasla daha güzeldi. En azından soğuktan donmayacaklardı.

Kulübe aynı harabeliğiyle duruyordu. Hatta daha kötü gözüküyordu. Evelyn gördükleriyle şaşırdı.

"Ne olmuş buraya?"

Tom bile şaşırmış gibiydi.

Kulübenin kapısı bir anda açılınca irkildiler. Kapıyı açan o kızdı. Annabelle dünden oldukça farklıydı. Üstünde mavi bir elbise vardı. Saçları uzundu ve örülüydü. Tam anlamıyla güzel bir kız çocuğu gibiydi ve çok neşeli görünüyordu.

"Hoşgeldiniz!"dedi neşeyle."İçeri gelin. Sizin için portakallı ve tarçınlı kek yaptım. Yanında da çay var."

Evelyn içeri girdiğinde aldığı güzel portakal kokusuyla gülümsedi. Kahvaltı yapmamışlardı. Isaac de onun gibi düşünüyor olmalı ki hemen bir dilim alıp yedi. Tom'un kendisine ters ters bakması üzerine ağzı doluyken homurdandı.

"Açım! Kahvaltı bile yapmadık."

Tom derin bir nefes alıp ofladı.

"Beklemeye hiç tahammülüm yok. O yüzden ne yapacaksak yapalım."

Annabelle dediklerinden hoşnut olmadığını belli ederek surat astı.

"Uzun zamandır misafir ağırlamıyordum. Lütfen biraz oturun ve kek yiyin. Ben de o arada ritüel için hazırlanayım."

Isaac sandalyeye , Tom tekli mavi koltuğa ve Evelyn da çiçekli pembe koltuğa oturdu.

Annabelle oda da bir oraya bir buraya giderken Evelyn onu izliyordu. Kız çok tuhaf biriydi. Dahası geldiklerinden beri onları izleyen kuzgun Evelyn'ı tedirgin ediyordu. Kuzgun sinirli bir ifade ile onları izliyordu sanki. Evelyn kafayı yediğini düşündü. Yaşananlar onu paranoyak yapmış olmalıydı. Kendini azarlayıp önündeki tabaktan bir dilim kek aldı. Kek kokusu gibi güzeldi.

Isaac yemekle ilgileniyor ve Tom şüpheli bir ifadeyle evi inceliyordu.

"Hazırrrr!"

Annabelle'in bağırışı üzerine ona döndüler. Annabelle kuzguna yaklaşıp üç tüy kopardı ve o tüyleri yakıp dumanını salona dağıttı. Evelyn'ın kan olduğundan emin olduğu kırmızı bir sıvıyı gelip alınlarına sürdü.

Ravenclaw Yılanı (Tom Riddle Fanfiction) Where stories live. Discover now