•하나•

9.6K 593 645
                                    

LÜTFEN YORUM VE VOTE ATALIM!..

•°•°•

Soluk tenimi aydınlatan güneş ışığı, gökyüzünün en tepesinden insanlara göz kırpıyordu.

Gerçi bizim okulun öğrencileri ne kadar insan sorgulamak lazımdı.

Canlılar doğar, büyür ve ölürdü. Bu insanların içinde bulunduğu sınıf içinde geçerliydi. Ben ise bir tarafı yemyeşil orman, bir tarafı uçsuz bucaksız okyanus olan özel bir lisenin son sınıf öğrencisiydim. Büyüme çağındaydım, kimine göre çekilmez kimine göre asosyalin tekiydim.

Sonbaharın başlangıcı olduğu için havalar hâlâ sıcaktı. Bu yüzden gölge ve okyanusa bakan kamelyada oturmuş zilin çalmasını bekliyordum. Ders matematik ve öğretmen siktiğimin, ki adını bilmiyorum, herifiydi.

Yıl boyu, tıpkı geçen yılda olduğu gibi, bana eziyet edeceğinden emindim.

Serin kamelyada birkaç dakika daha oturmuştum ki milli marşımız kulaklarımda yankılandı.

Zil yerine milli marş çalınmıştı ve lanet olsun ki bu konferans salonuna inmemiz gerektiğini belirtiyordu. Mümkün değil yine bir 'kötü alışkanlıklar edinmeyin' konulu konferansı kafam kaldırmazdı.

"Jeon Jungkook! Seni aptal! Kaldır o kıçını ve yemekhaneye gel."

Duyduğum ses ile kafamı yukarı kaldırıp, pencerenden bana seslenen Hoseok Hyunga baktım.

İkinci katta, beni görmek için sarkmış ve gayet sınırlı duruyordu. Ondan güzel bir dayak yememek adına hızla yerimden kalktım.

"Geliyorum hyung."

Okulun içine girip en son, beşinci, katta bulunan yemekhaneye asansör ile çıktım. İçeri girip etrafı taradığımda sadece Hoseok ve Yoongi Hyungun sonda bulunan masada oturduklarını gördüm.

Yanlarına vardığımda masada üç tepsi ve içleri yemek olan tabaklar vardı. Yine beni düşünüp benim içinde yemek almışlardı.

"Tanrı aşkına Jeon, bir yere kaybolmadan haber ver. Seni bulacağım derken götüm çıkıyor."

Konuşan Hoseok Hyung ile ona döndüm.

"Peki hyung. Bir dahakine söylerim." Nazikçe gülümseyip kendi yemeğime döndüm.

Yoongi Hyung ile bir sohbetin içindeydiler. Konu ilgimi çekmediği için lafa girme gereği duymadan onları dinliyordum.

Ya da sadece dinlemeye çalışıyordum.

"Ahh Yoongi kesinlikle denemelisin."

Neyi denemeliydi?

"Bu söylediklerini kız arkadaşım duysaydı ağzını eline verirdi Hoseok. Bunu biliyorsun değil mi?"

Ne söylemişti?

"Cidden o kıza tahammül edebilen tek kişi sensin."

Hoseok Hyung yüzünü buruşturdu. Yoongi Hyungun kız arkadaşını sevmiyordu. Bana bir zararı olmadığı için nötrdüm kıza karşı.

"Evet evet, tabii." Diye homurdandı Yoongi Hyung.

"Neyse ben zaten Jeon'a anlatıyordum. Bana katılıyorsun değil mi tokkie?"

Ve işte oklar bana dönmüştü. İkiside durmuş bana bakıyordu.

"Aslına bakarsan tam dinleyemedim seni hyung. Tekrar eder misin anlattıklarını lütfen?"

Hoseok Hyung göz devirdi. Her zaman ki halimdi bu benim.

"Aptal tavşan, dikkatli dinle beni."

Çok ciddi bir şey anlatacakmış gibi elinde tuttuğu chopstickleri bir kenara bıraktı ve vücudunu tamamen bana döndürdü.

Instant Pleasure ∆ JikookWhere stories live. Discover now