•스물 일곱•

4.2K 411 287
                                    

LÜTFEN YORUM VE VOTE ATALIM!..

•°•°•



Elimden bıraktığım telefonumu yorganın dibine fırlattım ve yavaşça doğrulmaya çalıştım. Dün gece, zevkten delicesine kasılan tüm organlarım şu an delicesine ağrıyordu.

Üzerine oturduğum kalçam bana eziyet edercesine sızlamaya devam ederken surat asmaya başladım.

Jimin sinirlerimi bozmuştu. İnsan 'iyi misin bebeğim, ağrın var mı?' diye sorardı hiç değilse.

Ama yok! Jimin Bey'in çok önemli sınavı var!

Sabah, onunla yataktayken kapı sesine uyanmıştık. Üzerime, yatağın üzerine serili olan çarşafı alıp ona kapıyı açmıştım. Dün ima ettiği şeyleri benim yapmayacağımı düşünmüştü ki boynumu görünce gözleri yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu.

Bu bir gerçekti ki, boynum berbat bir durumdaydı.

Jin hyungumu hemen kendi odasına atmış ve ben gelene kadar giyinmiş olan Jİmin'i dışarı çıkarmıştım. Geldiği gibi, kapıdan...

O anın heyecanı ve korkusu ile kendini belli etmeyen ağrılarımda şimdi baş göstermişti.

Özellikle lanet iki kalçam arasındaki açıklık!

Ayaklarımı yere koydum ve popomu oynatmamaya çalışarak ayağa kalktım. Üzerimi hâlâ giyinmemiştim ve duş almalıydım.

Jin hyungum büyük ihtimalle aşağıda kahvaltı hazırladığı için giysilerimi de alıp kendimi odanın içindeki banyoya attım.

Nihayet, üzerimde dolaşan binlerce spermden arınabilecektim.

...


"Kook gel artık!"

Aşağıdan bilmem kaçıncı kez bağıran hyungumun sesine doğru yürümeye başladım. Her adımımı yavaş ve kendimi kasmayarak atmaya çalışıyordum. Ağrım yeterince varken ani gelen bir kasılmayla yığılıp kalırdım heralde.

"Günaydın hyung." Mutfağa girerken konuştum.

Bana dönen kafası ile kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Vücudumda bir sorun olduğu anlarsa işler nasıl giderdi, bilmiyordum.

"Otur Kook-ah, konuşalım biraz."

Başımı salladım ve karşısına geçtim. Kahvaltı gayet iyi görünüyordu. Fırınlanmış balık bile vardı.

Elime aldığım demir çubuklarım ile pilavdan birazcık attım ağzıma.

"Gecen nasıldı?"

Duyduğum soru ile ağzımdan fırlayan pirinç taneleri hyungumun yüzünü buruşturmasına neden olmuştu. Eline aldığı peçete ile hızla ağzımı sildi ve konuşmaya devam etti.

"Sakin ol ve anlat bana?"

Sonda attığı o gülümseme de neyin nesiydi?

"Oh iyi... Evet iyiydi."

Gülümsedi.

"Benim Kookie'm sonunda aseksüel kimliğinden sıyrıldı ha?"

Öne doğru gelip saçlarımı karıştırmıştı.

Evet hyung. Artık bir aseksüel değil, gayim.

Yüzüm önüme düşerken susmaya devam ettim. Söyleyip söylememekte kararsızdım.

"Benden bir şey saklamıyorsun değil mi?"

Sessizliğimi sürdürürken gözlerimi gözlerine diktim. Şimdilik bunu söyleyecek cesaretim yoktu. Yalan söylemekten de başka çarem...

Instant Pleasure ∆ JikookWhere stories live. Discover now