•서른 여섯•

3.5K 356 321
                                    

Önceki bölüme mutlaka bakın.

Watty bildirim göndermiyor.

Olayları anlamazsınız:'(

Bu arada yorum sayılarını çok düşürdünüz vicdansızlar...

•°•°•

"Emin misin oğlum? Jungkook yalnız hissetmesin?"

Jin, bir eliyle kapıyı bir eli ile valizini tutmuş annesinin omzunu güven verircesine okşadı. Ardından gitmek üzere olan kadına sarıldı.

"Şu an ergenliğin verdiği bir psikoloji var üzerinde. Merak etme iyi olacaktır."

Annesinin arkasındaki babasına da sarıldı.

"Jin lütfen ona tavır alma artık. O daha küçük."

Jin hissizce güldü.

"İnsanlar küçükken eğitilmeli baba. Gözümüzün içine baka baka yalan söylemesi hemen affedilemez."

"Hey biraz sessiz ol! Jungkook duyacak."

Annesi büyük oğlunun kolunu ufacık çimdikledi. Ardından uzanıp oğlunun yanağına güzel bir öpücük kondurdu.

"Ve o çocuk ile konuş tamam mı? Onlarda... Onlarda barışınca bize gelsinler."

Jin başını salladı ve vedalaşma bitince kapıyı kapatıp içeri girdi. Kardeşi ile üç haftadır konuşmuyordu. Bu da onun cezalandırma yöntemiydi.

Merdivenleri çıktı ve Jungkook'un odasının kapısının önünde durdu. İçerden gelen kısık hıçkırık sesleri, onu gerçekten üzüyordu.

Tekrar aşağı indi ve geniş masanın üstündeki telefonunu eline aldı.

Jimin'i arayacaktı.

Her ne kadar Jungkook'a kızsa da kardeşine kıyamıyordu. Üç haftalık ceza süresi yeterdi.

Jimin ismini bulup açmasını beklerken, yılbaşı gecesi yaptıkları şaka geldi genç adamın aklına. Jungkook nasıl da heyecanlıydı!

O düşüncelere dalmışken hattın diğer ucundan ses geldi.

"Efendim?"

"Jimin benim, Seokjin."

"Biliyorum hyung. Bir sorun mu var?"

Jin güldü açık bir şekilde.

"Bir sorun var ve sen bunu gayet iyi biliyorsun."

Jimin'in sesli nefesi duyuldu.

"Sanırım bu sorun için bir şey yapamam."

"Aptal olma Jimin. Böyle sadece Jungkook'u cezalandırmış olmuyorsun. Hye, ne halde olduğunu anlatıyor bana yeterince."

Bu sefer Jimin kıkırdadı.

"Ne haldeyim?"

"Bitik?"

İkisi de gülerken konuştular.

"Haklısın hyung. Bitik bir haldeyim."

Jin biraz duraksadı.

"O da öyle Jimin. Yaptığı yanlışın bedelini ağırca ödüyor. Verdiği kilolar, zayıf bünyesi ile boğuştuğu hastalıklar, sürekli ağlaması, geçirdiği sinir krizleri... Affet onu artık Jimin. İkinizde birbirinize muhtaçsınız."

"Öyleyiz."

Farkındaydı Jimin.

"Neyse, benden bu kadar. Gerisi size kalmış. Ha, son olarak benden bir tavsiye: Ceza işine..."

Instant Pleasure ∆ JikookWhere stories live. Discover now