•서른 두•

4.1K 366 280
                                    


Sınır adlı saçmalık yokkkk

:")

•°•°•

"Hasiktir!"

Karşımda şaşkın bir şekilde bana bakan Hoseok'un söylediği kelime ile gözlerimi sıkıca yumdum. Sinirim bozuluyordu. Neden her şey üst üste gelmek zorundaydı ki?

"Ne dedin sen?"

Duyduğum ses ile gözümü açıp sağıma döndüm. Jimin takındığı psikopat yüz ifadesi ile Hoseok'u süzüyordu. Bu bakışlar bana, barda yaşadığımız olayı hatırlatmıştı.

Ve o olayda küfür eden çocuğun sonu pek iyi bitmiyordu.

Hoseok ağzını açıp tek kelime etmeden Jimin'e bakarken, Jimin üzerine bastıra bastıra tekrarladı kelimelerini.

"Sana ne dedin sen dedim!"

Bize doğru yürümeye başlayan Jimin'e ani bir hareketle atıldım ve atıldığım gibi pişman oldum.

Dün gecenin ardından hareket etmek senin neyine aptal!

Acıyla tısladığımda Jimin girdiği transtan çıktı ve beni kollarımdan tuttu.

"Bir tanem iyi misin?"

Bir tanem demişti ve kapıda Hoseok vardı. Tamamen bitmiştim.

Dudaklarımı büzüp kafamı salladım iki yana. İyi falan değildim. En yakın arkadaşımı kaybetmek üzereyken nasıl iyi olabilirdim ki?

"Hadi seni oturtalım."

Jimin konuştuktan sonra, cevap vermemi beklemeden beni koltuğa yürüttü yavaşça.

Oturduğumda neredeyse ağlamak üzereydim.

"Bu kadar çok mu canın yanıyor? Özür dilerim bebeğim. Çok özür dilerim. Hepsi benim yüzümden."

Kafamı kaldırıp Jimin'in yüzüne baktığımda dolu dolu olmuş gözleri ile karşılaştım. Canı yanan ben değildim de oydu sanki.

Gözümden minik bir yaş düşerken o dudaklarını akan damlanın üstüne bastırdı. Ağlama nedenimin, arkada bizi izleyen homofobik arkadaşım olduğunu bilmiyordu.

"Ağlama bebeğim, dayanamıyorum."

Arkadan gelen öksürük sesi ile dikkatimi Jimin'den çektim ve yaklaşmakta olan ayakkabı seslerine verdim.

"Jungkook, ağlıyor musun sen?"

Jimin'in bakışları aniden değişirken diz çöktüğü önümden ayağa kalktı.

Hemen yanımıza gelen Hoseok'a diktim gözlerimi bende. O ise Jimin ile bakışmakla meşguldü.

"Ne, ne bakıyorsun?"

Jimin'e sorduğu soru ile afalladım.

"Kimsin sen?"

Jimin ise onun sorusuna, soruyla karşılık vermeyi tercih etmişti.

"Ben Hoseok. Jungkook'un yakın arkadaşıyım. Sende sevgilisi olmalısın?"

Hoseok'un bunu söylerken ki sakin tavrı beni hayrete düşürmüştü.

"Evet, sevgilisiyim."

Üstüne bastıra bastıra konuştu Jimin.

"İyi."

"İyi."

Aralarındaki konuşma bitince Hoseok bana döndü.

"Neden ağlıyorsun?"

Sorusunu es geçtim.

"Sen neden kızgın değilsin?"

Şaşırmış gibi bir hal aldı suratı.

"Neden kızayım ki?"

Sonra durdu ve aklına bir şey gelmiş gibi konuşmaya başladı.

"Haa sen sevgilin olayını diyorsun! Ondan haberim vardı canım benim."

Ne?

"Ne demek haberim vardı?"

Bu yaşadığım kaçıncı şoktu, bilmiyordum. Her şeyden habersizce bizi izleyen Jimin'e kaydı gözlerim.

Ah, yine çok yakışıklıydı!

"Yoongi söylemişti. Seni, şu anlattığın kişinin kız değilde erkek olduğunu falan. Yalan söylemeyeyim ilk başta kızdım sana. Ama sonra kendimi senin yerine koydum ve hak verdim."

Ama...

"Ama sen gaylerden bahsedilince midem bulandı derdin?"

Dudak büzdü.

"Hâlâ da derim. Biliyorsun ki cinsellikle ilgili ne konuşuyorsak hemen kendimi öyle hayal ederim. Ve gerçekten aklımda bir erkek ile kendimin seks yaptığı gelince miden bulanıyor dostum."

Gözlerim öylece açıldı.

"Yani..."

"Yani senin kiminle sevgili olduğun, hangi cinsiyete ilgi duyduğun beni ilgilendirmiyor. Bunun için sana karışmam."

Ağlamama ufacık kalırken ferah bir nefes verdim. Tüm endişelerim boşunaydı.

"Ben anlamadım."

Kısa süreliğine varlığını unuttuğumuz Jimin konuşunca ikimiz de kafamızı ona çevirdik.

"Ben sana anlatacağım sonra, tamam mı?"

İkimizi inceleyip kafasını salladı. Ardından üzerime eğilip dudaklarıma minicik bir öpücük kondurdu.

"Benim şimdi gitmem lazım bebeğim. İşim bitince direkt olarak buraya geleceğim. İtiraz etme diğer türlü aklım sende kalır. Bir şeye ihtiyacın olursa ara tamam mı?"

Gülümseyip kafamı salladım.

"Tamam."

Hoseok'a baş selamı verip ayrılmak için ilerlerken ona seslendim.

"Jimin!"

Dönüp endişeyle bana baktığında uzatmadan söyledim.

"Seni seviyorum."

Yüzündeki gülümseme... İşte o her şeye değerdi.

"Bende bir tanem."

O evden ayrılırken Hoseok kendini, oturduğum koltuğun boş tarafına attı.

"Ee anlat bakalım?"

Utanarak başımı eğdim.

"Neyi?"

"Katırların nasıl oluştuğunu. Sence neyi olacak geri zekalı? Sevgilin ile olanlar işte."

Kafamı kaldırıp ona baktım. Ve gülümseyerek anlatmaya başladım.

Gün boyu ona sevdiğim adamı anlattım. Artık gay olduğumu ve Jimin'i öğrenmeyen bir tek anne babam kalmıştı.

Onların nasıl öğreneceği ise bir merak konusuydu.

•°•°•

Grammy senin amk
BTS üzerinden sadece prim yaptılar aq

Neyse

Evet evet yine kaos yapmadım

Bu arada söylemesi benden. Finale çok az kaldı.

Hepinizi öptüm

Xx.

Instant Pleasure ∆ JikookWhere stories live. Discover now