5

6.4K 434 39
                                    

İki hafta olmuştu ve Jimin'in ağzından o kız düşmüyordu. Bana sürekli o kızı soruyor ama haliyle bende yeni geldiğim için cevaplayamayınca zorla başkalarına sordurtuyordu. Hyemin okuldaki herkesi ve herşeyi bildiği için onunla takılmaya başlamıştık. Hyemin'in Jimine olan ilgisi gözümden kaçmıyordu fakat o her yakışıklıya ilgi duyduğu için umursamıyordum.

Jimin'in o kızı ağzından düşürmemesi içten içe sinirimi bozuyordu ama yapabilceğim bir şey yoktu. Bazen iyice sinirlendiğimde Jin'in yanına kaçıp sakinleşiyordum. Bu arada Jin ile aramızdaki bağ iyice sağlamlaşmıştı. Şu iki haftadır canını sıkan bir şey olduğunda gelip bana anlatıyordu. Aslında onunda sorunu Jimin'inkiyle aynıydı. Jimin o kızla tanışmak için, Jinse ondan kurtulmak için yırtınıyordu. Jin'e Jimin'in kızı ağzından düşürmediğini anlattığımda gözleri parladı. "Ahh Jimin gidip açılsaya o kıza! Nolur onu ikna et belki benden bıkar"

"Kızdan bu kadar sıkıldıysan bıraksana şunu. Boş yere kendini sıkıyosun."

"Yah napabilirdim? Gidip Jungkook'a ağlanmış. Kız kardeşi ne dese yapıyor. Jungkook benden rica edince hayır diyemedim."

"Of ne Jungkookmuş! Adını duymaktan bıktım. Kardeşinide nasıl şımartmış öyle!"

"O napsın ki? Annesi öldüğünden beri kardeşine göz kulak olmaya çalışıyo"

"A-annesi öldü mü?"

"Hı-hı" Şaşırmıştım ve daha sorucak şeylerim vardı. Zil çalınca ayrılmak zorunda kaldık.

"Şu senin çocuğu ikna etmeyi unutma!"

Sınıfa girdiğimde Hyemin bizim sınıftaydı. Jimin'le cam köşesine kurulmuştu. Muhabbet ediyolardı. Konuyu tahmin edebiliyorum. Direk gidip sırama oturdum ve bir şeyler karalamaya başladım. Birden bağrışma sesleri gelmeye başladı. Jungkookla Jimin kavga ediyordu. "Yah önüne baksana be!"

"Ne önüne baksana?"

"Az kalsın düşüyodum gerizekalı bide soruyor musun?"

"Düşüyo muydun? Kız mısın sen sadece kollarımız sürtüştü. Ayrıca çarpanda sendin."

"Ohh ben çarpmışmışım. Pardon seni göremedim fazla kısasında."

Ahh Jungkook Jimin'in damarına basmıştı. Tam yerimden fırlıyodum ki Jimin'in yumruk atmasıyla Jungkook yere düştü. "Napıyorsun sen!" Diye bağırarak Jungkook'un yanına gittim. Tam ona yardım etmek için elimi uzatmışken beni ittirip Jimin'in üzerine atladı. Onun itmesiyle kafam sıraya çarptı ve büyük bir inilti kopardım. Ikiside kavgayı bıraktı. Jimin hemen yanıma koştu. "Yah Gaeul! Iyi misin?? "

"Iyiyim." derken gözlerim dolmuştu. "Kafan kanıyor çabuk kalk." Beni kolumdan tutup tuvalete kadar götürdü. Içeride giricekti fakat zorla ikna ettim. Alnımdaki kanı temizleyip sınıfa geri döndüğümde herkes meraklı gözlerle beni izliyordu. Jungkook ise yoktu. Sırama geçip kafamın ağrısını görmezden gelerek bir şey olmamış gibi davranmaya başladım.

Okul çıkışında Jimin yine kızdan bahsediyordu. Jungkook'a keşke saldırmasaydım gibi yakınmalarda bulunuyordu. Jin'in dediğini yaparak onu cesaretlendirdim.

"Bence artık açılmanın vakti geldi."

"Ne! Saçmalama ne açılması, kızın sevgilisi var!"

"Öf nolucak varsa? Araları iyide değilmiş zaten. Neyse kendin bilirsin, ben eve gidiyorum."

Jimin'in aklını karıştırdığımdan emindim. Belkide benle ayrıldıktan sonra kıza koşmuştu. Eve vardığımda telefonum çalmaya başladı. Arayan Jin'di. Açar açmaz bağrınmaya başladı. "Eunmi benden sıkıldığını ve ayrılmak istediğini söyledi. İnanabiliyor musun??!! Sonunda kurtuldum. Galiba Jimin'le konuştu. Çok teşekkür ederim Gaeul, seni çoook seviyorum!!" Nefes almadan konuşmasını bitirdikten sonra kahkahayla gülmeye başladı. Dakikalarca konuştuktan sonra telefonu kapatıp uzandım.

Ertesi sabah Jimin Hyemin'le bana olanları anlatırken Hyemin'in gözleri dolu dolu olmuştu. Açıkcası üzülmek bir yana gülmemek için zor tutmuştum kendimi. Bir dahaki tenefüstede bizim sınıfa gelmedi.

Dördüncü tenefüs Jimin'le Eunmi ilk defa buluşup konuşucaklardı. Ders boyunca Jimin susmayıp, rahat vermedi. Nedense benim içim o kadarda rahat değildi. Sonuçta o kız daha iki güne Jin için ölüyordu + dün Jimin abisine, Jungkook'a yumruk atmıştı. Yinede bir şey belli etmedim. Jimin Eunmi'in yanına giderken yanakları patlarcasına gülüyordu fakat döndüğünde o halinden eser kalmamıştı.

"Hey ne oldu? Yoksa.." sözümü kesip atladı.

"Jungkook onunla arkadaş olamazsın demiş. Nefret ediyorum o çocuktan!" sonlara doğru sesi titremişti ve gözleri dolu dolu olmuştu.

"Ac-acaba Jungkook'tan özür dilesen?"

"Saçmalama Gaeul! Ölsem dilemem sende biliyorsun!" Evet biliyordum ama yapılacak başka bir şey yoktu.

Bir hafta geçtikten sonra Jimin hala toparlanamamıştı. Sanki depresyondaymış gibi ne bir şey yiyor, ne de konuşuyordu. Durup durup Jungkook'a lanet ediyordu. Her ne kadar fazla abarttığını düşünsem de üzülmekten kendimi alamıyordum. Sonunda dayanamayıp Jungkook'la konuşma kararı aldım. Okul çıkışı Jimin sınıftan çıkar çıkmaz Jungkook'un yanına fırladım. Tek kaşını kaldırıp beni izlemeye başladı. "Seninle bir şey konuşabilir miyim?" Kafasını sallayınca konuşmaya başladım. "Konuşmak istediğim şey benimle alakalı değil aslında-"

"Jimin hakkındaysa yapabilceğim bir şey yok." Diyip kapıya doğru yürümeye başladı. Kolunu kavrayarak durdurdum. Birden arkasını dönünce yüzlerimiz olmaması gereken bir şekilde yakınlaştı. "Ne?" Niyeyse heyecandan ağzımdan kelimeler çıkamamıştı. Yüzümü süzerek "Seni dinliyorum " dedi. "Jimin'e bir şans versen."

Gözlerini tavana dikti ve umursamaz bir şekilde "Cevabımı söylediğimi düşünüyordum."

"Nolur. Bak, Jimin gerçekten Eunmi'ye değer veriyor. Bir daha düşünsen?"

Gözlerini gözlerime kilitleyerek "Düşünmeme olduğunu sanmıyorum" dedi. "Yah! Dün senin yüzünden yere düştüm. Bir özür bile dilemedin. Şimdi senden bir şey istiyorum ve kabul ediceğine dinlemiyorsun bile!"

"Düştüğün için üzgünüm. Özür dilemeyi düşündüm ama.. her neyse bu konunun senin düşmenle alakası olduğunu düşünmüyorum." Bir saniyeliğine üzgün olduğunu yüzüne yansıttı fakat nasılsa hemen eski haline döndü. Başka çarem kalmamıştı.

"Lütfen" *gözlerini devirdi* "Ne istersen yaparım?" *gözleri kocaman oldu*

"Ne istersem yapar mısın?"

Yutkunarak kafamı salladım.

"Eğer cidden yaparsan belki Jimin hakkında yeniden düşünebilirim."

Ne yaptırıcaktı da hemen fikrini değiştirebilmiştim ki?

"Ne yapmamı istiyorsun?"

Bana daha da yaklaştı "Hmm.. mesela kölem olabilirsin."

"NE?!"

"Ne o arkadaşının mutlu olmasını istemiyor musun yoksa?"

"Peki. Bir günlüğüne mi?"

"Ben ne kadar istersem o kadar." Göz kırpıp sınıftan çıktığında sadece arkasından bakakalmıştım.

Yeni bölümü çok geciktirtiğim için hepinizden özür dilerim-,- Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin ♡



Skool Luv Affair // JungkookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz