-2-

694 33 44
                                    

"Ne olursa olsun Sel, o adamla konuşup özür dilemeliyim." Israrım Selena'yı biraz korkutmuştu. Saatlerdir aynı uyarıyı tekrarlayıp duruyordu
"Tamam konuş da dikkat et magazine yakalanmak istemezsin,ayrıca Joe'a haber verirsen her şey çok daha iyi olur."
Gülümsemeden edemedim. Evet ne olursa olsun gerçek olan Joe ile aramdaki ilişkiydi ve birbirimize hep dürüst olmalıydık ama bu garip olurdu
"Ne diyeyim ona? Seninle sevgili olarak Tom'a haksızlık ettim özür dileyeceğim mi? Seni öperken bi anda onu görüyorum mu?"
Selena kıkırdadı
"Tamam yine sen kazandın,kendi bildiğini okumaya devam et kızım. Ben sadece uyardım"
"Uyarılar için sağ ol ama daha çok ne diyeceğim konusunda tavsiyeye ihtiyacım var"

Aklımdan hep bunu geçiriyordum. Aramalı mıyım? Yoksa mesaj mı atsam? Buluşsak bizi yakalayamayacakları neresi var acaba? YOK

"Öncelikle aramalısın,ama telefonda sadece müsait olduğu zaman sana mesaj atması gerektiğini söyle,mesajda daha rahat konuşursun"

Oh şimdi rahatladım.

"Allah aşkına ne diyeceğim adama.SENİ TERK ETTİĞİMDEN BERİ İLK DEFA KONUŞASIM GELDİ ŞEY YAA BENİ AFFET. bu mu?"

Selena hayatında gördüğü en negatif insanın ben olduğumu söyleyip odadan çıktı. Onun gitmesine izin verdim çünkü şuan sadece saçmaladığımın farkındaydım.

"Sadece konuşacaksın,Tay.Yap gitsin işte."

Kendimi motive etmiştim akşam dokuz gibi arayacaktım ve müsait olduğu zaman bana mesaj atmasını söyleyecektim. Kolay işti.

~21.30~

Hissettiğim bu duyguyu heyecan diye değil de panik diye tanımlıyordum. Telefon ikinci çalışında açıldı.
"Taylor?"
Evet,yapabilirdim.
"Tom merhaba,Benim konuşmak istediğim şeyler var. Müsait olduğun zaman bana mesaj atabilir misin lütfen?"

Acaba önce nasıl olup olmadığını mı sorsaydım diye düşünmeden edemedim. Fazla ani olmuştu ama yaptım gitti işte. Daha fazla düşünmemeliydim.

"Şuan konuşabiliriz,müsaitim"

Ne? Ne yapacağım hakkında zerre fikrim yoktu. O an paniğim sesime karıştı. Duygularım hakkında yalan söylemem imkansızlaştı. Tom ile konuşmak tahmin ettiğimden daha zor oluyordu. Çünkü karşımdaki adamla konuşmam bile yüzsüzlük gibi geliyordu bana.

"Eee şeyyy, ben değilim. Kedilerim evi mahvediyor. Sana mesaj atacağım. Eğer istersen"

Ne saçmaladığım hakkında zerre fikrim yoktu sadece mesajdan devam etmek için bahane uyduruyordum. Neler olduğunu anladığına da emindim. Telefondan çok hafif bir gülme sesi geldi. Karşıma baktığımda ise Tom oradaydı. Şirin gülümsemesini özlemişim diye düşündüm. Gözlerimi açıp kapayarak bu halüsinasyondan kurtulmaya çalıştım. Sadece bir gülümseme bana neler yaptırmıştı. Şuan hissettiklerimi beklemiyordum. Kafamı evin içinde panikle gezdirirken Joe ile olan resmimize baktım. Kendimi ona sabitledim. Gülümsemeyi duymamaya başlayana kadar. Telefondan gelen kısa tatlı gülüş yerini sevimli bir cümleye bıraktı.
"Ah senin sevimli küçük kedilerin, üstlerine suç atılmayı hiç haketmiyorlar."

Bu biraz küstahça diye düşündüm.  Ama kızamazdım. Her şeyi olduğu gibi belli etmiştim çünkü. Ben de gülümsedim. Ve onun da duymasına izim verdim. Tıpkı Joe'ya yaptığım gibi ondan da gülüşümü saklamadım.

"Sana mesaj atarım,Tom.Hoşçakal."

Güldüğümü farketmiş olmalı ki aynı sıcak gülüşü tekrarladı. Telefonun kapanmasını hem çok istiyor hem de hiç istemiyordum. Hissettiğim şey Tom'a karşı olan duygular değildi. Ben sadece onun çevremde olmasını özlemiştim. Sevimli anlarımıza geri dönmüştüm.

"Hoşçakal,Tay.Taylor." Sonu biraz kalbimi kırmıştı. Ama yine de bana kızgın değil gibi duruyordu. İşim kolay olacak ve bu dertten şu halüsinasyonlardan kurtulacağım.

Karşımda beliren Tom'a sarılma isteğimi onun sert cümleleri bastırdı. Daha fazla halüsinasyon istemiyordum. Çünkü kalbimi nasıl kıracağını çok iyi biliyordu

"Gülümseme Swift, Beni bir kez daha kandırmaya hakkın yok"

AFTERGLOW//hiddleswiftWhere stories live. Discover now