-5-

449 16 15
                                    

Direkt onu geri aradım. Ne diyeceğimi bilmiyordum ama beni neden aradından fazlasını konuşmak istiyordum. O bana bir terapist gibi yaklaşırdı. Evet beni sevdiğini hissettirdiği kadar beni anladığını da hissettirirdi. Onu bir köprü gibi gördüğüm için, özgürlüğüme giden yol olarak gördüğüm için asla gerçek manada aşkına karşılık veremedim. Şuan ihtiyacım olan şeyin tam olarak bu olduğunu anlıyorum. Destansı bir aşktan fazlası... Kendimi tam olarak anlatabildiğim bir adam. Joe bana gerçekten değer veriyordu. Yaşadığımız şeyler sahte değildi. Beni destekliyordu ve beni önemsiyordu. Ben de şu ana kadar hep ona açık oldum. Duygularımı hiç gizlemedim ve beni anladığına kendimi inandırdım. Ama kendimi anlattığım zaman herkesin anlayacağını düşünmüyordum. Sadece Joe'ya olan aşkımı büyütmekle meşguldüm. Oysa sadece bir kere ona karşı kendimi ifade edemedim. Ve hiçbir şekilde beni anlamaya çalışmadı. Tom anlar mıydı diye düşünmeden edemedim. Belki anlamanın ötesinde hissetmişti. En olgun tavsiyeleri hep Emma verirdi. Yarın onunla konuşacaktım. Ama şimdi dönmem gereken bir telefon vardı

"Hey Tom, özür dilerim görmemişim."

Bunu yaptığım için huzurlu hissediyordum. Samimi bir şekilde gülümseyen Tom'u gördüm. Hayali Tom'u...

"Oh sorun yok. Sadece iyi olup olmadığını sormak istedim. Bilirsin böyle konuşmaların sonunda insanların kafası karışabilir ve tüm günleri mahvolabilir."

İşte bu olmadı diye iç geçirdim. Onunla sadece bir kere konuştum diye aklımın karışacağını düşünmüş hatta emin olmak için aramıştı. Aslında biraz haklı olabilirdi. Ona iyi olmadığımı anlatmayı istiyordum ancak bu cümlesinin üstüne emin olamadım.

"Aslında bakarsan kafam hiç karışmadı. Sadece sebebini bilmediğim bir şekilde iyi hissetmiyorum. Bu seninle alakalı mı onu bile bilmiyorum."

Tamam onunla konuşmak istiyordum. Onun cümlesini kabul etmek biraz fazla olurdu ama yine de kendimi açmalıyım diye düşünmüştüm. Üç saniye sonra pişman olduğum gerçeği de var. Bunu yanlış anlayacak, beni anlamayacak ve çapkın bir şekilde gülümseyerek ondan hoşlandığımı sanacak.

"Ben de. Neden böyle hissettiğimi anlayamıyorum. Belki sen de böylesindir diye düşündüm. Taylor söylediklerimi lütfen yanlış anlama. İma veya dokundurma kesinlikle yok. Ben sadece de-"

Düşündüğüm hiçbir şey gerçek olmadı. Mükemmel bir şekilde karşıladı ve hatta sanki bunu düşündüğümü hissetmiş gibi bir de kendini açıklamaya çalıştı. Onunla konuşmayı kesinlikle çok seviyordum. Beni anladığı da ortadaydı.

"Tabii ki yanlış anlamadım. İyi hissetmediğim de doğru ayrıca. Ama sebepsiz olması garip geliyor."

Sebepsiz mi? Hayır. Hayali bir Tom görüyorum. Kafam inanılmaz karışık. Joe'ya aşık olmama rağmen beni anlamadığını düşünmeye başladım. Bir de susmayan bir vicdan...

"Sebepsiz olmadığına eminim. Sadece sebebi hakkında düşünmek veya konuşmak istemiyorsun. Eğer erkek arkadaşınla ilgili ise-"

Hep sözünü kestiğimin farkındaydım ama bu cümleleri kurmasını istemiyordum. Çünkü haklıydı. Pekala belki de seni bu kadar anlayan bir adam bazen korkutucu olabilir.

"Erkek arkadaşımla ilgili değil. Onunla ilgili her şey mükemmel. Ama biraz haklı olabilirsin. Belki de seninle konuştuğumu ona söylemediğim için vicdan yapıyorumdur belki de tek sebebi bu-"

Sözümü kesme sırası ona gelmişti. Ağır konuştuğumun farkındaydım ama böylesi daha iyiydi. Joe'ya kendimi biraz açmadığımda ki sağlıklı hissetmediğimi bile söylemiştim; beni anlamayıp gitmişti. Oysa Tom kendimi bu kadar saklamama rağmen beni anlıyordu. Kafamın karışması için bir sebep daha.

"Erkek arkadaşınla ilgili yolunda giden şeyler için gerçekten sevindim. Bence ona bunu anlatmalısın. Seni anlayacaktır. Ben kız arkadaşıma anlattım."

Hayır! Gözyaşlarım akmaya hazırdı. İşte bunu gerçekten beklemiyordum. Telefonu kapatıp ağlamaya ihtiyacım var diye düşündüm. Ama neden buna üzülüyordum? İşte bunlar gerçekten yaşanmamalıydı. İki hafta önce evlilik hayalleri kurarken aptal bir halüsinasyon bütün her şeyi mahvetmişti.

"Evet haklısın belki de bahsetmeliyim. İyi geceler Tom."

Şimdi ağlamak için kendime izin verdim. Olivia hemen karnıma yatmıştı. Onun başını okşarken Tom'un kız arkadaşını düşündüm. Onu anlayan bir adama sahip. Ne şanslı!

Odamın kapısına baktığımda ise Tom'u orada gördüm. Tabii ki şaşırmadım. Artık alışıyordum. Hatta korkmuyor bazen seviniyordum bile. Tom'u bu şekilde görme düşüncesi bile hoşuma gidiyordu. Gerçek bir deliyim. Delirdim.

"Ağlama Swift. Seni güldürmeyi daha çok seviyorum."

Evin içinde kendi kendime konuşuyo olma düşüncesi biraz beni ürpertse de ona cevap verdim

"Ben sadece beni rahat bırakmanı istiyorum."

Onun gülüşü... Altındandı.

"Bu olacak Swift. Sadece gerçek bir Tom bulduğunda."

Ağlamaya devam ediyordum.

"O beni affetti. Niye hala buradasın? Sadece gitsene. Sen benim vicdanımın sesinden başka bir şey değilsin. Ben bir Tom istemiyorum. Zaten iyi bir erkek arkadaşa sahibim."

Yüzünde hala bir tebessüm vardı ama bu kesinlikle tatlı değildi. Tüylerimin dikenleşmesini izledim.

"O seni affetti ve vicdanın rahat. O zaman biraz mantılı düşünsene Swift. Belki vicdanının sesi değilimdir. Susturduğun kalbinin bir çığlığıyımdır. Her şeyin düzeleceğine inanıyorsan Tom'u dinle ve Joe'ya her şeyi anlat. O seni ANLAYACAKTIR."

Ve kocaman gülerek kayboldu.

Susturduğum kalbimin çığlığı...

O seni anlayacaktır...
Hayır Tom hayır
O beni anlamayacak.
Benim anlamsızlığım sadece sende şekilleniyor.
Ben sadece senin anlaman için varmışım gibi hissediyorum.
Seni seviyorum Tom.

AFTERGLOW//hiddleswiftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin