1. Kitap - 5. Bölüm

13K 959 120
                                    

"Ama bir şartım var." derken kimsenin bunu dememi beklemediğinin farkındaydım, meraklı gözlerle bana bakıyorlardı. "Lisa'ya veda etmem hiçbir yere gitmem. "

Şartımı beklediğimden çabuk kabul etmişlerdi, hatta hep beraber Lisa'ya anlatacağım hikâyeyi bile planlamıştık. Lisa'nın söylediklerimin ne kadarına inanacağını bilmiyordum ancak onunla haberleşmeyi kesmediğim sürece bana güveneceğinin farkındaydım. Anlatacağımız hikâye basitti; tedavim için başka bir ülkeye gönderiliyordum, partide aniden ortadan kaybolmam ve hiçbir şeyi hatırlayamasak kadar sarhoş olması işleri kolaylaştıracaktı.

Konuşulması gereken her şey konuştuktan sonra eşyalarımı toplama bahanesiyle odama doğru ilerledim. Bir süre yalnız kalmam gerekiyordu ve ayrıca tümüyle bir bahane sayılmazdı. Zihnimi toplamam için gerçekten yalnız kalmaya ve düşünmeye ihtiyacım vardı. Sadece fiziksel değil zihinsel olarak da hazırlanmalıydım.

Odama gittiğimde kendimi yatağıma attım, ne kadar orada öylece durduğumu bilmiyordum. Ancak eninde sonunda eşyalarımı toplamaya başlamam gerektiğinin farkındaydım. Bir süre sonra yavaşça ayağa kalktığımda camımdan gelen küçük bir tıkırtı fark ettim. Umursamayarak dolabıma yöneldiğimde aynı ses artarak devam etmişti.

Ve camın önünde gördüğüm görüntüyle birlikte kalp atışlarım bir anda hızlanmıştı. George çömelerek camın kenarına bir kuş gibi tünemişti ve açmam için hafifçe cama tıklatıyordu. Hızlıca camı açtığımda kıvrak bir hamleyle kendisini içeriye attı.

"Burada ne arıyorsun?" dediğimde her ne kadar şaşkın olsam da geldiği için midemde sevinçle uçuşan kelebeklere engel olamıyordum.

"Antrenmanlara tırmandığımız yüksekliklere göre bu hiçbir şey." Derken neşeli görünmeye çalıştığının farkındaydım ancak gözleri kendini ele veriyordu. Hiçbir şey söylemeden ona bakmaya devam ettiğimde bana doğru yaklaştı ve aramızdaki mesafeyi kapadığında sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum.

"Seni kaçırmaya geldim." derken elinin belimde dolandığını hissedebiliyordum. İlk başta şaka zannederek gülümsediysem de ciddi olduğunu fark etmem çok uzun sürmemişti.

"Bunu yapabiliriz. Sabah herkes uyurken, ikimiz buradan çıkabiliriz."

"Bunu yapamam, George" derken bir adım gerilemeye çalıştım ancak belimdeki eli uzaklaşmama izin vermiyordu.

"Valeri, beni bırakıp gidemezsin." Derken yüzündeki kırgın bakışı kalbimi delip geçse de kararımın doğru olduğunun farkındaydım. Her şeyden önce burada olmam onun için bir tehlikeliydi.

"Beraber uzaklara, kimsenin bizi bulamayacağı bir yere gidebiliriz. Sadece sen ve ben."

"Bu çok tehlikeli George, kendimi kontrol edemediğimi biliyorsun."

"İlaçlarını da alırız, onlar sayesinde bunu öğrenebilirsin. Belki de hiç dönüşmene gerek kalmaz. Bir çaresini bulabiliriz."

Dediklerinde ciddi olmamasını umarak gözlerinin içine baktığımda oldukça ciddi olduğunu fark ettim. Gerçekten bunca seni kendimi bok gibi hissetmemi sağlayan ilaçları alıp onunla birlikte sonsuza dek mutlu yaşayabileceğimi mi zannediyordu?

"Ne?"

George yüzündeki gülümsemeyi genişleterek beni kendini daha da çok yakınlaştırdı. "bunu istemediğini biliyorum. Buna dönüşmek zorunda değilsin, onlar kendi başlarının çaresine bakabilir. Ve böylece sen, hep benimle kalırsın."

George her zaman bu kadar kalın kafalı mıydı, yoksa bu az önce Colton'dan aldığı darbenin bir etkisi miydi anlamakta güçlük çekiyordum.

DOKUNULMUŞWhere stories live. Discover now