1. Kitap - 19. Bölüm

11K 787 138
                                    

Sebastian

Sürülerle yaptığımız toplantı beklediğimizden uzun sürmüştü ama güzel sonuçlar almıştık. Planladığımız gibi her şey yerli yerinde gidiyordu. Bölgelere mesajlar iletilmişti ve tüm kurtlar buraya yola çıkmak için hazırlıklarını yapmaya başlamışlardı. Birlikte daha güçlüydük, bir avuç avcı ve vahşi bizi yenemezdi.

Ben yönetimde olduğum sürece buna izin vermezdim, yıllar boyunca süregelen birlik bozulmayacaktı. Ancak Roden toplantı boyunca sessiz kalmıştı, bunun Valeri'yle bir ilgisi olup olmadığını anlamaya çalışsam da başarılı olamamıştım. Sebebi her ne olursa olsun ona güvenmiyordum, bir gözümüz üzerinde olacaktı.

Avcılarla yapacağımız toplantı için salona ilerlediğimde Valeri'nin kokusunu etrafta alamıyordum. Toplantı için konuştuğumuz saatin üzerinden neredeyse bir saat geçmişti avcıların beni beklediklerini biliyordum; Alaric benden önce buraya gelerek durumu bildirmişti. Peki Valeri neredeydi?

Kapıyı açtığımda odadaki gözler üzerime sabitlenmişti ancak hiçbirisi aradığım yeşil çift değildi, odada yoktu. Kalp atışlarım hızlanırken, içimi korkunun karanlığı kaplıyordu. Kurdumun artık daha fazla rahat durmayacağının farkındaydım, eşini istiyordu, eşini arıyordu.

"Valeri nerede?"

George oturduğu yerde gerinerek ayağa kalktı.

"Eşi sen olduğuna göre, bunu bizim sana sormamız gerekmiyor mu? Saatlerdir sizi bekliyoruz majesteleri." derken ifadesiz bir şekilde bakan gözlerini yüzüne gömmek istiyordum. Burada olmasından yeterince rahatsızdım bir de hiçbir şey yokmuşçasına benimle böyle konuşamazdı, benim bölgemde olmazdı.

Boğazımdan çıkan hırıltıyla birlikte ona yaklaştığımda odadaki herkesin korkusunun kokusunu alabiliyordum. George'un önünde durduğumda kendimi kontrol etmekte zorlanıyordum ancak şuan sırası değildi, Valeri'nin nerede olduğunu bilmezken bu et yığınıyla uğraşmayacaktım.

"Bir daha saygısızlık edersen o dilini koparırım parlak çocuk." dediğimde sesim boğuk ve kalın çıkmıştı, siyah gözlerimde belirmeye başlayan maviliği görmüş olmalıydı ki belindeki minik hançere uzandı. O aptal kolunu tek bir hamleyle kırabileceğimi bile bilmiyordu.

O sırada kapının hızlı bir şekilde açılmasıyla dikkatim içeriye giren Colton'a kaydı. Nefes nefeseydi ve yüzü bembeyazdı. Arkasında beliren Teresa'nın tedirginliği yüzüne yansıyordu, bir şeylerin ters gittiği kesindi.

"Onu bulamıyorum."

Kimden bahsettiğini söylemesine gerek yoktu, Valeri'den bahsettiğini biliyordum. Kalbime saplanan ani acıyla birlikte gür ulumam köşkte yankılandığında artık daha fazla beklemeyecektim, bu saate kadar beklemem bile yanlıştı.

Kendime lanet okuyarak etrafa bakındım. Ancak herkes birbirine bakıyordu, hiçbirinin Valeri'nin nerede olduğundan haberi yoktu.

"Ona ulaşamıyorum, bir şekilde zihninden beni bloke ediyor."

Kurdum bana olan sinirini belli edercesine kendi kendine ortaya çıkmaya başladığında ilk defa kontrolümü kaybediyordum. Kontrolümü kaybediyordum çünkü korku kalbimi ele geçirmişti, onu bir an önce bulmalıydım, eşimi bulmalıydım.

Bana ihtiyacı vardı.

Üzerimdeki kıyafetleri yırtarcasına açık olan camdan dışarıya doğru sıçradığımda sesim köşkün bahçesinde yankılanmıştı.

"Muhafızları toplayın."

Bedenimdeki her bir kemik kırılıp yeniden kaynadığında acı hissetmiyordum, normalde hafif bir yanma hissi olsa bile şuanda hiçbir şeyin önemi yoktu.

DOKUNULMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin