4

472 51 49
                                    


M: Hala işle mi ilgileniyorsun?

M: Bu arada, ne iş yapıyorsun sen?

J: Şey, pek ilgi çekici bir iş sayılmaz boşver. Ayrıca üzgünüm sana yazmayı unuttum. Eve yeni geçtim ve yemek hazırlıyordum, tv izlerken yemek yemeyi severim :)

M: Güzelmiş, hangi şehirde yaşıyorsun?

J: Vancouver.

M: Vay canına! Resmen hayatımın aşkı olan kişiye çok yakınsın. Senin yerinde olmak isterdim.

M: Ayrıca oralara hiç gelmedim, numaramı nasıl buldun sen?

J: Bu konuyu aştık sanıyordum, hem bu hayatının aşkı olayı ilgimi çekti. Bir erkek mi kız mı?

M: %100 gay olduğumu bildiğine göre, gerisini sana bırakıyorum Sherlock Holmes!

J: Tamam tamam, teslim oluyorum. Anlatta dinleyelim, bay Dimitri.

M: Supernatural'da oynayan çocuk, seksi olan. Ve kesinlikle daha yetenekli olanı. Her neyse, Jensen Ross Ackles. Mükemmelliğin vücut bulmuş hali.

M: Hey, seni aramama ne dersin? En azından bu yabancılık biraz azalmış olur.

J: Şu an olmaz, üzgünüm. Bu arada, şey ben o bahsettiğin adamı tanıyorum. Supernatural dizisinde çalıştığım için. Eğer istersen bir tür imzalı fotoğraf falan alabilirim.

M: AMAN TANRIM BU BİR MUCİZE FALAN OLMALI.

M: DUR BİR SANİYE MUTLULUK DANSI YAPIP GELİYORUM.

M: Gerçekten inanamıyorum, bunun olma olasılığı yüzde kaç? 0001 falan mı?

M: Harika, harika ve HARİKA! TEŞEKKÜRLER TANRIM.

M: Tabiki imzalı fotoğraf istiyorum, ayrıca en sevdiği kitabında imzalı olanını.

M: Birde çıplak poz muhteşem olurdu ama zorlamamak lazım...

J: Sonunda sakinleşebilmen güzel, yaklaşık 25 dakika sürdü.

J: Tamamdır, sonuncu hariç halledebilirim. Hem sen niye bu adama bu kadar vurgunsun ki? Gayet sıradan, o kadar yakışıklı da sayılmaz.

M: Sakın. Sakın ona laf etmeye cüret etme. Bu sana çocuksu gelebilir ama onu tanımasam da tanıyor gibiyim, ayrıca benim için çok değerli.

M: Hem kimse vurgun olmak deyimini kullanmıyor, ihtiyar.

J: Sen benden büyüksün, unuttun mu?

M: Yaş sadece rakamlar ve geçen yılların sayısı değildir, Robbie.

J: Büyük laflar.

M: Benimle ilgili her şey büyük  ;)

J: Olayı sexting'e falan çevirmeyi düşünme, tamamen hetero= ben.

M: Gerçeği varken neden sexting yapayım, birazdan çıkıyorum. Umarım şanslı gecelerimden birindeyimdir.

J: Pekala, görüşürüz o zaman? İyi şanslar.

M: Teşekkürler yabancı! Hoşçakal. Zaten sevgili arkadaşım Vicki sürekli telefon oynadığım için başımın etini yiyor.

Misha Vicki'ye döndü. "Bu adamla alakalı içimde farklı bir his var, Vic."

"Ne yani, görmediğin hatta sesini bile duymadığın bir hetero'ya mı aşık oldun?"

"Hayır, öyle değil." diye açıkladı Misha. "Daha farklı, bir tanıdıklık, yakınlık hissediyorum. Belki de eski arkadaşlarımdan yada tek gecelik ilişkilerimden biri benimle alay ediyor."

"Sanmıyorum." Vicki omuzlarını silkti. "Basit bir alay için saatlerce mesajlaşmaz kimse, en azından böyle ilgili halde."

"Belki." Misha pek ikna olmamış gibiydi. "Yinede, resmi yok ve sesini de duyurmuyor. Başka kim neden kendini böyle gizlesin ki?"

Vicki kocaman gülümsedi. "Belki de etrafımızdan sana çok aşık olan biridir ve korkuyordur, reddedilmekten yada açığa çıkmaktan."

"Daha olası, evet. Sonraki günlerde gözümüzü dört açalım."

Başıyla onayladı Vicki. "Umarım öyledir, düzenli ve sekse odaklı olmayan bir ilişkin olmaması hoş olurdu Mish."

"Jensen Ackles'ı ayarlarsan, neden olmasın?"

Misha odasına geçip hazırlandı, bara geçecekti. Birkaç aydır figüranlık dışında iş bulamamıştı. Başlarda zorlanacağını bilsede, parasal durum olarak düşünmemişti. Yakınlarda rol gelmezse yeni bir meslek edinmesi gerekebilirdi.

Odadan çıkmadan duvarda asılı Jensen posterine baktı. "Bir gün seni yatağa atacağım, Bay Ackles."

strangers //cockles ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin