7

489 66 58
                                    

Oy ve yorum sayılarının bu kadar düşük olması beni üzüyor, o yüzden bu bölümü ikiye ayırdım. Uzun uzun yazıp 6-7 yorum görsem üzülürüm.
Neyse bebeklerim, görüşmek üzere...

Jensen'ın hayatı boyunca bu kadar heyecanlı olduğu an çok azdı. Sabah olmuş, sete gitmek için hazırlanmıştı. Misha hala mesaj atmadığı için ne yapacağına da karar verememişti. Bir yandan onunla denk gelmek istiyordu, bir yandan korkuyordu. Aslında korkulacak bir şey yoktu ama o kadar gergindi ki kesinlikle bir hata yaparak kendini ele verirdi. Son kez telefonuna bakıp dışarı çıktı. Etrafına bir göz attı, kimseler yoktu. Arabasına binip sete gitti. Normalde bugün çekim 12'deydi ama o gün Misha'ya 9 dediği için erken gelmişti. Arabasını park edip karavanının önündeki sandalyesine oturdu. Telefonunu çıkarıp Danneel'e günaydın mesajı attı. Cevap verince mesajlaşma uzadı, dolayısıyla Jensen dalmıştı. Kendisine seslenildiğini duymasıyla başını kaldırdı. Mavilerle buluştu anında. Beş altı adım ilerdeydi.

"Kendini kaybetmişsin, iki kez seslendim." dedi Misha. Üzerindeki dar siyah pantolon ve bordo gömlekle çok harika görünüyordu.

Jensen bozuntuya vermemek amaçlı. "Üzgünüm tanıyamadım," dedi. Telefonunu cebine koydu. "Yeni mi çalışmaya başladınız?"

"Umarım öyle olur, sana hep yakın olmak hayatımı güzelleştirirdi."

Misha ellerini arka ceplerine koyup sırıtarak Jensen'a baktı. Bu adamın özgüvenine hayrandı. "Dostum, kim olduğunu bilmiyorum ama burda işler o şekilde yürümüyor. Tanımadığın birine gelip şakalar yapmayı normal bulmuyoruz."

Sıkılmışçasına nefesini verdi Misha. "Ben senin hayranın gibi bişeyim, geçen panellerden birinde soru sormuştum, imza seansına da gelmiştim. Hatta koluna numaramı bile yazmıştım, azıcık etki bırakmayı umuyordum açıkçası."

Demekki Jensen iyi idare ediyordu. Anlaşılmamıştı.

"Afedersin," dedi biraz geçte olsa. "Çok kişiyle muhatap oluyoruz, hepsini aklımda tutamam. Sete nasıl girdiniz peki?"

"Sizli konuşmayı bıraksan? Sana asılmamı engelliyor."

Jensen istemsizce güldü. Mesajlardaki gibiydi, aynı cesurluk, aynı tatlılık.

"En azından öncekine göre daha iyisin, belli bir samimiyet bile seziyorum." Misha da gülümsüyordu. "Ayrıca, iş başvurusu için geldim sayılır, cv bırakıp gideceğim. Ama birkaç gün burda olacağım, çılgınca eğlenmek istersen."

"Gel, seni gideceğin yere kadar geçireyim. Kaybolursun şimdi sen."

"Memnun olurum, Bay Ackles."

Jensen gergince saçlarını karıştırdı. Öyle hitap etmesi ilginç bir şekilde hoşuna gitti. Ayağa kalkıp Misha'ya yöneldi. O da ellerini ceplerine koydu.

"Ciddi soruyorum, burda işin bitince bir şeyler yiyelim mi? Vancouver'a ilk kez geliyorum."

Jensen birkaç saniyelik düşünme payı verdi kendine. Aslında onunla vakit geçirebilmeyi istiyordu, ama aynı zamanda garipti. Jared yada başkası sorsa, ne cevap verirdi?

"Tamam, olur." dedi. "Madem yabancısın, o kadar misafirperverlik elimizden gelir."

"Güzel."

Devamında konuşmadılar. Misha içeri girmeden hemen önce dönüp "Şans öpücüğü vermeyecek misin?"

Jensen sinirlenmekle utanmak arasındayken hemen toparladı. "Şaka yaptım, o kadarını elde edemeyeceğimi biliyorum."

Jensen 'bu adam iflah olmaz' cümlesini anlatırcasına başını salladı. "İyi şanslar, ben makyaj karavanına geçeceğim, ordan da sahneleri çekeceğiz. Sen benim karavanımın orda bekle, istersen içine de girebilirsin. Dinlenmek için."

Misha teşekkür etti ve kaybolmadan hemen önce öpücük attı.

Jensen hızlı adımlarla uzaklaşırken ellerinin terlediğini farketti. Nasıl bu kadar etkileniyordu vücudu, kendine ihanet edercesine?

Makyajı ve saçı bitmesine yakın, mesaj geldi. Kim olduğunu düşünmeye gerek yoktu.

M:Bil bakalım ne oldu? Onu yemeğe davet etmesi için teşvik ettim ve o da tamam dedi!

J: Süper!

M: Hayatımın aşkıyla yarı-randevu sayılacak bir gelişme yaşıyorum ve tepkin bu mu?

J: Dostum, modunu düşürmek gibi olmasın ama o adam gay değil. Sevgilisi bile var, bazen sete ziyarete de geliyor.

M: Bir gay'i gördüğümde tanırım. Gerçekten, ilk gördüğümde bu kadar değildi ama etkimi görebilmiştim gözlerinde. Bu kez tüm vücudundan kolaylıkla okunuyordu.

J: Yada kendini öyle olduğuna ikna etmeye çalışıyorsun.

M: Robbie, üstün gay tarayıcılarımı hafife alma sakın. Jenny boy tamamen erkeksilikten oluşan, her konuyu rahatlıkla konuşup rol yapmasına gerek kalmayacağı bir ilişki arıyor. Daha sert bir seks, açık görüşlü olmak ve ilişki de kovalayan değilde kaçan, ilgi gören kişi olmak istiyor.

Jensen hayretle ekrana bakakaldı çünkü adam resmen her söylediğinde haklıydı. Bu gay olduğunu göstermezdi, orası ayrı. Yine de bu kadar nasıl tanıyabiliyordu? Şimdi daha da gergin hissetmeye başlamıştı. Cevap yazmadan telefonu cebine koydu ve çekimlere gitti. Çekim bittiğinde karavanına giderken yorgunluğundan ötürü olsa gerek, Misha'nın bekleyeceğini unutmuştu. Karavana girdi, üzerindeki gömleğin birkaç düğmesini açıp başından çıkararak yere attı. Su içmek için arkasını döndüğü sırada gördü onu. Koltuğunda uzanmış, yüzünde memnun bir ifadeyle kendisini izliyordu.

"Sapık falan mısın?"

"Aşığım."

strangers //cockles ✔️Where stories live. Discover now