11

536 56 41
                                    

Valla söylemekten de sıkıldım ama, düzenleme yapmadım ve parça parça farklı zamanlarda yazdım sıkıntılı olmuş olabilir kusura bakmayın. Çokça oy ve yorum istiyorum, hadi bakalım bi 15oy 25 yorum gelir sizden. Öptüm çok bye!


Jensen keyifliydi. Misha'nın eşyalarını toplamış taksiyle eve geçiyorlardı. Sanki yeni aklına gelmişçesine, "Dani" dedi. "Bugün Danneel gelecekti, tamamen unutmuşum."

Misha ofladı. "Yine pişmanlık içeren bir konuşma mı duyacağım? Eğer öyleyse beni direkt havalimanına bıraksan iyi olur, uğraşamayacağım artık."

"Hayır öyle değil. En azından bir arayıp ne yaptın diye sormam gerekirdi, ama saat geçti boşverdim."

Misha konuşmadı, Jensen da. Sessizlik içinde geçti yolun devamı. Eve geldiklerinde Jensen önden inip bavulu aldı ve kapıyı açtı, Misha hala sessizdi. Evin içine girince odaları gezdirdi Jensen, yatak odasına geldiğindeyse durdu. Duvara asılı resimlere gözü takıldı.

"Danneel'i aldatıyorum, ama suçlu hissetmiyorum garip değil mi?" diye sordu Jensen. "Hemde bir erkekle aldatıyorum, inanması hala güç."

Misha da resimlere baktı, sevdiği adamın elini tuttu. "Suçlu hissetmiyorsun çünkü ona karşı hiç bir zaman saygı dışında bir hissiyatın olmadı. Belki de kafa dengi olduğu için iyi de arkadaştınız ama fazlası yoktu. Jen, hayatını yaşayacak olan sensin; nasıl bir hayat olacağını, kiminle ne kadar zaman geçireceğini de sen belirlemelisin."

"Öyle yapacağım."

Misha konudan alakasız olarak elini çekip telefonunu çıkardı. "Pardon, bir arkadaşa mesaj atacağım."

Jensen biliyordu. Robbie'ye yazacaktı, ve mesaj sesi Jensen'ın telefonundan gelecekti. Ama elinden hiçbir şey gelmezdi. Çaresizce bekledi. Misha hızlıca birkaç kelime yazdı, telefonunu cebine koydu. "Eveet, --" diye başlamıştı ki, mesaj sesi yankılandı odada. O kadar şüpheci baktı ki maviler, Jensen ne bahane bulacağını bilemedi. Telefonunu çıkarıp rahat görünmeye çalışarak baktı.

Selam Rob, nasılsın?

Hızlıca mesajlardan çıkıp Danneel'e yazdı. Gelip gelmediğini sordu. "Dani, uyuyup kalıp kalmadığımı sormuş."

"Anladım. Hadi kahve yapta içelim, süper star Jensen Ackles." dedi Misha, ardından yanağından öptü. Yatağa geçip uzandı.

Jensen mutfağa geçince ne kadar boktan bir durum içinde olduğunu düşündüğü için kahveyi koymayı birkaç dakika boyunca unuttu. Lanet olası Robbie detayını hep es geçiyordu. Tesadüfen, yada Misha'nın çözmesiyle olay açığa kavuştuğunda ne olacaktı? Acaba kızar mıydı, yada onu kandırdığını mı düşünürdü? Gerçi bir bakım öyle olmuştu, hakkı vardı. Kahve makinesini iki koyu nescafeye ayarlayıp bardakları yerleştirip telefonu aldı Jensen. Şimdi yazsa dikkat çekerdi ama normalde geç cevap yazmadığı için yine şüpheli bir durumdu.
Mesajı yanıtlamamayı seçti, önce iyice düşünmeliydi boş bir zamanında.
Mesaj sesini kapatarak kahveleri de alıp yatak odasına geçti.

"Teşekkürler" diyerek kupayı aldı Misha. "Bu arada, Danneel'e benim burda kalmamla ilgili ne diyeceksin?"

"Bir arkadaşım olduğunu ve beni ziyarete geldiğini, otelde rahat edemez fikriyle evime davet ettiğimi. Sorun edeceğini sanmıyorum." Jensen şu an bunu çok takmıyordu zaten, çünkü sorunlarla baş etme yöntemi ertelemekti. Dani ile yüzyüze gelene kadar rahattı.

"Güzel o zaman. Ama ben burdayken onunla birlikte olursan, yani bu evde hepimiz aynı ortamdayken, bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum söyleyeyim." Misha'nın sesi şimdiden morali bozulmuş gibi geliyordu. Onun açısından da zor olmalıydı, sevgilisi olan gizli bir gay'e aşıktı. Gerçi o konuda emin değildi, gay gibi hissetmiyordu.

"O kadar da değil," diye güvence verdi Jensen. "En fazla öpüşmeye tanık olursun o kadar, ama hayatım boyunca hiç kimseyi senin gibi istemediğimi de bil. Seninleyken daha doğal, daha zevk verici her bir dokunuş dahi."

Misha memnun bir ifadeyle gülümsedi. "Asla bu hallere geleceğimizi düşünmezdim. Hayal dahi edemezdim, her ne kadar cinsellik odaklı olsa bile. Mucizevi."

Jensen cevaplamayı isterdi. Sadece cinsellik değil, demeyi. Yada daha fazlasını da denemeyi istediğini söylemeyi. Ama yapamazdı, o kadar cesur değildi bu tarz konuşmalarda. O yüzden sadece kafasıyla onayladı. Kahveleri bitene dek konuşmadılar. Aslında sessizlikte güzeldi, Misha varken. Rahatsız edici değildi.

Jensen kupaları bırakıp geldiğinde Mishanın yatakta oturuyor olduğunu gördü, sırtı yatak başlığındaydı ve ayaklarını uzatmıştı. "Kucağıma gelmek ister misin?" diye sordu. Jensen reddedemeyeceğinin bilincinde, vakit kaybetmeden üzerindekini çıkarıp attı ve kucağına geçti.

Misha o kadar hızlı öpüşmeye başladı ki Jensen afalladı. Bir yandan ona karşılık vermeye çalışıyor, bir yandan da o siyah seksi saçlarını çekiyordu. Öpüşme hep güzeldi, ama Misha Jensen'in boynunu ısırıp emdiğinde tamamen uçmuştu. Nefes nefese, inlemelerle geçen dakikalar boyunca öpüştüler, birbirlerinin boyunlarını, göğüs uçlarını yaladılar, öptüler. Sonra Misha Jensen'i geriye doğru yatırdı ve bacaklarının arasına geçti. Öperken aynı zamanda Jensen'a sürtünüyordu ve ikisininde pantolonu olmasına rağmen o kadar güzel, zevk vericiydi ki. Belki de çok önceden gay olmaya karar vermeliydi Jensen. Hele hemen sonrasında olan şey muhteşemdi. Misha kulağına eğildi ve orada biraz oyalandıktan sonra "Seni yalamamı ister misin?" diye fısıldadı. Normalde çığlıkla cevap verecek kadar bunu istiyordu ama ortama uyarak fısıltıyla cevap verdi.

Misha pantolonun düğmesini ve fermuarı açarken fazlaca yavaştı, işkence edercesine. Ama bir yandan da bu daha da arzu duymasına sebep olduğu için iyiydi de. Sonunda pantolonu ve baksırı indirdiğinde Misha önce penisi eliyle iyice bir kavrayıp okşadı. Hızlı hareketlerle yukarı aşağı yaparak Jensen'dan yüksek inlemeler kazandı. Elinin donunuşu bile onu zirveye çıkarırken, ağzına alması artık bayılacakmış gibi hissetmesine yol açtı. Önce başını yaladı, öpercesine kibar ve dikkatli. Kendini de Jensen'ı da alıştırmaya çalışır gibiydi. Sonrasında hepsini ağzına doldurdu ve seri hareketlerle yaladı. Hızlandıkça, dilini kullandıkça Jensen daha da zevke geldi ve sadece birkaç saniye önce "Boşalıyorum" diyerek nirvanaya ulaştı. Hayatı boyunca geçirdiği en tutkulu anlar olduğunu söylese yalan olmazdı.

Misha uzanıp ufak bir buse kondurdu dudağına.

Her şey tek kelimeyle muhteşemdi, az sonra çalacak olan zile kadar.

strangers //cockles ✔️Where stories live. Discover now