19

360 40 82
                                    


Jensen için sonraki günler hep aynıydı, sete gitmiş ordan eve gelmiş ve televizyondan açtığı rasgele programların karşısında uyuyakalmıştı. Misha'yı tam iki hafta boyunca görmedi, öyle ki yaptığı şeyden pişman olmaya başladı. Hayır, onunla tartışıp ağır sözler etmesinden değil; Rob'la konuşmasından pişmanlık duymuştu birazcık. Sevgili olmasalar dahi onu uzaktan görmek daha iyi hissetmesini sağlayabilirdi. Yinede o 16 günü atlatmıştı ve bugün ikisinin sahneleri vardı, sadece Dean-Cas olmasa bile, sonuçta onu görecekti.
Makyaj karavanında Mish'e rastlamayı çok isterdi ama o çoktan hazırdı. Zaten genelde yan roller daha önceden alınıyordu saç-makyaja.

Jensen tamamiyle hazır şekilde ortalıkta dolaşıyordu yani, onu görme ümidiyle. Tabi hayat yine yapacağını yaptı ve gördü. Lakin yalnız Misha'yı değil, yanındaki Tim'i de gördü. Onun Tim olduğundan emin olmasının sebebi yaşananlardan sonra onu araştırmış olmasıydı. Yine her bir hücresinde siniri hissetti. Öfkesi katlana katlana artıyor, bedenine sığmıyordu sanki. Öylece baktı onlara. Konuştuklarını duyamayacak kadar uzaktaydı ama hal ve hareketlerine bakınca, Misha'nın çok sıkılmış, hatta bunalmış bir duruşu vardı. Tim ise aynı şeyleri tekrar edermişçesine bir tavırla karşındaydı.

Jensen üzerindeki Dean kıyafetleriyle biraz role bürünerek, elleri ceplerinde rahat adımlarla yanlarına gitti.

"Selam, Tim'di değil mi?"

Sesle ikiside irkildi, belli ki konuşma içinde kaybolmuşlardı. Tim ise daha da şaşkın duruyordu. Onu tanıyor olmasını beklemediğindendi, muhtemelen.

"Evet, Tim. Bir sorun mu vardı Bay Ackles?" Az önceki tavırlarından eser kalmayan genç, şimdi mahçup görünüyordu. Jensen övünmeyi seven biri değildi ama dizinin başrolüydü ayrıca yönetmenlerle yapımcılarla arası çok iyiydi, tek bir sözüyle bu salağı işinden edebilirdi. Yapacağından değildi, ama öyle bir gücü vardı.

"Bende sana aynısını soracaktım, bir sorun mu var? İlerde çekimlerin başlamasını beklerken gözüme iliştiniz, biricik meleğimizin canını sıkmıyorsun ya?"

Şimdi şaşırma sırası Misha'daydı. Aslında Jensen planlayarak söylememişti az öncekileri, öylece ağzından çıkıvermişti.

"Sorun yok, Bay Ackles." diye cevapladı Misha, sorumluluğu üstlenerek. Öyle hitap ettiğinde karşındakinin nasıl etkilendiğini unutmuş olması imkansızdı, bilhassa yapıyordu.

Tim ise bu durumu tersten anlamış, Misha'nın onu savunduğunu sanmış olmalıydı ki "Gönül işleri, kusura bakmayın rahatsız ettiysek." deme cesaretini gösterebildi.

"Gönül işleri, Mish ile mi?" Jensen yumruğunu sıktı, içten içe kendini telkin edip duruyordu. Eğer bir yumruk atarsa devamının geleceğini biliyordu ve üstü başı mahvolsun istemezdi, çekimler yarım saat sonraydı. "Tim sanırım sen olayları yanlış anlamışsın. Geçenlerde saçma bir oyun yüzünden Jared, Misha ve ben hemcinsimizden iki kişiyi öptük. İddaavari bişeydi. Bardaki o garip oyunları, yarışları bilirsin. Kaybettik ve sen bunun sonucunda öpülen sıradan bir kurbandın sadece."

Tim öylece Misha'ya bakıyordu, sinirli olmayan bir şekilde. Misha ise öfkeli mavilerini Jensen'a sabitlemişti. "Üzgünüm Mish ama söyleyip kurtulman daha iyiydi, gerçi bunun için fazla kibar ve düşüncelisin ama. Sonuç olarak Tim, meleğimizi rahat bırakki rolüne hazırlanabilsin. Anladın mı?" Son kısımlarda Jensen'ında sesi sertleşmişti. Daha mesafeli, şakadan uzaktı. Misha omzuna çarpıp gittikten sonra Jen "Ciddiyim," diye ekledi. "Misha bizden sayılır, belli bir dönem buralarda olacak ve bu tarz bir olayın tekrarlanmasını istemiyorum. Magazin programı çekilmiyor burda."

strangers //cockles ✔️Where stories live. Discover now