1.Bölüm: Gizli Gerçekler

602 22 3
                                    

Karanlık..Görebildiğim sadece uçsuz bucaksız bir karanlıktı ama ya hissettiklerim... Onlar öyle güçlüydü ki bu sonsuz karanlıktan çıkamıyordum bir türlü.. Hissettiğim her neyse mutlaka bulmak zorundaydım sanki!

Bu ve benzeri rüyalar görmekten o kadar yorulmuştum ki uyumak artık kabusum olmuştu.. Ne zaman uyusam hep aynı karanlık ve hep aynı hisle karşılaşıyordum.. Tam ben bunları günlüğüme yazarken aniden üvey annemin bana seslendiğini işittim.. Alelacele günlüğü yastığımın altına saklayıverdim..

Kapı birden açıldı ve üvey annem;
"Duymuyor musun beni, dakikalardır sana sesleniyorum!" diyerek söylenmeye başladı.
"Üzgünüm, kulaklık takılıydı." diyerek yanıtladım.
"Aşağıda seni bekleyen biri var iş yerinden olduğunu ve acilen bir şey söylemesi gerektiğini söyledi, neyse konu hallet sonra da gönder gitsin!" dedi sessiz bir şekilde..
Neden bu kadar kaba olmak zorundaydı ki.. "Tamam hırka alayım üstüme geliyorum." diyerek kapıdan çıkmasını bekledim. Hırkamı giyerken kim olduğu hakkında aklıma düşen merak daha da arttı.

Bahçeye indiğimde arkası dönük halde gökyüzünü seyreden bir adamı gördüm, iş yerinden biri gibi değildi pek de..

"Affedersiniz, iş yerinden beni görmeye gelen siz misiniz?" diyerek seslendim.. Adam yüzünü döndüğünde rüyamdaki o güçlü hissi tekrar hissettim, bu da neydi şimdi?

Adam "Söyleyeceklerim çok önemli sahile doğru gidelim yol boyunca anlatırım bende sana konunun ne olduğunu.." diyerek yanıtladı. Biraz şüpheye düşsem de kabul ettim yinede. Söze "Gerçek aileni ve gerçek hayatın hakkında pek çok bilgiye sahibim ve bunları sana anlatmamın artık tam zamanıydı.." diyerek başladı. Ah çok güzel içimdeki merakı büyütmek için bayağı iyi bir konuşma başlangıcıydı bu! Sadece "Sizi dinliyorum devam edin." diyebildim o an.

Adam boğazını temizleyerek konuşmasına devam etti; "Belki biraz ilginç veya korkutucu gelebilir ancak asıl hayatının bu Dünya ile hiç bir alakası yok.. Daha doğaüstü.. Daha özel.." Dalga mı geçiyor yoksa söylediklerinde ciddi mi anlayamıyordum, bu söylediği o kadar saçmaydı ki adamın deli olduğunu düşünmeye başlamıştım..

Sonra şu sözlerle devam etti; "Geldiğim yerin adı Loris.. Sen daha yeni doğmuştun o zamanlar sadece sen değil hatta senin gibi 7 çocuk daha.. O sıralar Loris büyük bir savaşın tam ortasındaydı.. Senin annen ve baban dahil olmak üzere o 7 çocuğun ailesi de savaşta asker konumundaydı nedeni ise Loris'in en iyileri olmaları. Savaş Loris ve etrafına yayılmaya başladıktan sonra aileler sizin iyiliğiniz için sizden vazgeçmek zorunda kaldılar.. Hepsi sonuna kadar savaştılar ancak bütün güçlerini kaybetmişlerdi sağlık ekibi ve şifacıların müdahalesi dahi yetmemişti. Farklı zaman aralıklarıyla aynı yıl içinde hepsi yaşamlarına son verdiler.. 17 yaşınıza kadar hepiniz izleniyordunuz uzaktan ancak yasalar gereği asıl Loris'e 18'e girene kadar giriş yapmanız yasaktı.. Biliyorsun ki yarın gece yeni yıla giriyoruz, yeni yıl ve yeni yaş.. Biliyorum hayatının ilklerini burada yaşadın ve burayı benimsedin ama buraya ait değilsin.. Gerçek bu, eğer asıl hayatına geri dönmek istersen saat 00.00'a yakın seni Eyfel'in arkasında bekliyor olucam.. O zamana dek kendine iyi bak!" dedi ve aniden kayboldu..

N-nereye kaybolmuştu birden!?
B-bu çok saçmaydı ama nasıl mümkün olabilirdi ki hah! Aklımı kaçırmış olmalıydım.. Duyduklarım iyice sinirimi bozmuştu ve gözlerim dolu dolu kahkaha atıyordum resmen o anda. Ne yapacağımı nasıl tepki vereceğimi bilemez halde eve doğru yürümeye başladım, bunları kimseye anlatamazdım.. Anlatsam da delirdiğimi düşünme ihtimalleri oldukça yüksekti zaten!

"Çaresizlik tüm bedenimi ele geçirmişti sanki.."

LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now