29.Bölüm: Son Şans

42 8 9
                                    

Valencia'nın ortadan kaybolmasıyla saldırı da durmuştu. Ancak sonuçları.. Karşımda iki cansız beden vardı; biri sevdiğim adam, diğeri ise yıllar sonra ancak kavuşabildiğim babam..

İçimde fırtınalar kopmasına rağmen o an tek kelime etmeye mecalim yoktu. Ağır adımlarla, gözyaşlarımın önümü görmemi engellemesine aldırmadan ilerlemeye başladım. Yanlarına çöküp defalarca hayatta olma ihtimallerinin olup olmadığını kontrol ettim.

Yalvarırcasına çıkan sesimle, "Lütfen bu bir rüya olsun, lütfen! Thomas.. Baba.. Yaşamanız için bin kez ölmem gerekiyorsa bin kere de ölürüm ama lütfen uyanın.." diye haykırdım.

Etraftaki herkes gözyaşlarıyla çaresizliğimi izliyor, kimisi bakamıyordu bile. Annem de benim gibi yan tarafıma diz çökmüş hıçkırıklarla haykırıyordu. Yerden destek alarak kalkıp dış kapıya doğru yöneldim. Loris'te sağlıkçılar çoktan işlerine başlamıştı ve hasar gören yerler de sihirle tamir ediliyordu.

Farklı bir medeniyetten gelen bir grup asker ve Kral ile Kraliçe'yi görünce yanlarına yaklaştım. Kimdi acaba bu kişiler, neden gelmişlerdi? Chris benden önce davranarak, "Hera hafıza kaybı yaşıyor, izninizle size ben yardımcı olayım.. Buyrun içeri geçelim." dedi. Nefes bile alamıyordum.. Hafıza kaybım yüzünden bir acizden farksız oluşum ve içeriye tekrar döndüğümde karşılaşacağım şeyler yüzünden hiç bir yere kıpırdayamıyordum.

Chris'in de yardımıyla zoraki bir şekilde tekrar içeriye döndüğümde, içerisinin düzenlenip Thomas ve babamın ayrı ayrı sedyelerdeki cesetlerini gördüm. Annem yanıma gelip kısık bir sesle, "Sana bahsetmiştim ya Galler Kral ve Kraliçesi'den de. İşte onlar gelmiş.. Gerçekten dostlarmış Hera ve bize yardım edecekler." dedi. Ellerimi saçlarımın arasından geçirip hızlıca başımı sallayarak, "Hangi yardım Thomas ve babamı geri getirebilir ki? Bana yapacağınız en büyük yardım şu an canımı almak olabilir!" diyerek yanıtladım.

Galler Kraliçesi omzuma dokunarak, "Elimizde son kalan bir büyülü toprak var. Yüzyıllardır sakladığımız.. Ona Son Şans Toprak'ı derler ama asıl adı Breath. İkisinden birini kurtarma şansınız var, buyrun" diyerek askerleriyle sihirli toprağı bana doğru uzattı. Şaşkınlıkla, "B-ben çok teşekkür ederim ama bunu yapamam.
Bir yandan Thomas, öte yandan babam.. Nasıl seçim yapılır ki bu durumda?" diye sordum. Annem gözyaşlarını temizleyerek, "Sen ve Thomas' daha uzun ve güzel yaşayacak günleri olmalı, bunu hakediyorsunuz. Baban ve ben artık yaşlandık zaten, bir gün elbet yine hep beraber olacağız.. O zamana kadar Thomas ve diğer sevdiklerinle beraber hayatın tadını çıkar.." dedi. Neden normal bir yaşantım yoktu, neden!?

O esnada zihnimde bir erkek sesi işittim, sanki daha önce de böyle bir şey yaşamış gibiydim. Sesin sahibi babamdı ve bana şu sözleri söyledi. "Hera, lütfen anneni dinle ve son şansı Thomas'tan yana kullan.. Siz Loris için büyük bir umutsunuz ve en büyük güç sadece hepiniz bir aradayken çıkabilir. Hem şimdi, hem de geleceğiniz için Thomas en doğru karar.."

Derin bir nefes alarak, "Peki öyleyse kararımı açıklamanın zamanı geldi.. Son şansı Thomas'a vermek istiyorum.." dedim ağlamaktan zar zor konuşarak.. Elimdeki toprağı yavaşça Thomas'ın üstüne serptirdim. Etrafını saran beyaz ışıklar ile birlikte Thomas'ın tekrar hayata dönüşünü izledim sonra da. Thomas hızla sağlıkçılar tarafından özel odaya alınırken babam ise defin işlemlerinden önce ölülerin tutulduğu başka bir özel odaya doğru götürüldü..

Arkalarından öylece bakarken bacaklarım daha fazla bedenimi taşıyamadı ve yere düşüverdim.. Yarı baygın yarı uyanık halde şu sözleri söyledim, "Loris'in ve tüm yaktığın canların üzerine yemin olsun ki Valencia, seni mahvedeceğim.. Hiç bir kötülüğünün karşılıksız kalmasına izin vermeyeceğim!"

LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now