15.Bölüm: Kayıp Jane

73 9 8
                                    

Yurdun önüne geldiğimde kapıda bir afiş vardı ve, 5 Medeniyet arasından en çok tercih edilene gezi yapılacaktı. Galler'ı görür görmez orada yapabileceğimiz gizli bir araştırmayla onların dost mu düşman mı olduğunu az da olsa anlayabilirdik belki diye düşündüm.

Yine o ruh hastası haberci çocuk geldi, "Bay Simon ve Bayan Nandia sizi ormanda bekliyor. Boş zamanınız olduğunu duymuşlar ve tabiki yine acele edin!" dedi ve hızla koştu gitti..

Edward, "Anlaşıldı bunlar bizim canımızı okumaya yemin etmiş. Bir insana bu kadar yüklenilmez be!" diyerek feryat etti. O kadar haklıydı ki..

Ormana girip yanlarına varınca Nandia büyük bir sevecenlikle, "Ah benim canım takımım.. Hoşgeldiniz!" diye karşıladı. Nandia Jennifer'a bakıp, "Bende seni çok seviyorum tatlım.." diyince Jennifer kekelemeye başladı. Ah tabi ya düşünce okuduğunu onlara söylememiştim..

Simon ellerini birleştirdi ve konuşmaya başladı. "Bugün sizlerle Nandia öğretmeninizin uzmanlık alanı olan zihin okumayı öğrenicez. Erkeklerle ben kızlarla eşim ilgilenecek.. Ben de fena sayılmam korkmayın.." Chris öne atılıp, "Birine açılmak için gayet romantikmiş, ilk ben denemek istiyorum.." diyince Thomas gülmeye başladı.

Simon eliyle yanını işaret ederek, "Hadi gel bakalım genç aşık.." dedi. Nandia bu sefer söze başladı, "Yine ilk adımımız hissetmek ve ona destek olarak da odaklanmak.. Başla bakalım Chris.." Chris yaklaşık 5-10 dk sonra, "Bay Simon diyor ki; Her şeyin başı biraz cesaret ve içindeki hisse olan güveninle başlar. Bunu duyduysan eğer şimdi zihne fısıldamaya odaklan ve istediğin kişiye içindekileri söyle.."

Nandia, "Odağını bozma ve devam et.." dedi sessizce. Bir kaç dakika sonra Luna heyecanla, "Ben de senden hoşlanıyorum çılgın çocuuuk!" diye bağırdı. Yerimizden sıçratan sesi aynı zaman da güldürmüştü de..

Luna ve Chris tam anlamıyla sevgililerdi artık! 1 saat sonra Jane hariç hepimiz neredeyse gayet iyi bir ilerleme kaydetmiştik. Hem üzülmüş hem de kızmıştı. Hızla eğitim alanını terk etti.

Simon ve Nandia dağılma iznimizi verince Jane'i aramaya başladık. Hava kararıyordu ama ona dair tek bir iz bile yoktu. Hepimiz korkudan delirmiştik. Özellikle de Daniel..

•Jane'nin ağzından;
Bir türlü tamamlayamadığım eğitim iyice sinirlerimi bozmuştu. Hızla uzaklaşmaya başladım. Ormandan çıkmama az kalmıştı ki bende epey uzun olan bir adam tarafından alıkonuldum. Gerisi karanlık çünkü bayıltılmışım.

Gözlerimi açtığımda toz içinde kalmış bir depoda hafif yırpalanmış haldeydim ve karşımda iğrenç bakışlarıyla or*spu Veronica oturuyordu.

Uyandığımı görünce yanıma gelip saçıma yapıştı. "Bak seen prenses uyanabildi!" diyerek bir kahkaha attı. Yarım yamalak çıkan sesimle, "Ne istiyorsun be sürtük Ve-ro-ni-ca!?" dedim. Dememle tokat yemem bir oldu. Ben hala yerdeyken, "Sana ölmeden önce bazı gerçekleri vurmak istedim.. Şimdi beni iyice dinle aptal kız, ben Nova Medeniyeti'ne çalışan bir ajanım ve sizinle ilgili her şeyi biliyorum. Asıl amacım içinize sızıp yavaş yavaş öldürmekti ama Daniel'e aşık oldum!"

Aşık mı demişti o!? Şimdi bittin sen.. Tam yerden kalkıcakken tekmeyle yere geri savurdu ve, "Daha konuşmam bitmedi ölmek için acele etme! Nerede kalmıştıık.. Hah! Kısacası Daniel'in aklını karıştırıyorsun ve hem planımı bozup hem de aşkımla arama giriyorsun.. Önce sen ve sonra diğerlerini öldürüp Daniel'le hakimiyeti ele geçireceğim. Ölmeden önce bunu bilmene hakkın vardı. Ah ne kadar iyi biriyim değil mi? Hahaha! Neyse Daniel'e çok iyi bakacağım söz veriyorum.."

Cümlesi bittikten sonra tam arkasına dönüp gidiyordu ki dışarı çıkmak için can atan gücümü şiddetli bir şekilde hissettim ve onun bedenime yayılmasına izin verdim.

Her tarafımı birden mor bir ışık sarmaya başladı. En sevdiğim renk.. Ve elime bir güç doluştu. Hızla onu Veronica'ya fırlattım ve gözümün önünde parçalandı ve toza karıştı.

İnanamıyordum hem gücüm ortaya çıkmıştı, hem Veronica'dan kurtulmuş hem de asıl düşmanı öğrenmiştim. Sakinliğimi korumaya çalışıp hemen odaklandım ve gücümü kullanarak hızla koşmaya başladım. Sanki ayaklarım benden bağımsız gibiydi. Ama doğru yöne gidiyordum. Mutluluktan ve şaşkınlıktan koşarken kahkaha atıyordum.

Yurda varınca bahçede görüş açıma ilk giren Daniel oldu. Boynuna atlayıp sımsıkı sarıldım. Ve hiç bir şey sormadan o da sarıldı. İstemsizce akan gözyaşıma hakim olamıyordum.

O anda her şeyi anlatmaya başlayacaktım ama yaşadığım olayın ağırlığından olsa gerek bayılıverdim. Baygın halde bile Daniel'in elinin bir an bile elimden ayrılmadığını hissedebiliyordum.

LORİS'İN KURTARICILARI | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now