IV

2.4K 288 267
                                    

۵

"sawamura daichi ile görüşüyorum, değil mi?" daichi; gelen kalın erkek sesine yanıt verdi. "evet, buyrun."

"ben sugawara'nın arkadaşı nishinoya yuu."

daichi gözlerini devirdi. ciddi bir şey sanmıştı. gerçi, belki de ciddi bir şey olabilirdi. aslında suga'yı ciddiye almayalı baya olmuştu. "evet?" daichi'nin az önceki nazik sesi tamamen yok olmuştu.

"suga şu an evden çıkmıyor." daichi'den cevap gelmedi. "kapısını açmıyor, telefonlarına yanıt vermiyor." yine cevap yoktu.

"bak, neler yaşadığınızı bilmiyorum ama lütfen yardımcı ol. arkadaşımızı kurtarabilecek iki kişiden birisin gibi gözüküyor."

"kendin söyledin, neler yaşadığımızı bilmiyorsun." daichi terslemişti. yuu da telefonun öbür ucunda, çok sinirlendi. ama sakin kalmaya çalıştı çünkü başka çaresi yoktu.

"bu yüzden bir daha bana ulaşmaya çalışmayın. onu kurtarabilecek diğer kişiye yani tobio'ya yönelin. iyi günler." telefonu kapattı. derin bir nefes aldı. hayır, daha fazla düşünmemeliydi. suga, bunu hak etmişti.

۵

3 yıl önce

"gerçekten çıkıyor musunuz?"  tobio şaşkındı. koushi ve daichi'nin son zamanlarda yakınlaştığının farkındaydı ama bu kadar yakını beklemiyordu.

koushi, bunu daichi'yi onların evine akşam yemeğine davet ettiğinde söylemişti.

"evet." daichi gülümsedi.

"peki, kolay gelsin." tobio yemeğine devam etti. "neden öyle diyorsun ya?" koushi üzülmüştü. daichi onların tatlı bir tartışma içinde olduğunu düşünüp gülümseyerek izledi.

daichi gittiğinde tobio sonunda konuşabilecekti. "ne yaptığını sanıyorsun?" kendinden yaşça büyüktü fakat onu azarlıyordu bazen. "neden ki?" koushi, masumca sordu. fakat ne olduğunu biliyordu.

"onu cidden seviyorsan ruh sağlığı için ondan uzak dur bence." masadaki çöpleri topluyordu tobio. koushi ise ayakta dikilip onu izliyordu. "çok kırıcı olmaya başladın. ergenliğine veriyorum." tobio, gözlerini devirdi. çöpleri atmaya gidiyordu. koushi de peşinden yürüyordu.

"reşit olduğum gün bu evi terk edeceğim."

"herkes gibi yani," suga üzülmüştü. aynı bir çocuk odasına gitti, kapıyı sertçe çekti. tobio ise umursamazca televizyon izliyordu. bir süre sonra kontrol amaçlı, kendine bir şey yapmış mı diye, üvey abisinin odasına gitti. yorganın altında ağlıyordu. "her gün ağlıyorsun." yatağın kenarına oturdu.

"seni arkadaşlarımızdan kıskanıyorum, tobio. neden onları benden daha çok seviyorsun? ben senin abinim."

"seni sevmediğimi söylemedim." tobio onun her zamanki gibi olduğunu görünce kalktı. koushi onu kolundan tuttu. "lütfen gitme."

"bak, bugün tüm gün seninle şiir okuyamam tamam mı? biraz dinlenmem gerek."

"beni seviyor musun?" koushi onun dediklerini takmadı. "ne oldu şimdi?"

"beni gerçekten seviyor musun? sence daichi seviyor mudur?" tobio gözlerini devirdi. "seninle şiir okuyacağım. yeter ki sus." koushi mutlulukla gülümsedi. ağzına kadar çektiği yorganı üstünden attı ve kitaplığına doğru gitti. eline bir şiir kitabı aldı.

۵

cry me a river ⎯ daisuga Where stories live. Discover now