on üç

3.4K 104 3
                                    

Bölüm On Üç

Rodos kahvesini içerken,bende sade süt içiyordum. Rodos'un bakışları beni bulurkan,bende ona baktığım için hep çakışıyordu bakışlarımız. Sonunda ise Rodos'un dudakları kırılıyordu. "Yarın bende geleyim mi seninle?" dedim ümitle. Evde sıkılıyordum. Tek başıma yapacak bir şeyde bulamıyordum. "Nereye?" dedi Rodos şaşkınlıkla. "İşe. Sessizce köşede otururum." dedim heyecanla. Bir süre yüzüme inceledi. "Dokuzda hazır olmazsan bırakır giderim." dedi yarı ciddi bir şekilde. El çırptım heyecanla. Holdingi gezer,yeni insanlar ile tanışırdım. "Çocuk gibisin cidden." dedi Rodos gülerek. "Sensin çocuk." diyerek biten süt bardağım ile ayağa kalktım ve saçlarımı savurarak mutfağa gittim. Sohbet etmiştik. Sohbeti güzeldi aslında. İyi bir insandı. Öyle gözüküyordu en azından. Bardağı tezgaha bıraktım. Hissettiğim nefes ile arkama döndüm. Rodos ile santimler vardı aramızda. Kalbim ağzımda atarken,nefesimi tuttum. Bal rengi gözleri koyulaşmıştı. "İbrin." dedi tuhaf bir ses tonu ile. "Efendim." dedim. Kedi gibi çıkmıştı sesim. "Çok güzelsin."diyerek elini saçıma attı. Titrek bir nefes aldım. "Biliyorum." dedim aynı ses tonu ile. Güldü boğukça.

"Şey uyuyalım mı?" diyerek çıktım kapsama alanından. Derim bir nefes aldım. Ne yapıyordu bu adam bana? "Uyuyalım." dedi gülerek. Ne olduğunu anlamadan kucağına aldı beni. Çığlık atarak kollarımı boynuna sardım. Işıkları kapatıp odaya çıkmaya başladı. Beni yatağın üzerine bırakırken,dudakları dudaklarıma sürtündü. Heyecandan bayılacak gibiydim. Amacı neydi bu adamın?

Aramızda hala santimler varken,dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Şaşkınlıkla kaldım. Öpmüyordu. Duruyordu. Beynimin bir tarafındaki şeytana uydum ve yakasından tutum üstüme yatırdım ve öpmeye başladım. Karşılık verdi hemen. Nefessiz kalınca çekildim. Tuhaf bir ifade ile bakıyordu bana. Hızlanan kalbimin sesi,kulaklarıma kadar geliyordu. "Uyuyalım."diyerek yanıma uzandı ve kollarının arasına aldı beni.

Eksik olan yanım,tamamlanmış gibiydi. Aramadığım halde bir şeyi aramış ve bulmuş gibiydim. Aşk mıydı bu? Bilmiyordum. Ama ben bu adama hiç bilmediğim duyguları hissetmeye başlamıştım. Oysa daha düne kadar sadece aklımdaydı. Şimdi ise kalbimde. Mümkün müydü bu?

Sabah erkenden uyandım. İstemeyerek çıktım Rodos'un kollarından. Mışıl mışıl uyuyordu hâlâ. Yanaklarına ufak bir buse kondurup koşarak banyoya gittim. Yediydi saat. Düş aldım hızlıca. Havluya sarınıp odaya geri döndüm. Patron karısı olduğum için ciddi bir şeyler bakamaya başladım. Rengarenk dolabıma saydırıp siyah,üzerinde minik minik mavi ve sarı çiçekler olan mini eteğimi alıp üzerime geçirdim. Üzerine ince düz beyaz bir kazan geçirip eteğin içine soktum. Hava daha soğuktu bugün. Su yeşili şişme montumu çıkarıp kenara kattım. Aynanın önüne geçip hızla saçımı taradım ve düzleştirdim. Birazını sola attım. Rimel sürüp ince bir eyeliner sürdüm. Dudağıma toprak rengi bir ruj sürdüm. Tek taşımı ve nişan yüzüğümü sol yüzük parmağıma taktım. Manolya çiçeği yüzüğümü ise sağ işaret parmağıma takmıştım. Minik,kare,siyah ve zincirli kol çantama telefonumu,cüzdanımı,kulaklığımı ve rujunu kattım. Sekiz buçuk olmuştu. Gördüğüm görüntüden mutlu olup makyaj masasından kalktım ve Rodos'a yaklaştım. "Rodos." dedim eğilip yüzüne bakarak. Uyanmadı. Saçlarına dokundum usulca. Yumuşacık saçları içime kıpır kıpır ederken yeniden seslendim. Gözlerini açıp şaşkınlıkla bana baktı. "Hadi patron hazırlan. Çalışanların seni bekler." dedim ve gülerek ondan uzaklaştım. Çantamı ve montumu alıp sekerek aşağı indim.

Mutfağa girip bardağa meyve suyu katıp,Rodos'a filtre kahve yaptım. Dakikalar ardından takım elbise ile Rodos aşağı indi. "Kahven." diyerek uzattım bardağı. "Günaydın karıcığım. " diyerek eğildi ve dudaklarıma usulca bir öpücük kondurdu. Nefesim kesilirken,kızardığımı hissettim. Geri çekilince derim bir nefes aldım.

Baştan aşağı süzdü beni. "Çok kısa."dedi huysuz bir şekilde. Gözleri eteğimin açık bıraktığı bacaklarımdaydı. "En uzunu bu."dedim ufak bir yalan söyleyerek. "Seninle bir alışverişe çıkalım biz." diyerek kahvesini yudumladı. Göz devirip hızlıca meyve suyumu içtim. Kahvesi ve meyve suyu bitince kapının önüne gettik. Beyaz,topuklu botlarım giyip montumu üzerime geçirdim. "Güzel olmuş muyum?" dedim heyecanla. Yaklaştı ve elini belime katıp kendine çekti beni. "Çok güzel olmuşsun." dedi ve dudaklarımı öpmeye başladı. Karşılık verdim. Nefes nefese geri çekildik. "Geç kalacağız." dedim kedi gibi. Güldü ve eli belimde evden çıktık. Aşık olduğum arabasına bindik. Kemerimi taktım. Arabayı çalıştırdı.

Dakikalar ardından kocaman bir holdingin önünde durduk. Gözüm yazıya kaydı. Sayarlar Avukatlık Bürosu. Büro için büyük bir yerdi. Arabadan indik. Elimi tuttu ve içeri girdik. Bakışlar bize dönmüştü. Fısıltılarda başlamıştı. Kadınların kıskanç bakışları ile alayla güldüm ve daha sıkı tuttum elini. Rodos yan bir gülüş attı. Asansöre bindik. Son kata bastı. "Hoşuma gitti beni sahiplenmen." dedi alayla. Göz devirdim. "Malum kocamsın ya." dedim çok tuhaf bir şey söylemiş gibi. Güldü sadece. "Aç mısın?" dedi asansörden inerken. Ellerimiz ayrılmamıştı. "Pek değil." dedim omuz silkerek. Sekreter olduğunu düşündüğüm bir kadının önünde durduk. Güzel bir kadındı. Esmerdi. Manken gibiydi. Olgun ve çekiciydi. Benim aksimdi yani. Moralim düşüşlere geçti. "Elif bize sandviç ve çay getir."dedi. "Tamam Rodos Bey."dedi kadın cilve ile. Göz devirdim bir yandan da kadına kötü bakışlar atarken.. Rodos cevap vermeden kapıyı açtı ve odaya girdik. Kocamandı oda. Siyah tonları hakimdi. Bir duvarı tamamen camdı. Önünde bir masa vardı. Odanın bir diğer ucunda ise koltuklar vardı. Güzel bir odaydı. Biraz ise iç karartıcı.

Masanın önününde ki koltuklara karşılıklı oturduk. Montumu çıkarıp sandalyenin arkasına astım çantam ile beraber. "Nasıl?" dedi gözlerini mavilerime dikerken. "Çok güzel." dedim beğeni ile. Tıp istemeseydim avukat olup burada çalışmak için her şeyi yapardım. "Eğer hukuk okumayı düşünürsen,mezun olunca bura aklında bulunsun." diyerek göz kırptı. Gülümsedim.

"Senin karın doktor olacak." diyerek bende göz kırptım. Şaşkınlıkla baktı bana. "Geçen sene baya yüksek bir puan almıştım. Ama ne istediğimi bilmediğim için mezuna kaldım. Bu sene ise tıp istediğime karar verdim." diyerek açıkladım. Hayranlık kırıntısı ile baktı bana. "Sen nasıl bir kadınsın?" dedi şaşkınlıkla. Gülümsedim. "Böyle bir kadın." diyerek sakince omuz silktim. Kapı çalıp içeri sekreter girince bakışlarımı çektim. Dik bakışlar eşliğinde kadında bakmaya başladım. Bu kadar güzel olması sinirimi bozmuştu. "Buraya bırak." diyerek masayı gösterdi Rodos soğukça. Kız frikik vererek masaya bıraktı. Rodos bana bakıyordu hâlâ. "Saat ikide toplantınız var Rodos Bey. Onun dışında bir kaç dava dosyasını incelemeniz lazım."dedi cilve ile. "Tamam Elif. Çıkabilirsin."dedi. Kız dudak büzerek çıktı odadan. Sinirle derin bir nefes aldım.

"Kıskandın mı sen?" dedi Rodos alayla. Gözlerimi kısarak ona baktım. "Neyini kıskanayım? Orasını burasını senin gözüne sokmuş olmasını mı?" dedim sinirle. Derin bir nefes aldım sonra. "Ayrıca ben o kızdan bin kat daha iyiyim. Bir kere gözlerim mavi." diyerek egomu yukarılara taşıdım. Rodos güldü. "Kıskanma."dedi sakince. "Benim gözlerim senden başkasını görmez."

İbrin | ilklerΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα