on sekiz

3.2K 98 0
                                    

Bölüm On Sekiz

Evleniyorum karıcığım.

Evleniyorum.

Evlenmek.

Beynimde yankılanan tek kelime buydu. Evleniyorum. İncinen gururum,kırılmış kalbim,şok içinde dolan gözlerim. Bir kere daha hiç acımadan yıkmıştı beni. "Boşanacağım senden." dedim kısık sesimle. Karşısında oturduğum koltukta,yaşanan her şeyin bir rüya olmasını diliyordum. "Yapamazsın." dedi alayla. Sustum. Yapacaktım. "Yapamazsın çünkü avukata gitmeyi düşündüğün ilk an kendini o çok sevdiğin kuzeninin mezarına giderken bulursun." diyerek devam etti. Şaşkınca baktım ona. "Nasıl bir hastasın sen?" dedim şaşkınlıkla. Mırıltı gibi çıkmıştı sesim. "Ne yaptım ben sana? Neden başkalarının günahlarının bana ödetiyorsun?" dedim akan göz yaşlarım ile. Bir şey demedi. "Canımı mı istiyorsun? Çekinme al." diyerek devam ettim. "Boşanmayı aklının ucundan bile geçirme." dedi sert bir şekilde. "Ailem duymasın." dedim şokla. "Ne bok yersen ye ama aileme duyurma." diyerek hızla ayağa kalktım. Gözlerimin önü bulanık görüyordu. Hızla gözlerimi sildim ve odaya çıkıp banyoya kapattım kendimi. Suyu açıp ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım artarken nefes alamıyordum. Hangisi daha kötü kestiremiyorum. Sevdiğim adamın başkası ile evlenecek olması mı? Yoksa kocamın evlenecek olması mı?

Derin bir nefes almaya çalıştım. Olmadı. Suyu hızla kapatıp odamın balkonuna geçtim ve yere çöktüm. Soğuk havayı derin derin içime çekiyordum. İlklerimi yaşadığım insandı. Sevdiğim,öptüğüm,sarıldığım, evlendiğim ilk insan. Canım yanıyordu. O;her şeyim olmuştu hiç habersiz. İlklerimde o vardı hep. Gözlerimin aradığı tek insandı. Her anımdı. Her yolum ona çıkıyordu. Aşk bu mu derdim. Aşk,kadar basit değilmiş. Çok yüceydi ona beslediklerim. Gözleri gözlerime değse içim titrerdi. Kokusuna hapsolmak isterdim hep. İçim gidiyordu ona. Onun içi ise bir başkasına.

Gözlerimi kapatıp duvara yasladım kafamı. Nefesim biraz düzene girerken hıçkırıklarım kesilmişti. Göz yaşlarım usulca akıyordu yanaklarımdan. Yapacak bir şey bulamıyordum. Ölümle tehdit ediyordu beni. Kendim ölmekten korkmuyordum. Ama Arın'lara bir şey olsa dayanamazdım. Gidemezdim de. Gidecek bir yerim yoktu. Yine bulurdu hem. Ama dayanamazdım da. Onu başkası ile görmek cehennem azabı gibi bir şey olurdu. "Allahım sen yardım et." dedim mırıltılı bir şekilde. "Anne sen ne yapardın?" dedim sessizce. Annemin bir yerlerden çıkıp sımsıkı sarılmasını ve beni bu cehennemden alıp götürmesini istedim. Ama annem gelmedi.

Saatlerce buz gibi balkonda oturup bir cevap aradım. Havanın aydınlanması ve güneşin gökyüzünde doğması ile balkondan içeri girdim. Aşağı indim sessizce. Yoktu burada. Telefonumu aldım. İpek mesaj atmıştı.

İpek : Bizimkiler ile yarın seni gezdirmeye karar verdik.

İpek : İtiraz yok geliyorsun.

İpek : Zaten Emir abi yorgunsunuzdur diye izin verdi herkese. Açmayacak kafeyi.

İpek : Dünyanın en mükemmel patronu.

İpek : Evet neyse yarın onda hazır ol. Emre ile seni alacağız.

İpek : Önce kahvaltı sonra Mardin turu

İpek : Sonra alışveriş yaparız.

İpek : Eksikler var diyordun.

İpek : Yarın görüşürüz♡

Derin bir nefes aldım. Evde kendi kendime kalırsam kafayı yerdim. Onayladığıma dair mesaj attım. Saat beşti. Usulca çatı katına çıktım. Rodos,koltukta uzanmış uyuyordu. Yatağın çarşafları ise yerdeydi. Dolu gözlerle baktım ona. Nefret edecektim. Ne olursa ondan nefret edecektim.

İbrin | ilklerWhere stories live. Discover now